Halil Nebiler, Tarık Akan'ı yazdı

Halil Nebiler, Tarık Akan'ı yazdı

Ulusal Kanal programcısı ve usta gazeteci Halil Nebiler, bugün kaybettiğimiz Tarık Akan için 11 Eylül'de bir yazı kaleme almıştı.

Yazısının başlığı "Kocaman bir adamla küçücük bir adamın büyük eylemi" olan Nebiler, "Silivri duvarlarının önünde, gözlerim Kınalı gişelerinin orada takılıp kalmıştı. Sonra geldiler. Otobüs otobüs, minibüs minibüs, otomobil otomobil, yürüye yürüye glediler. Bayraklarıyla, marşlarıyla geldiler. Yıkacağız diye geldiler. Mustafa Kemal'in askerleriyiz diye geldiler." ifadelerini kullandı.

Halil Nebiler'in yazısı şu şekilde:

Yemekhanede Serhan ve Hasan Basri Bey'le konuştuğumuzda, hiç bir kuşkum yoktu. Geleceklerdi. Mutlaka geleceklerdi. O il, o ilçe kaç otobüs kaldıracak, o otobüslerde kaç kişi olacak. Bunları hiç hesaplamıyordum. İddiaya girebilirdim. Üç dört bin kişi değil, o karda kışta, o ayazda, o soğukta yüz bin kişi gelecekti.

Emindim. Adım gibi biliyordum. İddiaya girebilirdim. Serhan, hadi bakalım, dedi, kalktı. Hasan Basri Bey, iyi dedi. Ben öyle kaldım.

Geldiler.

Silivri duvarlarının önünde, gözlerim Kınalı gişelerinin orada takılıp kalmıştı. Sonra geldiler. Otobüs otobüs, minibüs minibüs, otomobil otomobil, yürüye yürüye glediler. Bayraklarıyla, marşlarıyla geldiler. Yıkacağız diye geldiler. Mustafa Kemal'in askerleriyiz diye geldiler.

Gelenlerin arasında birini, iki koluna iki kişi girmiş, neredeyse sürüklüyordu.

-Abi sen hastasın, niye geldin?

Küçücük bir adamdı. Bir 65 ya vardı ya yoktu. Sürüklene sürüklene gelmişti. Hakikaten hastaydı.

-Ölmek var gelmemek yok baba. Yaşa baba yaşa.

dedi.

Sürüne sürüne gelen o küçücük adamı yarım saat sonra Silivri kal'asının nizamiyesinin nöbetçi kulübesinin üstünde gördüm. Çağdaş'ın koluna girmiş ama dim dikti. Aslanlar gibi kükrüyordu. Bağırıyordu.

-Yıkacak mıyız?

Kitle cevap veriyordu. Yüz bin kişi bağırıyordu.

-Yıkacağızzzzz.

Yıktılar.

O barikatları, o yere çakılmış demir perdeleri, o engelleri yıktılar.

Yıkılan barikatların en önünde, o demir barikatlara dev gibi bir adam yükleniyordu.

Boyu 1.90-1.95 falandı. Müthiş bir cüsse. Müthiş bir güç. Çevresindeki yüzlerce kişiyi kenara çeksen, o tek başına yüklense zaten yıkacaktı. Silivri'nin Zeus'u. Bir yüklendi, bir daha yüklendi. Bir daha...

Küçücük, 1.65'lik adam yukarıdan, nöbetçi kulesinin üstünden. Silivri'nin Zeus'u aşağıdan, barikatlardan öyle bir yüklendiler ki ortalık düm düz oldu.

İçeride, Türkiye'yi mahkum ettiklerini düşünenlerin, emperyalizmin adamlarınaın yüreklerine o anda korku düştü.

Hepimiz oradaydık ulan!

Ama onlar en oradaydı.

Nöbetçi kulübesinin tepesinde Levent Kırca.

Silivri'nin Zeus'u Tarık Akan.

Levent abi, Atatürk'le kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşça kalın, dedi. Gitti. Tutamadık.

Tarık Akan. Sen gitme.

Daha yıkılacak çok duvarlar var.

ulusalkanal.com.tr