“Gel de bu sinkafın hesabını ver!“
Olur… Hele konu Ergenekon davası ise o da olur…
Olur… Hele konu Ergenekon davası ise o da olur…
Ergenekon davasının başlangıcı olarak bilinen Ümraniye’de bulunduğu iddia edilen el bombalarının, hakimler, savcılar ve avukatlar bile görmeden “imha edildi” gerekçesiyle ortadan kaldırıldığını herkes biliyor. Bu bombalar ile ilgili soruşturmanın başlangıcından 23 ay sonra ortaya çıkan bir video kaydı var. O kayıtta polisler, Ümraniye-Çakmak karakolunda bombaların başında konuşuyorlar. Kayda göre bombalar saat 18.30’da karakolda ve sehpaların üzerinde, oysa arama tutanaklarına göre saat 20.30’da gecekondunun çatısından bulunuyor. Yani karakoldaki görüntü saati, gecekondudaki bulunma saatinden 2 saat önce…
Polisler burada kendi aralarında tutanakları nasıl tutarlarsa daha inandırıcı olacağını, daktiloyla mı elle mi yazmaları gerektiğini tartışıyorlar…
Ama çok can alıcı bir şey daha söylüyorlar: “Soruşturma Ergenekon olunca s…kerim hakimini de savcısını da…”
Burada önemli olan hakim ve savcılara küfür etmeleri değil. Ergenekon soruşturmasının başladığını söylemeleri.
Çünkü resmi açıklamalara ve iddianamede yazdığına göre bu tarihten tam 8,5 ay sonra polis E. Tuğg. Veli Küçük’ün evinde bir dosya bulundu. Bu dosyada Ergenekon adını gördü ve bu soruşturmanın Ergenekon soruşturması olduğuna ancak ondan sonra karar verdi. Bu durum iddianameye de böyle yazıldı. Ama sonradan ortaya çıkan bu videoya göre o polisler daha dosyalar bulunmadan 8,5 ay önce bir kahin gibi olacakları biliyorlardı.
Normal ülkelerde böyle bir video ortaya çıkınca ilgili polisler çağırılır ve onlara sorulurdu: “siz bu Ergenekon soruşturmasını, 8,5 ay önce nereden biliyordunuz?"
Ama öyle olmadı… Hatta işin bu kısmı değil en çok sinkaf kısmı öne çıktı.
Oktay Yıldırım bu videoyu mahkemede dinletti ve polislerin dinlenmesini istedi. Kabul edilmedi. Tekrar istedi, tekrar izletti… Yine reddedildi. Bu birkaç kez tekrarlandı, birçok gazete ve televizyon tarafından yayınlandı hatta TBMM’de bile tartışıldı.
Kimse üzerine alınmadı ve gereği yapılmadı. Ama bu sinkaflar da davanın ilk sanığı ve Aydınlık gazetesi yazarı Oktay Yıldırım’ın başına bela oldu.
Mahkeme heyeti Oktay Yıldırım hakkında hakaret davası açtı.
Küfredenler ve kaydedenler polislerdi, videoyu dava dosyasına koyan da mahkemeydi ama küfrün hesabı Oktay Yıldırım’a soruluyordu.
İlk dava savcı Fazıl Balta tarafından Silivri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açıldı. Tarih 23 Temmuz 2013’tü…
Mahkeme davaya baktı ve görevsizlik kararı verdi. Tarih 19 Kasım 2013’tü…
Dava savcısı aynı iddianamenin fotokopisini çekerek bu kez de davayı Kayseri’ye yolladı.
Kayseri’de Sulh Ceza Mahkemesi olmadığı için de 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin esasına kaydoldu.
Şimdi de Kayseri mahkemeleri çağırıyor Oktay Yıldırım’ı… “Gel de bu sinkafın hesabını ver” diye…
20 Ekim 2014 günü sabah saat 09.00’da yapılacak duruşmaya, kitle örgütlerinin, basının, özellikle mizah yazarları ve karikatüristlerin yoğun ilgi göstermesi bekleniyor…
Gökhan Çelik
ulusalkanal.com.tr