ABD Derin Devleti zorda!
ABD'nin kendisiyle (tarihiyle, özgürlük hedefli mücadele birikimiyle), Derin Devlet arasında büyük çelişme yaşanıyor. Ve bu çelişme hayatın her alanına yansıyor ve giderek derinleşiyor. Amerikan halkı rahatsız, yorgun. Bu durum ABD Emperyalizmi'nin on yıllara uzanan saldırganlığının sonucu. Bugün Amerika'lı aydınların önemli bir kesimi Mafya Sistemi'nin keyfi, baskıcı yöntemini eleştiriyor. Liberalizmin ve küreselleşmenin iflası derinleştikçe tepkiler işte bugünkü noktaya geliyor.
Ferit İlsever / Vatan Partisi MKK Üyesi
Dünkü Hürriyet gazetesinde ABD'de Kongre'yi basan eylemcilerin amacı şöyle açıklanıyordu: ''Yıllardır yok sayıldıkları ve ikinci sınıf insan muamelesi gördükleri siyasi sisteme isyan''. Yani ABD'de kurulu Mafya-Gladyo sistemine isyan ediyorlar. Şimdi bu sistemi inceleyelim.
ABD'de Gladyo diktası ABD Senatosu'na bağlı komitelerden, özellikle Silahlı Hizmetler Komitesi'nden başlıyor. Ekonomik, siyasi, kültürel alanlarda kurulu komiteler, yönlendirdikleri yürütme organlarıyla, ABD'deki gerçek iktidarın (müesses nizam) çekirdeğini oluşturuyor. Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti'li senatörlerin oluşturduğu bu komiteler yıllardır Gladyo'nun denetiminde bulunuyor. ABD Anayasası yasama yetkisini Kongre'ye vermiştir. Ayrıca Kongre, savaş çıkarmaktan, vergi koymaya ve toplamaya, para basmaya ve ordu kurmaya kadar olağanüstü yetkilere sahiptir.
Kongre bunun yanı sıra Araştırma ve Geliştirme (ARGE) ve denetleme yetkisine de sahiptir. Bu yetki Bakanlara, yürütme organı kuruluşlarına ve Başkanlık makamına uygulanır. ARGE yetkisi Anayasa'ya göre, alt komitelerin karar süreçlerinde uzmanlara, lobilere ve STK'lara danışmasıyla hayata geçirilir.
Anayasa'nın 20. maddesi, "Halk, hükümetin yapısını değiştirme hakkına sahiptir" der. Bu ve benzeri maddelere dayanarak, Mafya Sistemi'nin etkili şirketleri yönetim üzerinde büyük ağırlık kurmuşlardır. Komiteler 90'lı yıllara kadar sessiz kaldıktan sonra, SB'nin yıkılmasıyla canlandılar. Bu canlılığın temel nedenini 90'lı yıllardan sonra özellikle uluslararası şirketlerin lobilerinin harekete geçmesi oluşturuyordu. Mafya-Gladyo diktası böyle kuruldu. Özetle; bu diktatörlüğün temelini ABD Senatosu'na bağlı komitelerle, bu komitelere bağlı büyük şirketlerin lobilerinin birlikteliği oluşturuyor.
Tabii, aynı önemde olmasa da yine bu komitelere bağlı NGO'lar... ''Düşünce Kuruluşları''. En önemlileri; Brooking Enstitüsü, Haritage Vakfı, Cato Enstitüsü, Amerikan Girişim Enstitüsü, Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi, Rekabetçi Girişim Enstitüsü vb. Bazılarını 15 Temmuz darbe günü Henri Barkey önderliğinde Büyükada'da yaptıkları toplantıdan hatırlıyoruz. Özetle; fiili karar mercii. Fiili hükümet. Başkan'a bağlı kabine ve altındaki kuruluşlar ise, alınan kararları uygulamakla görevli. Kaldı ki, kabineyi ve altındaki kuruluşları da Kongre kuruyor. Sonuç olarak; Kongre'de ve Ona bağlı Senato ve Temsilciler Meclisi'nde ağırlıklı olarak bulunmak iktidar olmanın ilk şartıdır. Gladyo Merkezi de yıllardır öncelikle bunu yapmaktadır.
ABD Derin Devleti'nin yasama alanındaki gücüne, yürütmenin ağırlığını da katmak gerekir. Bu düzlemde Bakanlıklardan daha etkili kurum Başkana doğrudan bağlı Ulusal İstihbarat Başkanlığı'dır. (DNİ). En üst istihbarat örgütü olan DNİ'ye CIA, FBI, DİA ve diğer 17 istihbarat örgütü bağlıdır. Teşkilatın müdürü, Indiana Senatörü Dan Coats'tır. Ulusal İstihbarat Başkanlığı, ABD'de tüm istihbarata hakim olması ve Başkanı yönlendirmesiyle, Derin Devletin en kritik noktalarından birini oluşturur. Onun bu işlevini Gladyo'nun CIA, FBI, DİA ile, Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve buraya bağlı Ulusal Güvenlik Ajansı'ndaki (NSA) ağırlığı tamamlıyor. NSA'nın ordu içinde örgütlü olması da, silahlı kuvvetler içinde etkili olmalarını sağlıyor. Yukarıda açıkladığımız mekanizmayla, aynı zamanda silahlı kuvvetlerin Başkomutanı olan Başkan'la, Ona bağlı Yönetim Kurulu, özellikle Ulusal Güvenlik Konseyi büyük ölçüde kontrol altında tutuluyor.
Bu mekanizmanın, Virginia merkezli NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT) ve Pentagon'un işbirliğiyle, tüm dünyada ABD denetiminde iktidarlar oluşturmaya çalıştıklarını da vurgulayalım.
Bu Gladyo örgütlenmesinin temelinde uluslararası sermayenin Mafya Sistemi oluşturuluyor. Bu temelde öncelikle silah şirketleri yer alıyor. Yakın zamana kadar ABD silah sanayii dünya payının yüzde 80'ni oluşturuyordu. İşte 2015 rakamlarıyla dünyanın en büyük silah şirketleri; Lockheed Martin (ABD), Boeing (ABD), Raytheon (ABD), Northrop Grumman (ABD), General Dynamics (ABD).
ABD'nin ekonomik yapısına ve Derin Devleti'ne iki aile damgasını vuruyor: Rockfeller ve Rothschild aileleri. ABD ve dünyanın en zengin ailesi Rockfeller'e ait şirketler, JP Morgan Chase, Citi Group, General Electric ve Bank Of Amerika 2015-16'ya kadar hep yükseldiler. Rotschild ailesinin kontrol ettiği para miktarı ise, 15 trilyon dolar olarak ifade ediliyor. Önemli şirketleri HSCB Bank, Royal Bank Of Scotland, Banco Santander, De Beers, Rio Tinto, ING Group ve Aviva ile, güçlü bir iktidar odağı oluşturuyor. Rotschild şirketleri de 90'lı yıllardan 2000'lerin ortalarına kadar yükseldiler. Ancak en önemli gerçek, özellikle 2012-13'ten sonra tüm Amerikan şirketleri Çin banka ve şirketleri karşısında güçlerini kaybediyorlar. Özetle; Mafya Sistemi ekonomik alanda da çöküyor.
İşte Amerika'nın gerçeği bu. Özetle; ABD'nin kendisiyle (tarihiyle, özgürlük hedefli mücadele birikimiyle), Derin Devlet arasında büyük çelişme yaşanıyor. Ve bu çelişme hayatın her alanına yansıyor ve giderek derinleşiyor. Amerikan halkı rahatsız, yorgun. Bu durum ABD Emperyalizmi'nin on yıllara uzanan saldırganlığının sonucu. Bugün Amerika'lı aydınların önemli bir kesimi Mafya Sistemi'nin keyfi, baskıcı yöntemini eleştiriyor. Liberalizmin ve küreselleşmenin iflası derinleştikçe tepkiler işte bugünkü noktaya geliyor.
Artık bu Derin Devletin istikrarlı bir biçimde yürümesi mümkün görünmüyor. ABD Emperyalizmi'nin aklına eseni yapma dönemi son bulmuştur. Mafya-Gladyo Sistemi ekonomik, askeri, siyasi her alanda inisiyatifi, insanlığın Asya merkezli gelişmesine kaptırmıştır. Kuşkusuz ABD halkı da Kongre baskınlarıyla kalmayacak, örgütlü mücadele yolunu bulacaktır.