Vatan Partisi'nden 100 bin imza açıklaması

Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, YSK'ya dilekçe başvuru yerine vatandaşın daha kolay kullanabileceği E-devlet sistemini önerdi. Senem, "Ne yazık ki daha ortada yasası olmadan bir seçim kararı alındı. Süre çok az olduğu için sıkıştırılmış bir takvimle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı adaylığı için koşullardan biri 100 bin imza ile başvuru. Ancak bunun nasıl olacağı hala belirsiz. Sadece iktidar partisinden yapılan bazı açıklamalar var. Onlar da hukuka uygun değil" dedi.

Vatan Partisi Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Genel Başkan Yardımcısı TBMM Eski Başkanvekili Hasan Korkmazcan ve Genel Başkan Yardımcısı Yargıtay Onursal Üyesi Turgut Okyay ile birlikte; AKP yöneticileri tarafından açıklanan erken seçim, adaylık ve 100 bin imza ile ilgili yapılacak düzenlemeler hakkında basın açıklaması yaptı.

Açıklamada, "Bu teklif seçim kararı alınmış ve seçim tarihi kesinleşmiş olduğuna göre; 100 bin imza ile aday gösterme ve aday olma hakkını ortadan kaldırmak amacı taşıyor." denildi.

AKP ve MHP’nin kanun teklifinin, vatandaşların dilekçe hakkını ortadan kaldırdığının belirtildiği açıklamada, Vatandaşın bir kişiyi serbestçe aday gösterme hakkını ortadan kaldırıyor. Seçme ve aday gösterme hakkının özünü zedeliyor." denildi.

İşte Vatan Partisi yöneticilerinin uyum yasalarıyla ilgili önerileri:

TEKLİF HUKUK DIŞI

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı uyum yasalarının, Meclis’ten geçecek ‘yetki yasası’na dayalı Kanun Hükmünde Kararname ile çıkarılacağını açıkladı. Aynı gün AKP Grup Başkan vekili Bülent Turan’dan da benzer bir açıklama geldi. (20.04.2018 tarihli gazeteler )

Başbakan Binali Yıldırım ise konuya dün açıklık getirerek, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, 10 maddelik bir kanun teklifinin hazırlandığını ve TBMM’ye sunulacağını açıkladı. Teklif İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop ve Konya milletvekili Mustafa Kalaycı imzasıyla TBMM’ye sunuldu.

Bu açıklamalara ve öngördükleri düzenlemeye göre; Cumhurbaşkanlığı’na aday olanlar Yüksek Seçim Kurulu’na başvuracak, hiçbir seçimde görülmemiş oranda yüksek bir ücret yatıracak, aday oldukları Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edildikten sonra, bu adaylar için imza verecek seçmenler, kimlik kartıyla bizzat giderek İl ve İlçe Seçim kurullarına başvurup bildirimde bulunacak, form dolduracak ve Seçim Kurulları da başvurulara karşılık alındı belgesi vererek YSK’ya bildirecekler.

Bu teklif seçim kararı alınmış ve seçim tarihi kesinleşmiş olduğuna göre; 100 bin imza ile aday gösterme ve aday olma hakkını ortadan kaldırmak amacı taşıyor. Bu bile başlı başına 24 Haziranda yapılması dayatılan seçimin, TBMM’nin yetkilerine ve seçme ve seçilme hakkına karşı bir girişimin varlığının kanıtıdır.

Türkiye, ortada yasal dayanağı bulunmayan bir seçime, Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın dayatmasıyla sürükledi. 100 bin imza konusunda öngördükleri düzenleme ve yöntem ise hukuk dışıdır.

16 Nisan 2017 Referandumu ile kabul edilen ve 28 Nisan 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa değişikliğinin içerdiği uyum kanunları en geç, 28 Ekim 2017 tarihine kadar geçen altı aylık süre içinde çıkarılmalıydı. Bu yapılamadığı gibi, AKP şimdi yasayla yapılması Anayasa tarafından emredilen uyum kanunlarını çıkarmadan, istim arkadan gelsin hesabıyla seçim kararını TBMM’den geçirdi. Bu girişimiyle AKP, Gazi Meclisi ve milletvekillerini el kaldır-el indir konumuna düşürdü ve saygınlığına ağır darbe vurdu. Son teklif ise süreci gayri meşru zemine çekme amacı taşıyor.

AKP ve MHP bu tutarsız açıklama ve teklifleriyle telaş ve korku içinde olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Uyarıyoruz; yasaları ve seçim hukukunun temel ilkelşerini hiçe sayarak yapılacak düzenlemeler kaosa davetiye çıkarır. TBMM’ye getirdikleri Cumhurbaşkanlığı na 100 imza ile aday olacaklara ilişkin teklif Anayasa’nın, ‘dilekçe hakkı’nı düzenleyen 74. Maddesine açıkça aykırı düşer.

DİLEKÇE HAKKI ORTADAN KALDIRILAMAZ

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin yetkilerini gasp ederek “karar verdik” dedikleri 24 Haziran erken genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi Mecliste kabul edildi. Fakat uyum yasaları ortada olmadığı için seçimin yasal dayanağı hala tartışmalıdır. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı adaylığını 100 bin imzayla açıklayacak adayların durumu belirsizliğini koruyor. İster gecikmiş olarak getirdikleri teklifle, isterse KHK ile düzenlensin, İmza için kaç gün süre kararlaştırılacak, bu sürede İl, İlçe seçim kurulları bu başvuruları tek tek nasıl alacak, süre yetecek mi. vb. soruların cevabı yoktur.

Belirsizliği gidermek ve 100 bin imza sorununu en basit şekilde çözmek için Anayasa’nın ve yasaların öngördüğü şartlar bellidir. Bunun dışında, hakkın özünü ve kullanılmasını imkânsız kılan ilave girişimlerinden vazgeçilmesini zorunlu görüyoruz. AKP ve MHP’nin girişimleri 100 bin imzayla aday olunmasını imkânsız kılıyor. Bu, açıkça seçme ve seçilme hakkının özüne dokunan, Anayasayı ihlal girişimidir.

100 bin imza için Anayasa ve yasaların, “Dilekçe Hakkı”nı düzenleyen hükümleri şöyledir:

Anayasa Md. 74 :

“ Vatandaşlar … kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve TBMM’ye yazı ile başvurma hakkına sahiptir.”

Bu Anayasal hakkın uygulaması ise 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun’la düzenlenmiştir.

3071 sayılı Kanun Md. 3:

“Türk vatandaşları kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında TBMM’ye ve yetkili makamlara yazı ile başvurma hakkına sahiptir.”

Görüldüğü gibi bu anayasal hakkı, “dilekçe verilecek makama bizzat gitme” şartına bağlamak, Anayasaya ve kanuna aykırıdır. Yazılı başvuru konusunda mevcut bir kanuni düzenleme var olduğu için KHK ile benzer veya farklı bir düzenleme de yapılamaz. Yapılırsa hukuka ve Anayasaya aykırı olur.

3071 sayılı Kanun Md. 4

“Dilekçede bulunması zorunlu şartlar” başlıklı 4. Madde ise şöyledir:

“Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde; sahibinin adı, soyadı ve imzası ile iş veya ikamet adresinin bulunması gerekir”

Bunlar dışında başka şart koyamazsınız ve ” bizzat gitmek” şartı getiremezsiniz. Vatandaşlar İl, İlçe Seçim Kurullarına veya Yüksek Seçim Kuruluna serbestçe dilekçe vererek aday gösterebilirler. Bunun aksi dilekçe hakkının özünü zedeler.

3071 sayılı Kanun Md.6

“İncelenmeyecek Dilekçeler” Başlıklı 6. Madde şöyledir:

“1) Belli bir konuyu ihtiva etmeyenler,

2) Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olanlar,

3) 4. Maddede gösterilen şartlardan herhangi birini taşımayanlar

İncelenmezler”.

Dilekçe elinize geçmeden eksiklik bilinemeyeceği için baştan incelemem diyemezsiniz.

Görüldüğü gibi AKP ve MHP’nin kanun teklifi, vatandaşın bir kamu makamına dilekçe gönderme hakkını ortadan kaldırıyor. Vatandaşın bir kişiyi serbestçe aday gösterme hakkını ortadan kaldırıyor. Seçme ve aday gösterme hakkının özünü zedeliyor. Yurtdışında ikamet eden seçmenin, dağdaki çobanın, kilometrelerce ilerideki köylünün İl veya İlçe Seçim Kuruluna gitmeye imkân bulamayacak vatandaşların engellilerin, hastanın haklarını kullanmasını ortadan kaldırıyor.

ÇÖZÜM

Cumhurbaşkanı adaylarının topladıkları imzaları İl, İlçe seçim kurulları ya da isterlerse Yüksek Seçim Kuruluna vermeleri yeterlidir. Ya da 40 milyon vatandaşın kullandığı E-Devlet uygulaması ciddi yaygınlıkta kullanıldığına göre, il ve ilçe seçim kurulları ile Yüksek Seçim Kurulu arasında istisnasız ve kesintisiz elektronik bağlantı bulunduğuna göre; dilekçe vermenin yanında E-Devlet yoluyla da vatandaşların aday göstermesi olanağı tanınmalı; bu yolla toplanan, ya da İl ve İlçe Seçim Kurullarına iletilen dilekçeler birleştirilerek Cumhurbaşkanı adayları belirlenmelidir.

ulusal.com.tr

AKP vatan partisi e-devlet cumhurbaşkanlığı seçimi hayati yazıcı nusret senem hasan korkmazcan turgut okyay