İran, darbe gecesi sınırda 'bir şey' beklemiş

İran, darbe gecesi sınırda 'bir şey' beklemiş

Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı, İran'ın FETÖ'cü darbe girişimi sırasında Milli Güvenlik Kurulu'nu topladığını yazdı.

Ballı'nın yazısı şöyle:

“Darbe” gecesiyle ilgili yeni iddialar var. Özellikle Tahran’ın refleksiyle ilgili.

17 Temmuz’da zaten dikkat çekmiştim: “İran, gece boyunca gelişmeleri yakından takip etmiş.”

“Tebriz’den jetleri Türkiye sınırına kaydırmışlar. Türkiye’deki Amerikancı gelişmeler İran’ı da etkileyebilir diye. Kendilerince önlem almışlar.” (Aydınlık, 17.7.2016).

Bu tamam.

***

Sonra yeni bilgiler geldi. 15-16 Temmuz gecesiyle ilgili.

İran Milli Güvenlik Kurulu da toplanmış.

Anlamı: Tahran o gece alarmdaymış.

Şöyle düşünmüştüm: Fars devlet aklı bu.

Genel risk değerlendirmesi yapmışlar. İhtiyatlı davranmışlar.

***

Tekrar yeni bilgilere ulaştım. İran kaynaklarından değil.

Bu kez Ankara’dan.

Anlatılanların özeti:

İran yönetiminin o gece uyumadığı doğru.

Hemen Milli Güvenlik Kurulu’nu toplamışlar.

Daha önce de yazdım. İki karar almışlar.

Bir: Ordu alarma geçirilmiş.

İki: Uçaklar Türk sınırına kaydırılmış.

***

Asıl bundan sonrası önemli.

Tahran’ın önlemleri “genel” değil, “özel”miş.

Belirli bir “olay”a karşı alarma geçmişler.

Kaynağımın söylediği şu:

“İran endişelendi.”

“Çünkü: Darbeciler başarsalardı sınırda çatışma çıkaracaklarmış.”

“Hedefleri hemen savaş çıkarmak değil. Küçük çaplı bir çatışma.”

Kastettiği: Türkiye-İran sınırı.

***

Soru: İran cenahı niçin böyle algılamış?

İstihbarat mı, işaret mi, yorum mu?

Kaynağım kesin bilmiyor.

Fakat: Darbe gecesinden beri böyle düşünüyorlarmış.

***

Bir soru daha: Amerikancı darbeciler niçin böyle yapacaktı?

Kaynağımın değerlendirmesinin özeti:

İran’la çatışmanın mesaj değeri yüksek.

Mesajın adresi Batı.

Darbeciler demiş olacaktı ki: Biz İran’a temelden karşıyız.

Gerekirse onlarla savaşırız da.

***

Anladığım: Sınırdaki çatışma, kimlik beyanı olurdu.

FETÖ demiş olurdu ki: Biz Amerikan kampındayız.

***

FETÖ’nün geçmişine bakıyoruz.

Örgüt, dış politikada fazlasıyla köşeli.

Bir: İran karşıtı.

İki: Amerikan taraftarı.

***

Örnek olay belli: 17-25 Aralık (2013) operasyonu.

Ne yapılmak istendi, hatırlayalım.

Olayın kahramanları: İran asıllı bir iş adamı. 4 de AKP’li bakan.

Daha sonra: Tayyip Erdoğan ve oğlu eklendi.

***

Olayın “rüşvet” boyutu çok konuşuldu.

Fakat: Dış boyutu ihmal edildi.

Suçlama ilginçti: Amerika İran’a bankacılık ambargosu koydu.

Bu siyasiler ne yaptı? Halk Bankası üzerinden ambargoyu deldi.

Yani İran’a para transferine “yol” verdiler.

***

FETÖ’cü polisler aslında ne yaptı?

“Rüşvet” konusu bir yana.

İşin özeti: Amerikan ambargosunun bekçiliğine soyunmuşlardı.

Sanki: Türkiye’de sadece ambargo üzerinden rüşvet dönüyordu.

Daha da aydınlandı sonradan: FETÖ polisleri Türkiye’de bütün tepeleri dinlemişlerdi.

Dolayısıyla: Birçok yolsuzluk dosyası vardı ellerinin altında.

Fakat: İran bağlantılı olanını seçti onlar.

***

Dahası vardı.

Hatırlansın: FETÖ, işin siyasi boyutunu ihmal etmedi.

Bir de “örgüt” icat ettiler. “İran bağlantısı”nı ispatlamak için.

Örgütün adı da tanıdıktı: Selam ve Tevhid.

Binlerce kişiyi dinlemişlerdi. Ben dahil.

Bir numaralı örgüt yöneticisi de tanıdıktı: Recep Tayyip Erdoğan.

***

RAFET BALLI'NIN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

ulusalkanal.com.tr