Erdoğan’ın anti-emperyalist bir çizgiye kayması mümkün mü? Tayyip Erdoğan millici mi oldu?
Erdoğan’ın antiemperyalist bir çizgiye kaymasımümkün mü? ABD ile yaşanan gerginliğin arkasında ne yatıyor?
Cemaat ve AKP arasında patlak veren çatışma, Erdoğan’ın TSK’dan af dileyip sonrasında “açılım” politikasında geri adım atması, Rusya üzerinden Şanghay Birliği’ne yakınlaşma çabaları ve son olarak Erdoğan-Davutoğlu-Gül arasında su yüzüne çıkan çatlak...
Ülkemizde yaşanan iktidar krizi sonrası bazı çevrelerce “Erdoğan millici eksene mi kayıyor?” sorusu ortaya atıldı.
ABD’YE BEL BAĞLAYANLARIN ÇIKMAZI
ABD ile yaşanan krizin ana hatlarını oluşturan bu gelişmeleri sadece Türkiye’nin iç dinamikleri ile değerlendirme hatasına düşenlerin kafasının bulanık olması normaldir.
Kafamızı kaldırıp bölgemizde yaşanan gelişmelere bakmamız, krizin sadece AKP iktidarına mahsus olmadığını anlamamız için yeterli olacaktır.
ABD’ye bel bağlayan siyasi kuvvetlerin tamamı büyük bir siyasal kargaşanın içinde ve varlık sorunu yaşamaktadırlar.
Suudi Arabistan ve İsrail yönetimlerinin durumu da AKP’den farklı değil.
ABD’de yaşanan ekonomik kriz ve Suriye, İran ve Mısır halklarının bölünme planlarına direnmesi sonrası, Obama yönetiminin dış politikada gittiği taktiksel değişiklik bölgedeki müttefiklerini zora sokmuş durumda.
Özellikle İran’ın, Irak başta olmak üzere Ortadoğu’daki varlığının ABD tarafından sineye çekilmesi, nükleer enerji konusundaki mutabakat ve son olarak Hizbullah’ın terör listesinden çıkarılması, Suudiler ve İsrail’i telaşa düşüren hamleler.
İsrail’de gerçekleşen seçimler esnasında İsrail ve Obama yönetimi arasında yaşanan çatışmanın ve Netanyahu’nun “dış mihraklar önümüzü kesmeye çalışıyor” açıklamalarının altında, Obama’nın değiştirmek zorunda kaldığı dış politika yatmaktadır.
Keza Suudi Arabistan, başta komşusu Yemen olmak üzere Körfez’de artan Şii etkisine ABD’siz karşı koymanın yollarını aramaktadır.
Riyad yönetiminin, İran’a karşı bir Sünni blok oluşturmak adına Erdoğan ve El- Sisi’yi bir araya getirme çabalarının altında bu arayış yatmaktadır.
Suudilerin Körfezin güvenliği için ihtiyaç duydukları, Mısır ordusunun Rusya’dan silah alımına maddi olarak aracı olmasının ABD tarafından pek de hoş karşılandığı söylenemez.
Washington, Riyad’ın bu hamlelerine “güvenlik gerekçesi ile” Suudi Arabistan’daki diplomatik temsilciliklerini süresiz olarak kapatarak cevap vermekte gecikmedi.
YARATICI ANARŞİ
Öte yandan ABD’nin Ortadoğu’daki devletleri bölme planı içinde uyguladığı eski Dışişleri Bakanı Rice’ın imzasını taşıyan “Yaratıcı Anarşi” planı halen devrede.
Bölgede etnik ve dini gruplar temelli çatışmaların üzerine oturan devamlı bir kargaşayı öngören bu plan, son dönemde İsrail ve Suudi Arabistan’ın da güvenliğini hatta toprak bütünlüğünü tehdit eder bir hal aldı.
Başta İngiltere olmak üzere NATO ülkelerinin üst üste Filistin yönetimini tanımaları ve son olarak ABD’den gelen “Filistin’de işgale son verin” çağrısını bu plan içinde değerlendiren uzmanlar mevcut.
Keza bu plan dâhilinde Şii-Sünni çatışmasını destekleyen Suudi Arabistan, bugün bölgede attığı nifak tohumlarının sonuçlarını başta Bahreyn olmak üzere Körfez’deki komşuları ve hatta içinde yaşamaktadır.
Nüfusun %25’nin Şiilerden oluştuğu Suudi Arabistan’da, geçtiğimiz haftalarda Şiilere yönelik saldırı haberlerinde artış yaşanmıştır. Veriler, Suudilerin iç güvenliğinin tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Değişen ABD dış siyaseti AKP’yi de zora sokmuştur.
AKP’nin Suriye ve Mısır siyasetleri boşa çıkmış ve bölgede yalnızlaşmıştır.
Erdoğan’ın Rusya ve Çin üzerinden Şanghay Birliği’ne yakınlaşma çabalarının ve Riyad ziyareti sonrası yaptığı “Suudi Arabistan’la siyasi olarak örtüşüyoruz” açıklamasının altında, ABD’ye alternatif arayışı yatmaktadır.
CUMHURİYET YIKILMAZ
Cemaat ile yaşanan kavga, TSK’dan af dilenmesi ve AKP içindeki çatlak, ABD ile yaşanan kırılmanın iç siyasetteki izdüşümleridir.
Yazının başında sorduğumuz sorunun cevabına gelince...
Netanyahu ne kadar antiemperyalist, Suudi Kral’ı ne kadar ilerici ise Erdoğan da o kadar millicidir!
ABD dış politikasındaki değişiklik, göbek bağı ile Atlantik’e bağlı olan Erdoğan ve AKP iktidarının devrilmesine neden olabilir.
Eğer Erdoğan siyasi varlığını sürdürmek adına ABD ile olan göbek bağını kesmeye kalkışırsa, Türkiye’nin anti-emperyalist kuvvetlerinin buna karşı çıkma lüksü mevcut değildir.
Varlıklarını ABD’ye borçlu olan İsrail, Suudi Arabistan ve AKP iktidarından farklı olarak, Türkiye Cumhuriyeti köklerini emperyalizme karşı verilmiş bir kurtuluş savaşından almaktadır.
Yarın Erdoğan ve AKP iktidarı devrilse bile, Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün dünyaya ilan ettiği gibi “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar” kalmaya devam edecektir.
Sinan Güzaltan / Kahire
ulusalkanal.com.tr