Kızılay Başkanı Kerem Kınık'tan özel açıklamalar! Meclis denetimine açığız! Yol göstermek için paylaştım
Elazığ depreminden sonra kamuoyunun en çok tartışılan isimlerinden biri oldu Kızılay Başkanı Kerem Kınık Aydınlık Gazetesi'nden Murat Öktensoy'a özel açıklamalarda bulundu. Elazığ depreminden sonra kamuoyunun en çok tartışılan isimlerinden biri olan Kınık, attığı tweetlerden, kurumdaki usülsuzlük iddialarına, Kızılay hakkında Meclis’te bekleyen araştırma önergesinden Boğaz’da kiralanan villalara kadar tüm iddialara cevap verdi.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, Elazığdepreminin ardından Twitter hesabından paylaştığı bağış kampanyası nedeniyle tepkilerin hedefi oldu. Aydınlık, ülke gündemine oturan Kınık’a hakkındaki iddialara ilişkin soru yöneltti. Kınık, sorularımızı yazılı olarak yanıtladı.
* Sosyal medyada açılım döneminde attığınız tivitler gündemde. Eleştirilerin içeriğine yönelik bir açıklamanız olacak mı?
Birkaç gündür sosyal medyada "Türk Düşmanı" olmakla suçlanıyorum. Benim soyadım Kınık. Bizler Kınık boyuna mensup Türkleriz. Ancak ben Türklüğü ne övünülecek ne utanılacak bir durum olarak görmedim hiçbir zaman. Bildiğiniz gibi mesleğim doktorluk. Mesleğim itibariyle hiçkimseyi dil, din, ırk gibi ayrımlara tabi tutmam mümkün değil. Ardından kendime çalışma alanı olarak insani yardım dünyasını seçtim. Burada da hiçbir ihtiyaç sahibini dil, din, ırk gibi ayrımlara tabi tutmak düşünülemezdi bile. Ben Gazi Mustafa Kemal’in, ardından da Anayasa’nın tanımladığı "Türk Milleti" kavramını doğru buluyorum. Andımız tartışmalarında toplumumuzun önemli bir kesiminde bu tanımın dışında bir algı oluştuğu ve ayrıştırıcı tartışmaların Türk Milleti kavramını zedelediğini düşündüm ve devletin bu konudaki düzenlemesini çağdaş, akılcı ve özgürlükçü buldum.
* Depremin hemen ardından, SMS ile 10 TL bağış yapılması yönündeki çağrınız tepki çekti. Türk Kızılay’ı dünyanın birçok ülkesinde operasyon yapabilen köklü bir kurum. Türkiye’de yaşanan bir afette harekete geçecek bütçesi yok mu?
Elbette Kızılay’ın ülkemizdeki tüm afetlere anında müdahale edebilecek kapasitesi ve gücü var. Zaten deprem haberinin hemen ardından da Kızılay kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmek adına tüm bölge depolarından acil insani yardım malzemelerini Elazığ ve Malatya’ya sevk etti. Çadır, battaniye, yatak, gıda paketleri, hijyen setleri anında sevk edildi. Tüm hastanelerle temas kuruldu ve kan ihtiyaçları anında karşılandı.
‘GELİRİMİZİN TAMAMI BAĞIŞ’
Kızılay genel kanaatin aksine bir devlet kurumu değildir. Kızılay, gönüllülerin görev yaptığı 151 yıllık yardım kuruluşudur. Kızılay’ın gelirleri tamamen hayırsever milletimizin yaptığı bağışlardan oluşur. Hem o bağışlar hem daha önce bağışlanan kimi gayrimenkullerin kira gelirleri gibi kalemler Kızılay’ın "iyilik" bütçesini oluşturur.
Kızılay’ın sırrı aslında tam da bu. Herhangi bir afet sırasında milletimiz yardımlaşmasını, tek vücut olduğunu Kızılay üzerinden dünyaya göstermiş. Elazığ merkezli depremin ardından da bana ve Kızılay’a binlerce başvuru geldi, "Biz ne yapabiliriz, depremden etkilenen insanlarımıza nasıl destek olabiliriz" diye. Ben sadece onun yolunu göstermek istedim. Milletimiz de zaten o yolu biliyor. Ben o mesajımı polemik büyümesin diye silmeme rağmen bir gün içerisinde 1 milyon civarında bağışçımız Kızılay hesaplarına yardımlarını iletti, Elazığ ve Malatya’daki afetzedeler için ellerinden geleni yaptı.
Kızılay’ın ardından sayın İçişleri Bakanımız da kendisine benzer içerikte mesajlar geldiğini açıkladı. Ardından da bildiğiniz gibi AFAD yardım kampanyası başlattı.
KÖŞK TARTIŞMASI
* Kızılay’ın Boğaz’da köşk-yalı kiraladığı, tadilat için yüksek meblağlar ödendiği sonra tepkiler üzerine kira sözleşmelerinin feshedildiği iddiaları gündemde. Siz "Bizim genel merkezimiz Ankara Kızılay’da ve İstanbul şubemiz Sütlüce’de" dediniz. Açıkladığınız merkezler dışında son yıllarda Kızılay, İstanbul’da herhangi bir bina-köşk kiraladı mı?
Bunlar çok eski iddialar ve hepsinin cevabı da tek tek verildi. Kızılay hiçbir zaman Boğaz’a nazır bir köşk ya da yalı kiralamadı. 2017 yılında Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Dernekleri Federasyonu’nun (IFRC) Genel Kurulu vardı ve bizim girişimlerimizle Genel Kurul Türkiye’de yapılacaktı. Biz de Türk Kızılay olarak IFRC’nin Avrupa Bölgesi Başkanlığı’na adaydık. O süreçte, özellikle yabancı konuklarla çalışmaların yürütülmesi için Sarıyer’de bir çalışma ofisi kiralandı ve o sürecin ardından da boşaltıldı. Açıklamada da dediğim gibi bizim Genel Merkezimiz Ankara’da Kızılay semtinde, İstanbul Çalışma Ofisimiz de Sütlüce’de. Başkada bir yerimiz yok.
Ancak üzücü olan şu ki; Kızılay, dünyanın en büyük ve en etkin insani yardım kuruluşları arasına girmiş, sözünü ettiğim IFRC Genel Kurulu’nda rakibi olan Almanya’yı geride bırakarak Avrupa Bölgesi Başkanı seçilmiş, dünyadaki yardım süreçlerine yön verebilen bir kurum haline gelmiş... Ama bu süreçte çalışmaların yürütüldüğü ofis dışında bizi eleştiren haber mecralarında bu yönleri ile hiçbir habere konu olamamış... Bu durum gerçekten üzücü.
‘DENETLENDİK, İHLAL YOK’
* 2017’de 20 CHP milletvekilinin imzasıyla verilen araştırma önergesi Meclis’te görüşülmedi. Bu nedenle önergedeki ‘Kızılay’da kadrolaşma, kurumu zarara uğratma, usulsüz alım’ gibi iddialar kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Önergedeki suçlamalara ilişkin sizin yanıtınız nedir?
Biz Kızılay olarak belki de Türkiye’nin farklı birçok kurum ve kuruluş tarafından en fazla denetlenen yapısıyız. Bundan da hiç rahatsızlık duymuyoruz. Bizim kendi içimizde Genel Başkan’a bağlık Teftiş Kurulu ve Genel Müdür’e bağlı Kontrolörler grubu bulunuyor. İç denetimimizi sürekli bu yapılarla yürütüyoruz. Ayrıca kendimizi bağımsız dış denetim kuruluşlarına da denetletiyoruz. Ardından İçişleri Bakanlığı müfettişleri Kızılay’ı rutin olarak denetliyorlar, ve nihayet Fahri Başkanımız da olan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu da bizi denetliyor ve bir yanlışımız varsa gereğini yapıyor. 2015’den beri de bu denetimler yapıldı, sözünü ettiğiniz iddiaların tamamı üzerine de müfettişleri incelemelerini yaptı ve hiçbir kural dışı uygulamaya rastlanmadı. Ayrıca iddia sahipleri tüm bu iddialarını savcılıklara suç duyurusu olarak da yaptılar ve tümü temelsiz olduğundan takipsizlikle sonuçlandı. Meclis’in denetiminden de mutlu olurduk açıkçası. Biliyoruz ki insani yardım kuruluşlarının en büyük sermayeleri şeffaflıkları ve hesap verebilirlikleridir. Bu kuruluşlara ilişkin güven bir kez kaybolduğunda yeniden tesisi onlarca yılı almaktadır. Kızılay’a verilen her bir kuruşun hesabını verebilecek bir sistemimiz var. Çalışma arkadaşlarımızı da objektif kriterlerle seçiyoruz, tüm süreçlerimizi de hesap verebilirlik üzerine kuruyor, elektronik olarak da tüm süreçlerimizi anlık olarak takip ediyoruz.
KUVAYİ MİLLİYE'YE BENZETTİ
* Kızılay deprem bölgesinde ne gibi çalışmalar yürütüyor?
Türk Kızılay, eski adıyla Hilal-i Ahmer, devletimize destek rolü olan milletimizin kuvvetidir. Yani Kuvayi Milliye’dir. Milletimizin olağanüstü durumlarda, afetlerde ayakta kalmasını temin etmek için kurulmuş bir yapıdır. Bu özelliğinin kendisine yüklediği rolleri de çok iyi bilmektedir.
Elazığ merkezli meydana gelen depremin hemen ardından da milletinin hazır kuvveti olarak hareket geçmiştir. Çadır, battaniye, yatak, ısıtıcı, mobil mutfak araçları, haberleşme araçları, kışlık kıyafetler anında bölgeye sevk edilmiştir.
‘KAN İHTİYAÇLARI KARŞILANDI’
Ayrıca depremin etkilediği tüm bölgelerdeki hastanelerle tek tek görüşülmüş, olası kan ihtiyaçları Kızılay tarafından karşılanmıştır. Afetten yaralı kurtulan hiçkimse için kan ihtiyacı bir sorun olmamıştır.
Bunun yanı sıra Kızılay psikososyal destek unsunlarını da anında bölgeye sevk etmiş, insanların elinden tutmaya başlamış, yaşadıkları o olağanüstü durumun etkilerini ortadan kaldırmaya çalışmıştır.
AFET DÖNEMİNDE BESLENME GÖREVİ
* Kızılay’ın afetlerdeki rolünü biraz daha açabilir misiniz? Örneğin AFAD ile nasıl bir koordinasyon içinde çalışıyorsunuz?
Devletimiz, afet ve olağanüstü durumlar için bir makro müdahale planına sahip. Buna TAMP yani Türkiye Afet Müdahale Planı adı veriliyor. Bu plana göre Kızılay böylesi bir afette beslenme ihtiyacını karşılamak için görevlendirilmiş ana kurumlardan biridir. Bunun için Kızılay 500 bin kişiye ulaşabilecek beslenme kapasitesini hep stoklarında tutmaktadır.
Kızılay 151 yıllık geleneği ile barınma konusunda da devletine destek olmaya devam etmektedir. Deprem bölgesine anında 2 bin 500 çadır, 25 bin battaniye, 8 bine yakın yatak gönderilmiştir.
AYDINLIK GÜNDEME GETİRMİŞTİ
Aydınlık, Kızılay ve Kınık’la ilgili iddiaları 14 Haziran 2017’de "Kızılay’ın kanını böyle emmişler" başlığıyla gündeme getirmişti. Haberimizde özetle şu iddialar yer almıştı:
Kızılay Genel Müdürü Mehmet Güllüoğlu’nun akrabası Gökhan Tepekıran ve amcasının oğlu Celal Güllüoğlu’nu kendi referansı ve imzasıyla kuruma aldırdı.
Kızılay Yönetim Kurulu’nun kurumun İstanbul’da çok sayıda gayrimenkulü olmasına rağmen Sarıyer’de boğaza nazır bir konut almak için harekete geçtiği iddia edildi.
Kınık, 2012 yılında Gülen’in Pensilvanya’daki evine gitti, fotoğraflarını sosyal medyadan paylaştı.
Kerem Kınık, Kızılay’dan önce eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun kurucu üyesi olduğu Yeryüzü Doktorları’nın Genel Başkanlığı’nı yürüttü. Kınık’ın Ahmet Davutoğlu kadrosuyla Kızılay’a girdiği iddia edildi.
2016 yılında yapılan Kızılay Genel Kurulu’nda muhaliflerin listesi Kerem Kınık’a karşı az bir oy farkıyla seçimi kaybetti. Kınık ve ekibi muhaliflerle birlikte hareket eden şube başkanlarını görevden aldı.
ARAŞTIRMA ÖNERGESİ 'ÇEKMECEDE'
Kızılay hakkındaki iddialar üzerine 2017’de CHP’nin 26. Dönem Milletvekili Barış Yarkadaş, araştırma önergesi vermişti. 20 vekilin imzasını taşıyan önergenin hala karara bağlanmadığı ve ‘çekmecede bekletildiği’ öğrenildi.
Önergedeki iddialardan bazıları şunları: "12 Nisan 2016 tarihinde yönetim kurulu ilk toplantısında Genel Başkan Kerem Kınık’a 5.000.000 TL harcama yetkisi verilmiştir. Kınık’ın, kendisine tanınan olağanüstü yetkiye dayanarak kısa sürede eşine, dostuna, yakınlarına menfaat ve çıkar sağlamak suretiyle Kızılay’ı büyük ölçüde zarara uğrattığı iddia edilmektedir.
Yüzlerce nitelikli Kızılay memuru işten çıkarılmış, kadrolaşmak, ve adam kayırmak amacıyla tecrübesiz, deneyimsiz yüzlerce personel kuruma alınmıştır.
İstanbul’da aylık 12.500 dolar + KDV ile kiralanan Başkanlık ofisine, doğrudan alım doğrudan pazarlıkla 470.000TL+KDV karşılığı yandaş bir firmaya tadilat yaptırılmıştır.
Kaynakları bağışlardan oluşan bir hayır kurumu için abartılı sayılabilecek şekilde Genel Başkana doğrudan alımla Audı A6 marka otomobil 280.000 TL+ KDV’ye alınmıştır. Genel Başkan’ın oğlu Gençlik Kordinasyon Kurulu oluşturularak işbaşına getirilmiştir. Kendisine araba ve telefon tahsisi yapılmış ve yurtdışı görev verilmiştir. Bu yıl Kızılay’a güvenerek vekaletlerini veren vatandaşların binlerce sayıda kurban hissesi kesilmemiştir. Kerem Kınık’ın mensubu olduğu ve merkezi Londra da bulunan Yeryüzü Doktorları ve benzer kurumlara kurban bedellerini nakit olarak aktarılmıştır."
Kınık röportajda Meclis denetiminden memnuniyet duyacaklarını söyledi.