20 Mart’ta görüntülü altın vuruş!
Başbakan Erdoğan önceki gün “F tipi örgütün şeması elimizde” diyor.
Tepede, kainat imamı Fethullah Gülen’in olduğunu söylüyor.
Dahası onu Mehdi, Mesih ve hatta Humeyni ismi ile örtüştürüyor.
Erdoğan’ın en iyi yaptığı şey, düşman yaratmak ve onun üzerinden istismar yapmak.
Dün düşman asker, İsrail, medya, Esad ve ulusalcılar idi, bugün güya Fethullah!
Güya diyorum; zira 17 Aralık operasyonu olmasaydı Fethullah, hâlâ 12 yıldır olduğu gibi “Okyanus ötelerine selam olsun” denilerek kutsanacak olan mübarek zattı!
Sormak lazım; Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in Humeyni misali olduğunu anlaması için telefon tapelerinin saçılması mı gerekiyordu?
Hem Fethullah Gülen madem bu denli büyük tehdit, aylardır neden gereği yapılmıyor?
“30 Mart sonrasında operasyon var” demek, yoksa Cemaat’in seçim arefesinde yapacağı söylenen görüntülü altın vuruşu engelleme adına pazarlık şantajı mı?
MANSUR İLE MUSTAFA ŞIMARMAYIN!
Evet, CHP’nin Ankara ve İstanbul adaylarından söz ediyoruz.
İkisinde de somut şımarma emareleri var.
Ankara’da Mansur Yavaş çok iyi bir isim; lakin mağrur ve partisi CHP’yi hiç umursamıyor ki iki ayrı seçim koordinasyon merkezi oluştu.
Seçime bir aydan az zaman kalmasına rağmen Mansur Yavaş’ın yaptığı tek şey, kime ne mesaj verilecekse “Aman Kardaşım Aman” sloganlı komik afişi bastırmak oldu.
Bugünden ifade ediyorum; Mansur Yavaş Ankara’da bankodur ama eğer kaybedilirse emin olun bu Mansur Yavaş’ın kibrinden, yani kendini çok önemsemesinden olacak.
Ayrıca Mehmet Barlas gibi AKP yalakası bir ismin karşısına oturup ezik bir şekilde iki büklüm olması ve yaptığı aşağılamaya gereken cevabı vermemesi ile liderlik kumaşını sorgulatmıştır.
Tekrar ediyoruz; biz Mansur Bey kazansın istiyoruz ve bunu iki ayrı televizyon programımızda açıktan dillendiriyoruz ama metodu yanlış, hemen toparlanmalıdır. AKP’den oy koparayım derken Atatürkçü seçmeni sandıktan kaçırmamalıdır.
Gelelim Mustafa Sarıgül’e!
Kendine hücum edilse dahi vatandaşa verdiği tepki ayıp ötesidir.
‘ABDULLAH GÜL DEVAM EDEBİLİR’ NE DEMEK?
Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusuna “Şu an öyle bir şey gündemimde yok, Abdullah Gül devam edebilir” karşılığını verdi.
Bu ifade, Tayyip Erdoğan’ın içine düştüğü panik halini resmediyor.
Öyle; çünkü bütün hesabını Cumhurbaşkanlığı ve hatta Başkanlık üzerine yapan Erdoğan’ın bu beyanı bugüne kadar söylenen ve yazılan senaryoları tersyüz ediyor. Üç dönem şartını AKP tüzüğüne koyan ve bunu uygulamakta ısrarlı olacağını söyleyen Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını söylemesi kendisiyle çelişmeme adına siyasete ara vermesi demek ki bu ihtimal dışıdır.
Peki; Erdoğan’ın bu çarkı niçin mi?
Abdullah Gül’ün arkasında duran ve kendini kuşatan emperyal çeteye mesaj ve ödün olabilir ki o çetenin silahşörü malum F tipi örgüttür. Tayyip Bey bu taviz ile, kaset ve belge sağanağı dinsin istiyor olabilir...
MİLLET KALABALIĞI DEĞİL DEVLET KALABALIĞI!
Yandaş çete koro halinde meydan edebiyatı yapıyor.
Ne imiş efendim, “Tayyip Erdoğan çok büyük kalabalıklar topluyor” imiş!
Yahu, onlar millet kalabalığı değil, devlet kalabalığı.
Valisinden Emniyet Müdürüne, Kaymakamından Muhtarına günler öncesinden miting için seferber ediliyor.
Öyle ki sadece kamu çalışanları değil, İmam Hatip talebeleri bile mitinge taşınıyor.
Dahası muhtarlar mitinge katılacak olanlara işe alınacakların listelerinin hazırlanacağını duyuruyor.
İlaveten kömür, erzak ve para yardımları orada belirleniyor ki kalabalıklar bunların sonucu...
Burada bir parantez:
AKP’yi yüzde 50’lerde gösteren anketler ve kalabalık edebiyatları psikolojik iklim adınadır ve bu iklim gerektiğinde seçimi ertelemek için kullanılabilir.
BAŞBAKAN KORKU SÜRSÜN İSTİYOR
“Aydın Doğan mahkûm edilmeli” mealindeki ifadenin bulunduğu tapeleri yalanlamıyor.
Aynı şekilde Milli Gemi Projesi’ndeki ihaleye müdahale ettiğini belgeleyen kasete hayır demiyor.
Başbakan Erdoğan’ın bu tutumu açık bir suç itirafıdır ve yazılı hukuka göre suçtur.
Ama heyhat, bu suçun üstüne gidecek bir savcı Türkiye’de yoktur.
Ondan vahimi bu dehşet itirafa rağmen feveran edip sokağa dökülecek halk da yoktur.
Bu tablo Türkiye’de rejimin fiilen değiştiğinin belgesidir.
Burada bir parantez?
Pek çok tapeyi montaj deyip geçiştiren Erdoğan bu dinlemeleri niye kabullendi dersiniz?
Korku sürsün istediği için olabilir mi?
Aydınlık