Amerika'nın korktuğu başına geldi
İki ülkenin para birimlerini daha güçlü yapma konusunda uzlaşan Rusya ve Çin, şimdi de sahip oldukları toplamda 4.5 trilyon doları aşan döviz rezervlerinin yönetiminde kullanılacak yeni mekanizmalar üzerinde çalışmaya başladı
Rusya’nın döviz rezervleri 2013 sonunda 508.5 milyar dolar seviyesinde. Rusya dünyada döviz rezervleri bakımından Çin, Japonya ve Suudi Arabistan’dan sonra dördüncü sırada bulunuyor. Dünyanın en büyük döviz rezervlerini yöneten Çin’in döviz rezervi ise Nisan 2014’te 3.95 trilyon doları aştı. Çin ve Rusya’nın döviz rezervlerini topladığınızda yaklaşık 4.5 trilyon dolarlık devasa bir ekonomi ortaya çıkıyor. Japonya, ABD ve Almanya’nın toplam rezervi Çin’e yaklaşamıyor. Japonya’nın 1.3 trilyon dolar rezervi, ABD’nin ise yaklaşık 146 milyar dolar rezervi bulunuyor. Japonya, ABD, İsviçre (544 milyar dolar), Suudi arabistan (725 milyar dolar), Tayvan (423 milyar dolar), Brezilya (363 milyar dolar), Güney Kore (352 milyar dolar), Hong Kong (316 milyar dolar) ve Hindistan’ın (307 milyar dolar) döviz rezervleri toplandığında ancak Rusya ve Çin ortaklığının ulaştığı tutara ulaşabiliyor. Bu yönüyle bakıldığında Çin ve Rusya’nın güç birliğinden oluşan ekonomik gücün önünde durabilecek bir ülke yok. Bunun farkında olan iki ülke geçtiğimiz günlerde 400 milyar dolar değerinde 30 yıllık bir dönemi kapsayan dünya tarihinin en büyük enerji anlaşmasına imza atmıştı.
‘Batı’nın parasına ihtiyacımız yok’
Geçtiğimiz günlerde Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda düzenlenen yuvarlak masa toplantısında Çin-Rusya ilişkileri irdelendi. Toplantıya katılan Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Arkadiy Dvorkoviç, Rusya ve Çin’in, iki ülkenin döviz rezervlerinin yönetiminde kullanılacak mekanizmalar üzerinde çalıştığını söyledi. Arkadiy Dvorkoviç, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Şanghay’da iki ülkenin para birimlerini daha istikrarlı yapmak, dünya finans yapısını daha dayanıklı kılmak amacıyla iki ülke döviz rezervlerinin yönetiminde kullanılacak yeni mekanizmalar kurulması fikrini önerdiğini hatırlattı. Dvorkoviç yaptığı açıklamada büyük bütçeli projelerin kredi ve finans desteğini, batılı pazarlardan gelen kaynakların yerine Rusya ve Çin’in büyük oranda karşılayabileceğini söyledi. Dvorkoviç sözlerini şöyle sürdürdü: “Ticaretin ve yatırımların genişletilmesi ciddi miktarda mali kaynak gerektiriyor. Bunu büyük oranda kendi kaynaklarımızla gerçekleştirebiliriz. Elbette ABD, Avrupa, Japonya ve diğer iyi ortaklarımızın desteğini reddetmeyeceğiz. Ancak kendi kaynaklarımız ileriye yönelik ciddi adım atmaya imkân veriyor.”