Birlik olup mücadelemizi sürdüreceğiz!

Kurulun gündemi ise Özelleştirmeler oldu. Türkiye Maden İş Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile suçlananlar, şimdi de Yatağan da, Yeniköy 'de ve Kemerköy 'de Santral ve Madenlerimizi satmak istemektedir. Şu bilinmelidir ki; değil enerji gibi stratejik konularda böyle bir satış yapmak,bu iktidar artık ülkeyle ilgili hiç bir karar verme ehliyetine ve yetisine sahip değildir, Bundan böyle her yapacağı işlem,her atacağı adım şaibeye gebedir ve meşru değildir.”

Konuşmasında hükümete seslenen Girgin “ Acaba bizim işyerlerimiz de bu firmalara sadakatlerinin ve itaatlerinin karşılığı olarak mı ikram edilecek.Bu satıştan;Kimler nemalanacak?Kimlerin ayakkabı kutuları dolacak?Kimler kazanacak?Kimler kaybedecek?Kazanacak olanlar hangi yandaşlar olur onu bilmiyoruz ama Kaybedecek olanları çok iyi biliyoruz Halk kaybedecek Biz kaybedeceğiz Çocuklarımız kaybedecek Buradan sesleniyoruz: “çekin kirli ellerinizi ekmeğimizden,çekin kirli ellerinizi işyerlerimizden’.” Dedi.

Girgin, mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz

Girgin, konuşmasını söyle sürdürdü “Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk “vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” diyor.Evet,bazen sınır boylarında elinde tüfekle nöbet tutmaktır vatanseverlik,Bazen üzerinizde beyaz önlük laboratuvarda saçlarınızı ağartmaktır,Bazen elinizde tebeşir karatahta başında yeni nesiller yetiştirmektir.Bizim içinse;Bazen atölyede,bazen açık ocakta,bazen yeraltında,bazen bir kepçenin üzerinde,bazen kamyonun direksiyonunda ülke zenginliklerini toprak altından gün yüzüne çıkartmaktır.Bu bilinçle maden işçileri olarak biz,enerji işçisi arkadaşlarımızla birlikte bir yandan işimizi en layıkıyla yapmaya çalışırken diğer yandan meşruiyet çizgisinde yaptığımız eylemlerle işyerlerimize sahip çıktık ve sonuna kadar da sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Bizler sadece toplu sözleşmelere imza atan kurumlar değiliz!

Girgin, konuşmasında gündeme de değinerek sendikalara da özeleştiride bulundu , “Biz sendikalar olarak sadece toplu iş sözleşmelerine imza atan kurumlar değiliz.Aynı zamanda toplumsal baskı gruplarıyız,sivil toplum örgütleriyiz,toplumun sinir uçlarıyız ve halkımızın demokratik refleks araçlarıyız.Bunun farkına varalım. Bakıyoruz,Türkiye rüşvet ve yolsuzluklar ile çalkalanırken, Demokratik hak arayışlarında insanlar biber gazına ve tazyikli suya maruz bırakılırken, Gencecik insanlar öldürülürken,Memlekette yer yerinden oynarken,Sosyal hukuk devleti ilkesi rafa kalkarken,Yüzbinler sokaklarda yürürken,Türkiye’nin gündemi bunlarken sanki yaşananlar başka bir ülkede oluyormuş gibi davranabiliyoruz. Elimizi taşın altına sokmamız gerekirken kafamızı kuma gömmeyi tercih ediyoruz ve görmemezlikten gelmeyi yeğliyoruz.Bir görüş bile beyan edemiyoruz. Ama unutmayalım, bugün insanlar daha fazla demokrasi,daha şeffaf ve temiz bir toplum özlemi ve daha fazla hak talebi ile sokaklarda yürürken biz kayıtsız kalırsak, kendi haklarımız için yürürken yanımızda kimseyi de görmeyi beklemeyelim.Arkadaşlar özellikle Türk-İş olarak böyle bir özeleştiri yapılmasının, gerekli olduğunu düşünüyorum.” Dedi.

Behiye Yaraşçı

ulusalkanal.com.tr