Oktay Akbal hastaneye kaldırıldı

Eşinin rahatsızlığıyla ilgili olarak Aydınlık’a açıklama yapan Ayla Akbal şunları söyledi: “Uzun süredir nefes darlığı yaşıyor. Ayrıca kalp yetmezliği rahatsızlığı da var. Gece sabaha kadar uyuyamadı. Sabah saatlerinde de fenalaştı ve hemen ambulansla Muğla’ya getirerek hastaneye yatırdık. Burada kapsamlı bir tetkik yapıldı. Doktor kontrolünde bir süre daha burada kalacak. Şu an için endişelenecek bir durum yok. Oksijen veriliyor. En büyük sıkıntısı nefes almak” dedi. Türk edebiyatının güçlü kalemi Akbal, eşiyle telefonda konuşurken Aydınlık’tan aradığımızı duyunca telefonu alarak “Sağolun. İyiyim. Selamlar” dedi. 1956 YILINDAN BU YANA YAZIYOR

Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesinde yaşayan yazar Oktay Akbal, rahatsızlığı nedeniyle geçen yıl Nisan ayında, uzun yıllar köşe yazarlığı yaptığı Cumhuriyet gazetesinde günlük yazılarına ara vermek zorunda kalmıştı. Rahatsızlığının devam etmesi bahane edilerek de geçtiğimiz Kasım ayından itibaren Akbal’ın işine son verildi. Akbal’ın eşi Ayla Akbal sitem ederek, “Geçen Kasım ayında hiç bir açıklama ve bilgi vermeden Oktay Akbal’ın işine son verdiler. Biz de kimseyle görüşmedik. Belki açıklama yaparlar diye bekledik. Ödemeler yapılmayınca anladık ki işine son vermişler. Şu an Cumhuriyet gazetesiyle hiçbir ilişiğimiz yok. Bu durumu Oktay’dan bile gizledim. Üzülmesin diye. Şu an için daha fazla birşey söylemek istemiyorum. Tek düşüncemiz eşimin iyileşmesi” dedi.

Akbal, 1956 yılında Vatan’da köşe yazarlığına başladı. 1969 yılından buyuna da Cumhuriyet’te yazıyordu. Çok sayıda kitabı bulunan Akbal, edebiyat alanında da ödüllere layık görüldü.

CUMHURİYET'TEN BÜYÜK VEFASIZLIK

Oktay Akbal, hastalandıktan sonra Cumhuriyet’ten sessiz sedasız kovuldu. 2010 yılının Nisan ayında Mustafa Balbay’ın Ankara Temsilciliği’nden alınmasına tepki gösteren Akbal’ın yazısı yayımlanmamıştı. Gazeteden istifa ettiği iddia edilen Akbal, tertiplerin hedefi olan Cumhuriyet’e sahip çıkmış ve “Ne denli üzülsem de gazetemi hem de böyle karışık bir dönemde bırakıp gitmek olmazdı” diyerek şu açıklamayı yayınlamıştı: “Bir yazı yazdım, çıkmadı. Öfkelendim. İlk kez başıma gelmişti. Elli yıldır ilk kez... Mustafa Balbay’ın Ankara Temsilciliği’nden alınmasıydı... Çok yanlış bulmuştum. Hele bir buçuk yıldır hapiste olan, hem de müebbetle yargılanan bir arkadaşa uygulanması gereksiz bir şeydi.

Bir yazar, gerektiğinde kendi gazetesini de eleştirir. Herkesi, her şeyi, eleştirdiği gibi...

Bu gazete, Mustafa Kemal Atatürk’ün gazetesidir. Cumhuriyet devrimlerini, ilkelerini yaşatmakla, korumak ve kollamakla sorumludur.

Mustafa Kemal, Yunus Nadi, Nadir Nadi, İlhan Selçuk, ben ve tüm arkadaşlar bu görevin sorumluluğunu duyuyoruz.

Ne denli üzülsem de gazetemi hem de böyle karışık bir dönemde bırakıp gitmek olmazdı elbet.

Balbay ve onun çizgisindeki tüm arkadaşlarla birlikte bu kutsal savaşı sürdüreceğiz. Hem de ‘her şeye karşın!..’

Ben biraz rahatsızım. Bir süre dinlenmem gerekiyor. İlk fırsatta ‘Evet-Hayır’ları sürdüreceğim. Bu yalnız bir gazetecilik görevi değil, bir Kemalistlik, bir devrimcilik, bir insanlık görevi... Sevgilerle...”

Ercan Dolapçı / Aydınlık