Bakanlık HES istedi, halk 'SİT'tir dedi!

Rize’de HES’lere karşı altı yıldır süren ‘SİT savaşı’nı halk kazandı…

Bakanlık HES istedi, halk 'SİT'tir dedi!

Rize'nin gözbebeği vadilerinden biri olan Çayeli ilçesindeki Senoz Vadisi'inde altı yıldır süren hukuk mücadelesinde yargı, vadilerinin sit alanı olmasını isteyen yöre halkını haklı buldu. Danıştay 14. Dairesi, "Senoz Vadisi SİT değildir” diyen Koruma Kurulu kararını iptal etti. İptal kararını değerlendiren yöre halkının avukatı Münir Yazıcı, Mahkeme'nin çok önemli doğa dersleri verdiğini ve kamu idaresine görev hatırlatmasında bulunduğunu vurgulayarak, "şimdi görev Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na düşüyor" dedi.

ALTI YILDIR SÜREN İNADINA SİT MÜCADELESİ

Senoz Vadisi'nde yöre köylüleriyle, kamu kurumları ve yargı arasında altı yıldır süren 'SİT'tir, 'SİT değildir' tartışmasının çarpıcı öyküsü şöyle: Karadeniz sahil yolu çalışmaları sırasında Senoz Vadisi'nde açılan taş ocakları vadinin cennet dokusuna büyük zarar verdi. Ancak Senoz'un üzerine çöken karabulutlar bununla sınırlı değildi. Taşocaklarının ardından Senoz'da 14 ayrı HES yapılması için düğmeye basıldı. Bunun üzerine vadilerini korumak isteyen yöredeki 11 köyün muhtarı, 25 Haziran 2008 tarihinde dönemin Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurarak vadilerinin “doğal sit alanı” olarak tescil edilmesini talep etti.

KORUMA KURULU 'SENOZ TAHRİP EDİLDİ, SİT OLAMAZ' DEDİ

Ancak köylülerin başvurusunu değerlendiren Kurul, 18 Kasım 2009 tarihli kararında yer verdiği “…halen faaliyet gösteren taş ocakları ile yapımı devam eden HES Projelerinin vadiyi olumsuz etkilediği bu nedenle söz konusu alan doğal sit gerektiren özellikleri yitirmiştir” ifadeleriyle Senoz'un SİT Alanı ilan edilmesi talebini reddetti.

YÖRE HALKI 'VADİMİZİ ESKİ HALİYLE GERİ İSTİYORUZ' DEDİ

Başta TEMA Vakfı olmak üzere yöre halkının tepkisini çeken Kurul'un bu kararı protesto edildi. Yöre halkı, bir harita mühendisi ve müze araştırmacısının yüzeysel çalışmasıyla verildiğini öne sürdüğü 'SİT değildir' kararının, doğanın kendini yenileme gücünü hesaba katmadan alındığını ileri sürerek, “Senoz Vadisi’ni eski hali ile geri istiyoruz” kampanyası başlattı. Ardından da vadideki davaların avukatlığını üstlenen Münir Yazıcı Kurul'un bu kararını Ocak 2010 tarihinde yargıya taşıdı.

MAHKEME KURULUN 'SİT DEĞİLDİR' KARARINI İPTAL ETTİ

Yöre halkı adına açılan davayı gören Rize İdare Mahkemesi, önce yürütmesini durdurduğu 'SİT değildir' kararını 23 Eylül 2010 tarihinde iptal etti. Mahkeme, Kurul kararının geniş ve detaylı bir çalışmaya dayanmadığına dikkat çektiği iptal kararında, "gelecek kuşaklara korunarak aktarılması gereken doğal ve kültürel varlıkların çok daha hassas değerlendirilmesi" gerektiğine hükmetti.

BAKANLIK MAHKEMENİN KARARINA İTİRAZ ETTİ

Mahkemenin bu kararı 19 Mart 2013 tarihinde Danıştay tarafından da onaylandı.

Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu karara itiraz etti. Bakanlığın itirazı sonucu değiştirmeye yetmedi. Danıştay 14. Dairesi, 13 Mart 2014 tarihinde iptal kararını kesin hükme bağlayarak altı yıldır süren SİT tartışmasına son noktayı koydu. Böylece mahkemenin işaret ettiği 'telafisi güç zararlar', Senoz halkının kararlılığı, samimiyeti, ısrarlı takibi ve mücadelesiyle şimdilik önlenmiş oldu.

TEMA TEMSİLCİSİ NEVZAT ÖZER: 'SENOZ'DA BÜYÜK ÇEŞİTLİLİK VAR'

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, Senoz'un kıyı çizgisinden başlayarak Kaçkarlara kadar uzanan önemli bir vadi olduğunun altını çizerek, "Karadeniz’in bu derin vadileri son buzul çağından etkilenmemiş, kuzeyden gelen binlerce bitki türü ve yaban hayatına ev sahipliği yapmıştır. Burada bitki coğrafyaları, farklı iklimler buluşmaktadır. Kadimden beri gelen doğal yaşlı ormanları büyük bir çeşitlilik ve zenginlik sağlar. Burada farklı jeolojik dönemlerin izlerini kolaylıkla bulmak mümkün" dedi.

'HALK, VADİDE YAŞAYANLARIN SON NESİL OLMADIĞINI BİLİYOR'

Senoz Vadisi'nin sahip olduğu biyolojik zenginliğin yanında, tarihi ve kültürel özellikleriyle de mutlak korunması gereken bir alan olduğuna dikkat çeken Özer, şunları söyledi: "Kemer köprüleri, taş ve ahşap konakları, geleneksel mimari ve yaşamın korunduğu özgün bir kültürü vardır. Ev sahibi halkın sosyo-kültürel özgünlüğüne saygı gösterilmeli, kültürel miraslarını ve geleneksel değerlerini korumalarına yardımcı olunmalıdır. Senoz halkı, geleneksel tarımını kendi iradesiyle organik tarıma dönüştürmektedir. Vadide yaşayanların onlarca katı insanını aş iş için gurbete göndermiş, sakin doğayla uyumlu yaşamını hep sürdüre gelmiştir. Bu halk vadide yaşayanların son nesil olmadığını çok iyi bilmektedir. Koruma kararlarını kendileri için yaratacağı mağduriyetlere rağmen ısrarla istemektedir. Bu çok saygın ve onurlu bir davranıştır."

AV. MÜNİR YAZICI: 'ŞİMDİ GÖREV İKİ BAKANLIĞA DÜŞÜYOR'

Senoz’un korunması için açılan 13 ayrı davanın gönüllü avukatlığını üstlenen Münir Yazıcı ise Mahkemenin 'SİT değildir' kararını iptal ederken çok önemli doğa dersleri verdiğini ve kamu idaresine görev hatırlatmasında bulunduğunu vurgulayarak, "şimdi görev Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na düşüyor" dedi.

'KARAR VERİCİLER HAKKINDA HUKUKİ SORUMLULUK DOĞACAK'

Mahkemenin, "yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadan kararlar alınması, özellik arz eden ve korunup değerlendirilerek bozulmadan yaşatılması önemli olan doğal ve kültürel değerler üzerinde geri dönülmez ve telafısi mümkün olmayan zararlar yaratacağından bu kararları alan karar vericiler hakkında da hukuki sorumluluklar doğuracaktır" ifadelerine atıfta bulunan Yazıcı, "İlgili kurumlara düşen, mahkeme iptal kararında belirtilen koordinasyon, yeterlilik, bilimsellik, halkın katılımı gibi kriterlere uyarak bu kararı ciddi bir şekilde ele almasıdır" görüşünü dile getirdi.

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr