Davutoğlu’nun başındaki bela

Davutoğlu’nun başındaki bela

Ahmet Davutoğlu, Türkiye’yi komşularıyla düşman olarak belirleyen politikalarını ‘Kemalist dış politika geleneğinin bittiği yer’ olarak tanımlıyordu. Şimdi geldiğimiz nokta kan gölüne dönen bir coğrafya ve adeta cehennemin dibine sürüklenin bir Türkiye!

Tayyip Erdoğan ve takımı, Ahmet Davutoğlu’nu AKP genel başkanlığı ve başbakanlığa atayarak aynı zamanda İran’a, Irak’a, Suriye’ye, bütün Ortadoğu’ya, Mısır’a, Lübnan’a ‘Ben sana düşmanım’ mesajı verdi.

KÜRT KORİDORU STRATEJİSİ ÇÖKTÜ

Yapılan değerlendirmelere göre, Wikileaks belgelerinde ABD’lilerin “acentemiz” dediği yeni Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu’nun başında iki büyük bela görülüyor. Bu belalardan birincisi, Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabında yazdığı stratejinin en dibine yuvarlanması. Davutoğlu’nun kitabında öne çıkan unsurlardan biri, bugün karşımıza “Kürt Koridoru” olarak çıkan politikaydı. Bu politika ABD’lilerin takvinime göre hazırlanmış bir politikaydı. CIA ajanı Graham Fuller, kitaplarında ve makalelerinde, Doğu Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridorunu zorunlu görüyordu. Ancak bu politika çöktü. Yapılan yorumlarda “Doğu Akdeniz’e çıkacaklardı, cehenneme çıktılar. Şimdi cehennemin dibinde bulunuyorlar ve cehennemin dibi de belalı bir yer. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler” deniliyor.

Davutoğlu’nun yaptığı vurgulardan biri de “Kemalist dış politika geleneğinin bittiği yerdeyiz” vurgusuydu. Ahmet Davutoğlu şahsında uygulanan ve ABD’nin belirlediği dış politika sonucunda “sıfır sorun” hedeflenmişti. Sonuç ise öyle olmadı. Türkiye, sıfır sorun yerine “sırf sorun” veya “sıfır komşu” politikasıyla karşı karşıya kaldı. “Kemalist dış politika geleğinin bittiği yer” diye tanımladıkları yer adeta Türkiye’yi sürükledikleri cehennemin en dip noktası oldu.

‘TÜRKİYE’Yİ SURİYE’YE SÜRME POLİTİKASI’NIN ADAMI

Aydınlık yazarı Hasan Bögün de dünkü yazısında, ABD’li yetkililerin açıklamalarını hatırlatarak, bu ülkenin Davutoğlu üzerinden Türkiye’yi Suriye’ye sürmeyi planladığını aktarmıştı. Yazıda şu vurgular yer alıyordu: Davutoğlu’nun atanmasının bugün için özel bir anlamı var. Onu da ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey açıklıyor. Diyor ki Dempsey, “IŞİD sadece Irak’ta değil Suriye’de de yenilgiye uğratılmalıdır. Şu anda arada sınır yok ve IŞİD’e iki tarafta da cevap verilecek. IŞİD’i yenecek bir ittifak kurduğumuzda, bu da olacak.”

IŞİD, Suriye-Irak sınırını buldozerlerle yıkarken, Davutoğlu’nun “Sykes-Picot sınırlarını yıkacağız” talimatını yerine getirmişti. Dempsey de, “Madem sınır yıkıldı, biz de Irak’tan Suriye’ye gireriz” diyor. Ama bir şartla; ABD adına “müttefik” Davutoğlu girecek. Davutoğlu, hem “Kürt koridoru”nu açma görevini zaten kabul etmiş olduğu için, hem Suriye’ye duyduğu derin düşmanlıktan ötürü buna dünden hazır.

TURGUT ÖZAL DA DENEMİŞTİ

ABD’nin, Davutoğlu üzerinden Türkiye’yi Suriye’ye sürme politikası, akıllara yine bu ülkenin Turgut Özal üzerinden Türkiye’yi Irak’a sürme politikasını akıllara getirdi. Özal Çankaya’ya çıktıktan sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ABD adına Musul ve Kerkük’e sürmeye çalışmış, dönemin Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay da bu politikaya karşı çıkarak istifa etmişti. Torumtay’ın ardından Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Milli Savunma Bakanı Safa Giray da arka arkaya istifalarını vermek zorunda kalmışlardı. Özal’ın bu planı TSK’daki direnç sayesinde tutmamış ve Mehmetçik kardeş kanı dökmemişti.

Aydınlık