Kılıçdaroğlu: Meclis'in feshi yok diyorlar...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gebze'de konuştu. Kılıçdaroğlu, "Ben bunları anlatırken diyorlar ki “Kılıçdaroğlu doğru söylemiyor” hatta daha kaba tabirle ‘yalan söylüyor’ diyorlar. Ben kendilerine açıkça çağrıda bulundum. Dedim ki, gelelim ben bir tarafta siz bir tarafta oturun. İstediğiniz televizyon kanalı olsun, sizin istediğiniz gazeteciler olsun. Beni mahcup edin ya, belki bu konuşmalara gerek kalmayacak. Yahu niye kavga edelim, medeni insanlar gibi oturup konuşacağım. Japonya yapıyor, Fransa yapıyor, İtalya yapıyor, Amerika yapıyor. Yahu biz niye yapmıyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu: Meclis'in feshi yok diyorlar...

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Meclis'in feshi yok diyorlar ya, var. Bugünkü anayasada bile var. 45 günde hükümet kurulmazsa cumhurbaşkanı Meclis'i feshedebilir. Değişiklikle ne zaman arzu ederse Meclis'i feshediyor. Yeni sistemde şu. Yeni hükümet kurulacak, Meclis'ten asla güven oyu istemeyecek. Yani diyorsanız ki bu hükümet kurulmalı, gelmeli Meclis'ten güvenoyu almalı diyorsanız geleceksiniz hayır oyu kullanacaksınız... Parlamentodan güven oyu istemeye gerek yok diyorsanız evet oyu kullanacaksınız.

Olaylar basit, doğuracağı sonuçlar bütün kuşakları, torunlarımızı yakından ilgilendiriyor. Vereceğimiz karar bugünün kararı değil, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili karardır. Fesih yetkisi Atatürk'e verilmek istendiğinde reddedilmiştir. Şimdi fesih yetkisi veriyoruz. Niye veriyoruz? 80 milyonun, 550 vekilin aklı yok mu? Yeni seçime gidecekse kararı Meclis alır. Niye bir kişi arzu ettiği zaman ve hiçbir gerekçe göstermeden Meclis'i feshetsin. Şahıslarla ilgisi var mı? Hayır. Kişiye endeksli, partiye endeksli bir düşünce Türkiye'yi felakete götürür.

Diyelim ki Gebze ile ilgili bir sorun var. Milletvekiline diyeceksiniz. O da gelecek Meclis’e Sanayi Bakanı’na diyecek ki ‘böyle bir sorun var, çık sorunu bir anlat’ sözlü soru önergesi verdi. İlgili bakan o soruya cevap vermek zorundadır, kaçamaz bakan. Sizler de o gün fırsat bulursanız basarsınız televizyona bakanın nasıl cevap veriyor diye beklersiniz. Yeni modelde hiçbir milletvekili bakana böyle bir soruyu soramayacak, sözlü soru yasak. Kaldırıyorlar bunu. Diyorsanız ki ‘biz derdimizi niye anlatalım, bakana da böyle bir soru sorulmasın’ diyorsanız evet oyu kullanacaksınız. ‘Böyle şey olur mu’ diyorsanız gidip hayır oyu kullanacaksınız. Bunun partilerle şahıslarla ne ilgisi var?

Bütün mesele tercihimizi demokrasiden yana mı yapacağız, tek adam rejiminden yana mı yapacağız… Bu tercihlerden birini kullanmış olacağız. Hiçbir bakan milletvekili olmayacak yeni düzende. Şimdiki sistemde, Kocaeli vekili bir bakan, Diyarbakır vekili bir bakan olur. Yeni model geçerse hiçbir milletvekili bakan olamayacak. Eğer Meclis’ten birini bakan yaparlarsa vekillikten istifa etmesi gerekir. Diyorsanız ki “hiçbir vekil bakan olmasın, bakan olmalarına da gerek yok. Bir kişi arzu ettiği kişileri bakan yapsın” diyorsanız evet oyu kullanacaksınız. “Yahu böyle şey mi olur, Kocaeli vekilimiz de bakan olsun” diyorsanız hayır oyu kullanacaksınız.

"YENİ MODELDE BAKAN SAYISINI KİMSE BİLMİYOR"

Bugün kaç bakan olacağı ve hangi bakanlıkların olacağı, bakanlıkların görev ve yetkileri TBMM tarafından belirlenir. Diyelim Milli Savunma Bakanlığı, kanunu vardır. Milli Eğitim Bakanlığı, kanunu vardır. Bakanlarımızın sayısını TBMM yani milli irade belirler. Yeni modelde bakan sayısını kimse bilmiyor. Belli değil, kim biliyor? Bir kişi, tek kişi bilecek. İsterse 10 bakan, isterse 100 bakan, isterse hiç bakan atamayabilir. Başkan yardımcılarıyla bu işi götüreceğim diyebilir. Bugünkü örnek, diyelim ki bir bakan yolsuzluk yaptı. Ne olur? Hakkında gensoru verilir. Bakanlar da Meclis’e hesap vermeyelim diye dikkatli davranırlar. Yeni modelde, hiçbir bakan, başkan yardımcısı hakkında asla gensoru veremeyeceksiniz. Kaldırıyorlar, yok artık böyle bir şey. Niçin? Diyorsanız ki “bakan bir de hesap mı versin, vermesin” diyorsanız, gideceksiniz evet oyu kullanacaksınız. “bakan hesap versin” diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız.

"ÖMÜR BOYU DOKUNULMAZLIK"

Bakan ve başkan yardımcıları, ömür boyu dokunulmazlığa sahip olacak. Yargılanmaları için en az 400 vekilin oyu gerekecek. Diyorsanız ki “bırakın malı götürsün, hesap mı soracağız” diyorsanız evet oyu kullanacaksınız. “Yanlıştır” diyorsanız hayır oyu kullanacaksınız. Partilerle ilgisi var mı? Şahıslarla ilgisi var mı? Sosyal demokratlar, ülkücüler bunlarla ilgisi var mı? Hayır. Ömür boyu dokunulmazlık… Milletvekilliği dokunulmazlığı dokunulmazlığı, milletvekili süresi kadar. Dört yılsa dört yıl. Ama bu bakan ve başkan yardımcılarına, ömür boyu kimse hesap soramayacak.

"KILIÇDAROĞLU YALAN SÖYLÜYOR DİYORLAR"

Ben bunları anlatırken diyorlar ki “Kılıçdaroğlu doğru söylemiyor” hatta daha kaba tabirle ‘yalan söylüyor’ diyorlar. Ben kendilerine açıkça çağrıda bulundum. Dedim ki, gelelim ben bir tarafta siz bir tarafta oturun. İstediğiniz televizyon kanalı olsun, sizin istediğiniz gazeteciler olsun. Beni mahcup edin ya, belki bu konuşmalara gerek kalmayacak. Yahu niye kavga edelim, medeni insanlar gibi oturup konuşacağım. Japonya yapıyor, Fransa yapıyor, İtalya yapıyor, Amerika yapıyor. Yahu biz niye yapmıyoruz?

O kadar ki, başka konulara giriyorlar. Başka konulara niye giriyorsunuz kardeşim? Konu anayasa, konu referandum. Niye evet diyecek vatandaş, bunu anlat vatandaşa. Ben bütün hepsini anlatıyorum, ister evet de kardeşim, ister hayır de. Amasya Tamimi’ni kimse unutmasın. Ne diyor “milletin istiklalini milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.

Atatürk hiçbir zaman tek adam olmadı. Erzurum’da kongre vardı, Sivas’ta kongre vardı. 1924 Anayasası'nda Meclis’i fesih yetkisi vermek istediler, Meclis zaten reddetti. Akıl süzgecinden geçirip, vicdan terazisinde tartmalıyız. Yüce rabbimiz der ki “aklınızı kullanmıyor musunuz”. Allah’ın bize verdiği en değerli hazine insan aklıdır. Çünkü hayatı sorgular, doğruyu eğriyi sorgular. Bize şimdi deniyor ki “Hiç aklınızı kullanmayın, bir kişi kullanacak. Hiç düşünmeyin, bir kişi düşünecek”. O zaman Allah’ın verdiği en değerli hazineyi ne yapacağız? Kullanmayacak mıyız?

Bu memleket hepimizin memleketi, hepimizin ortak vatanıdır. Gidecek yerimiz var mı? Yok. Dünyanın hemen hemen çoğu bölgelerine gittim, Türkiye’den daha güzel bir ikinci ülke görmedim. Her şeyimiz var, güzel bir ülkede yaşıyoruz. Ama siyaset ayrışma üzerine kurulmuş. Niye kavga ediyoruz? Niye hakaret ediyoruz? Belki ben yanlış biliyorum, bir başka arkadaşım bana doğruyu söyler.

Size Hollanda’dan örnek vereceğim. Bir ressam resimlerini yapar, güzel bir salonda sergiler. Gariban bir köylü gelir ve resimlere bakar. Görkemli bir kartalı resmetmiştir ressam. Köylü gelir der ki ‘bu resim doğru değil’. Bu resim niye doğru değil? ‘Bu kocaman kartal, bu kadar ince bir dalda duramaz, dal kırılır’ der. Dediği doğrudur. O dal o kartalı taşımaz. Kim diyor bunu? Köyde bu işin tanıklığını yapan, kartalı ağacı gören bir kişi bunu söylüyor. Hayat budur. Akıl akıldan üstündür budur.

“Efendim ben vatanseverim diğerleri değil”. Ben 80 milyonu vatansever olarak görüyorum, böyle bakmamız lazım. Ben de düşüncemi söylemeliyim, benim gibi düşünmeyen vatandaşım da söylemeli. Bana sorarsanız ‘evet’in vebali ağırdır. 1982 Anayasası oylanırken, darbe anayasası oylanırken, ben Fikirtepe’de oy kullandım, hayır oyu verdim. Bugün çocuklarıma torunlarıma gururla anlatıyorum. O vebali yüklenmedim. Ama o anayasa Türkiye’yi bu hale getirdi.

ulusalkanal.com.tr

chp kemal kılıçdaroğlu kılıçdaroğlu gebze