Çocukları öldüren tarafın silahını eline almak! Kaçış ''Serbes''

Çocukları öldüren tarafın silahını eline almak! Kaçış ''Serbes''

Millet olarak tarihimizde büyük direnişler vardır. Bu direnişler kültürümüzü de yoğurmuştur. İlk sözlü eserlerimizden tutun da yazılı eserlere kadar her hücresine işlemiştir bu direnişler. Dede Korkut, Köroğlu, Dadaloğlu, Namık Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz… Hem söylemişler, hem yazmışlar, hem direnmişler, hem mücadele etmişlerdir. Hep cephededirler. Aydınlardır, muhalif aydınlardan.

Aydın kavramı sınıfsal bir kavramdır. Ezen sınıfın aydını olduğu gibi, ezilen sınıfların aydını da vardır. Fakat neo-liberalizmle birlikte aydın da yeni sıfatlar edindi. Son yıllarda muhalif maskeli liberal aydınlar türedi. Bunların en önemli özellikleri halksız, yurtsuz ve dilsiz aydın olmadaki başarılarıydı. Amaçsız ve içi boş ürünler, en çok satılan kitap listelerinden tutun da imza günlerindeki uzun kuyruklara, gişe rekoru kıran filmlere kadar her yerde karşımıza çıktı…

Türkiye neo-liberal dalganın yarattığı bir bunalım döneminden geçiyor. Bu bunalım rüzgârı, dayanıklı olmayanları maalesef büyük dağların tepesine uçurup bırakıyor. O dağlar ki, memleketten uzak, hayattan uzak, insandan, çığlıklardan ve sorumluluklardan uzak. Hatta bu dağ tarihin dışında, Kaf Dağı! Dağ dediğimize bakmayın, gayet yaşanılabilir bir yerdir. Bir kere kaçtın mı buraya, var olmanın dayanılmaz hafifliğini üzerinizde hissetmeye başlarsınız. Sisteme tahammül etmek artık çok kolaydır burada. Kendinize yabancılaştığınız bir ortamda, topluma ve sorumluluklarınıza karşı da yabancılaşırsınız.

Aslında kaçmak istediğimiz şey bizi orada beklemektedir. Karamsarlığı, siyah, yağmur yüklü bir bulut gibi düşünelim tepemizde. Yağmurda ıslanmaya cesaret edemedikten sonra o kara bulutlar tepenizden hiç ayrılmaz. Nereye gitseniz tepeden takip eder sizi, gün hiç ışımaz. Bu bir çeşit intihardır. Ancak cümleler de savaşır! Kara bulutlara boyun eğmeyen, yağmurda ıslanmayan cümleler vardır. Emrah Serbes aforizmalarının savaşma yeteneği yoktur… Popüler ve yenilmeye mahkûm isyankâr lafazanlık, yağmurda erir ve kaybolur.

Kaçışın Yol Haritası

Ve eleştiri mazerete dönüşür… Toplum ve ülke eleştirisi, artık kaçışın yol haritası olmuştur. Karamsarlık ve yenilgiye teslimiyet tam da bu noktada başlar. Kara bulutlara göğüs geren o büyük şairden bir alıntı yapalım: “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka” diyor Edip Cansever. İşte insanın elindeki sonsuz zenginlik… Karamsarlığı teslim alma iradesi, bu topraklarda edebiyatın namusu olmuştur. Gerisi laf-ı güzaftır… İyimserlik, aydın için bir tercih değil, zorunluluktur. Emrah Serbes hayatımın anlamı dediği yazın hayatını, 2 sene veya süresiz tatil ederek aslında çocukları öldüren tarafın silahını eline alıyor ve etrafa kontrolsüz karamsarlık saçıyor. Eni sonu bu kontrolsüzlük eline eldiven takıyor, kum torbasına ya da karanlığa yumruk atıyor…

Nadir Temeloğlu - Özgür Bursalı

ulusalkanal.com.tr