Soma için insanlık dersleri

Soma’daki katliam insanlık dersleriyle dolu. Tabi, anlayana...

Soma için insanlık dersleri

Kazanın yaşandığı ilk günden itibaren metanet içindeydi Somalılar. Bu felaketten yakınlarının, evlatlarının sağ kurtulamayacaklarını bildikleri halde yine de umutlarını tüketmediler. Saatlerce beklediler maden ocağının yakınlarında.

Birçoğu kara yazgıyı bildiğinden ya hastanenin ya da Kırkağaç’taki soğuk hava deposunun kapısında bekledi. Acılarını çoğu zaman içlerine gömdüler. Devlete söz etmediler. Ancak siyasetçiler acılarını kullanmak için kentlerine geldiğinde tepkilerini gösterdiler. Siyasetçilere unutamayacakları dersler verdiler.

* * *

Madende uzun süre mahsur kalan işçi Murat Yalçın, on bir saat sonra kurtarıldı. Sedyeye bindirilirken “Çizmelerim kirli, çıkarayım mı?” dedi Murat. Katrana bulanmış çizmelerinin cankurtaranın sedyesindeki beyaz çarşafı kirletmemesin istiyordu.

Cankurtaranın hemşiresi, “Senden daha mı değerli, ayaklarını uzat” diyor Murat’a. O, yine de çizmelerini yanlardan sarkıtıyor. Bir ayağını sedyenin hafifçe yüksek demirinin üzerine koyuyor.

Hemşire, İşçi Murat’ın ayaklarını tutuyor ve sedyeye uzatıyor.

Sonrasında gazeteciler Murat Yalçın’a çizmelerini neden çıkarmak istediğini soruyorlar.

“Botlarım çok çamurluydu ve sedyenin kirlenmesini istemedim. Birazda hızlı olsun istedim. Ben, orayı kirletmeyeyim ki ambulans benden sonra gidip hemen başkasını alsın, diye düşündüm.” diye yanıtlıyor soruyu yüzü kömür karası, yüreği güneş ışığıyla aydınlanmış işçimiz.

Murat Yalçın, bir çarşafı kirletmekten sakınan temiz yürekli, ulu gönüllü bir insan. Koskoca ülkeyi kirleten, insanlığını ayakkabı kutularındaki dolarların içine gömmüş iktidar partisi yöneticilerinin öğrenecekleri çok şey var Murat’tan. Tabi öğrenebilirlerse... İçlerinde az da olsa insanlık kırıntısı kalmışsa...

* * *

Hasan Demirci... Soma cehenneminden kurtulan şanslı madencilerden... Ailesine sağ salim kavuşmanın sevincini yaşamakta.

Hasan Demirci, madende arkadaşlarıyla ölüm kalım savaşı verirken üşüdüğünü söylüyor yanındaki can yoldaşlarına. Yanında bulunan arkadaşı tereddütsüz kazağını çıkarıp Hasan’a veriyor.

Arkadaşının kazağı, ısıtıyor Hasan’ı. Can pazarında arkadaşının canını, kendi canı kadar aziz belleyen madenci namusu, insan namusu bu.

Hasan Demirci, cehennemden çıkmayı başarıyor. Kazağın sahibi madenci çıkamıyor yangından. Can veriyor yer altında. Kendisi ruhunu teslim ederken arkadaşı can veriyor, onun üşümesine yüreği dayanmıyor.

O kazağı, Hasan Demirci bir anı olarak saklayacağını söylemekte.

Yerdeki Somalıyı tekmeleyenlerin, madenciyi tokatlayanların hiçbir zaman anlayamayacağı bir insanlık dersidir bu.

İşte, bu milleti asil yapan da ayakta tutan da budur. Kendisi ölürken arkadaşının yaşamasını sağlayan bu adsız madenci, insanlık tarihinin bir kahramanı olarak anılacak yıllarca...

* * *

Soma katliamında yaşamını yitiren işçilerden birinin avucundan bir kâğıt çıkıyor. Kâğıtta “Oğlum, hakkını helal et!” yazmakta.

Ne kadar ilginç, değil mi? Ölümle karşı karşıya olan biri, oğlundan helallik istiyor. Neden mi? Babalık görevini tamamlamadığı için... Onu, acımasız dünyanın zor koşullarında yalnız bıraktığı için...

Bir insanın son nefesinde oğlunu düşünmesi ne büyük erdem, nasıl bir ulu gönüllülük?

Aldığı sorumluluğu kötüye kullanarak yurttaşının milyonlarca lirasını cebe indirenler, bir kez olsun helallik almayı uslarından geçirmişler midir acaba? Helallik isteyecekleri yüzleri var mı?

Yüzsüzlerin maskesinin düşme zamanı geldi artık. Soma katliamı, diktatör ve yandaşlarının sonunu getirecek.

Unutmayalım, Kurtuluş Savaşı Ege dağlarında patlayan efelerin kurşunlarıyla başladı.

Adil Hacıömeroğlu

ulusalkanal.com.tr

soma insanlık dersi