Araplar kovuyor AKP topluyor
Hasan El Benna tarafından 1928 yılında Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde “ılımlı İslam”ı temsil ediyor. İhvan, “ılımlı” görüntüsüne karşın “cihat”çı faaliyetleriyle biliniyor.
Hasan El Benna tarafından 1928 yılında Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde “ılımlı İslam”ı temsil ediyor. İhvan, “ılımlı” görüntüsüne karşın “cihat”çı faaliyetleriyle biliniyor.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) özü, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde “ılımlı İslam” iktidarlar kurmaya dayanıyordu. Buna bağlı olarak, Müslüman Kardeşler, 2011 yılında gerçekleşen ve Ortadoğu’nun tamamına yakınını etkileyen “Arap Baharı”ndan sonra ABD’nin desteğiyle etkinliğini arttırdı. ABD’nin Mısır’da ve Tunus’ta iktidara taşıdığı İhvan, önce Mısır tarafından iktidardan indirildi, geçen hafta da Tunus halkı tarafından seçimde yenilgiye uğratıldı.
ERDOĞAN’I ÖRNEK ALDI
Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan İhvanı terör örgütü sayıyor. Diğer Arap ülkelerinde de örgüte kısıtlamalar getiriliyor. Fakat örgüt Türkiye’de AKP iktidarı üzerinden varlığını koruyor. AKP, ülkelerinden kovulan İhvan liderlerini himayesine alıyor.
Siyasi uzmanlar İhvan’ın durumuna bakarak “ılımlı İslam”ın çöküşe geçtiği görüşünde. İşte İhvan’ın ülkelere göre durumları:
Fas: Müslüman Kardeşler’in siyasal partisi Adalet ve Kalkınma Partisi 2012’deki seçimlerde başarı elde etti ve Ocak ayında koalisyonla İslamcı ağırlıklı bir iktidar kuruldu. Adalet ve Kalkınma Partisi yapılan seçimlerde 395 sandalyeli parlamentoda 107 milletvekili çıkardı. Fakat şu an iktidarını zor yürütüyor. Siyasi gerginlik dolayısıyla Kral’a yakın İstiklal Partisi koalisyondan çekilince, Adalet ve Kalkınma Partisi daha zayıf bir koalisyona razı edildi ve sistem karşısında yetkisi azaltıldı. Müslüman Kardeşlere Fas’ta iktidarda kalmaları için özellikle Katar ve Türkiye önemli yardımlarda bulundu.
Tunus: Tunus halkı 2010 yılının sonunda iktidardaki Amerikancı Zeynel Abidin Bin Ali iktidarına karşı ayaklandı. Ayaklanmanın liderliğini ele geçiren İhvan’ın Tunus kolu Nahda iktidar oldu. Bu olay, Batılı çevrelerce “Arap Baharı” diye adlandırıldı. ABD, öteki Arap ülkelerinde de “ılımlı İslam”cı iktidarlar kurulması için “Arap Baharı”nı yaydı. Nahda’nın lideri Raşid Gannuşi, yaptığı açıklamalarda, “ılımlı İslamı” savunduğunu ve Tayyip Erdoğan’ın AKP’sini örnek aldığını söylüyordu. Son seçimlerde Tunus’un kurucusu Habib Burgiba’nın çizgisindeki Nida Partisi, halk tarafından iktidara getirildi. Tunus’un İnvanı Nahda da böylece iktidardan uzaklaştırıldı. Nahda, sosyalist ve yurtsever parti liderlerine saldırılar düzenleyen Selefi terör gruplarını desteklemekle suçlanıyor.
Yemen: Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı olan ve bir dönem ülkenin en büyük partileri arasında yerini alan Islah Partisi, 2011’deki harekete sonradan katılan ve devrimi çalmak isteyen bir oluşum olarak görülüyor. Yemen’de İran destekli Husiler ile olan çatışmalar da gücünü önemli ölçüde kaybetmesine neden oldu.
TERÖR KAPSAMINDA
Mısır: 2011’de halk ayaklanması patlak verince, ABD, Hüsnü Mübarek’i koruyamayacağını anlayarak Müslüman Kardeşler’i iktidara taşıdı. Mübarek’in istifasından sonraki ilk seçimde İhvan’ın adayı Muhammed Mursi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Katılımın çok düşük olduğu seçimde, Mursi’nin aldığı oy oranı, bütün seçmenlerin yüzde 30’u dolayındaydı. Mursi Amerikancı ve İsrail yanlısı bir politika izledi. Devlet kadrolarına İslamcıları yerleştirdi. 2012 Ekim ayında yeniden başlayan halk eylemleri, 2013 Haziran’ında doruğa çıktı. Mısır ordusu halkın taleplerini dikkate alarak, Mursi’yi istifaya zorladı. Mursi direnince gözaltına alındı. Başta lider kesimi olmak üzere binlerce İhvan mensubu tutuklandı ve haklarında idam cezalarının da istendiği davalar açıldı. Mısır hükümeti İhvan’ın “terör örgütü” olduğunu ilan etti. İdari mahkeme İhvan’ın siyasi örgütü Özgürlük ve Adalet Partisi’ni yasakladı, mal varlıklarına el koydu. İhvan ve Parti liderleri terör eylemleri suçlamalarıyla yargılandı ve hüküm giydi. İhvan, Mursi’nin seçildiği seçimlerden sonra “Artık iktidarız ve en az 500 yıl daha iktidarda kalacağız” havasındaydı, ama iktidar bir yıl bile sürmedi. Mursi’nin iktidarda kalması için AKP hükümeti 1 milyar dolar, Katar ise 8 milyar dolar para yardımı yapmıştı.
Libya: 1949’da kurulan ve 2011 Kasım’ına kadar yasaklı olan Müslüman Kardeşler örgütü, Muammer Kaddafi’den sonra 2012 yılında ülkede siyasi bir parti kurdu. Libya İhvanı’nın siyasi örgütünün adı da Adalet ve Kalkınma Partisi. Partinin başına yüzde 51 oyla, Kaddafi yönetiminin “vatan haini” diye hapsettiği Muhammed Savan seçildi. Müslüman Kardeşler El Kaide ve Ensarü Şeria adlı terör örgütleriyle işbirliği yaptı. Türkiye ve Katar’ın Libya’da Müslüman Kardeşler’e büyük desteği oldu. Ülkede yaşanan iç çatışmalar ve General Halife Hafta’nın yönettiği Libya Ulusal Ordusu’nun müdahalesi sonrasında Müslüman Kardeşler’in gücü zayıfladı.
AKP KUCAK AÇIYOR
Türkiye: Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetleri uzun yıllar öncesine dayanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 70’li yıllarda Suudi Arabistan tarafından finanse edilen Dünya Müslüman Gençlik Teşkilatı’nın (WAMY) üyesiydi. Bu örgütün Suudi Arabistan’daki zirvesine katılan Erdoğan, burada sonraları değişik ülkelerde İslamcı hareketlerin liderliğine soyunacak isimlerle doğrudan ilişki kurdu. 2001 yılında Erdoğan’ın başında olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kuruldu.
Müslüman Kardeşler’in etki alanını genişleten ve içinde İHH gibi örgütlerin de yer aldığı İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB), 31 Aralık 2005’te Bakanlar Kurulu kararıyla kuruldu. AKP hükümeti Ortadoğu’daki mevzilerini tek tek kaybeden Müslüman Kardeşler’in liderlerini İstanbul’da toplayarak himaye ediyor.
Mehmet Yaşar Yıldız