Nihat Genç'ten sert çıkış: Çarpışma dizisi yayından kalkacak

OdaTV yazarı Nihat Genç, son günlerde yazdığı yazılarında dizilerdeki FETÖ mesajlarına dikkat çekiyor. 'Ezel' dizisinde FETÖ mesajları verildiğini kaleme alan Nihat Genç, diziyle ilgili iddiaları dizinin sahnelerinden alınan karelerle desteklemişti. Geçtiğimiz günlerde ilk bölümü yayınlanan 'Çarpışma' dizisinde de aynı mesajlar olduğunu belirten Genç, dizide bir polisin plaka anonsunda "Plakayı veriyorum 34 Fatsa Giresun Hatay" dediğini ve bu baş harflerin de "Fethullah Gülen Hocaefendi" manası taşıdığını kaleme almıştı. Dizinin daha sonra yayınlanan tekrar bölümünde bu anons sahnesinin çıkarıldığını yazan Genç, Ezel dizisi ile Çarpışma dizisinin yönetmenlerinin aynı kişi olduğunu da yazısında belirtmişti.

Nihat Genç'ten sert çıkış: Çarpışma dizisi yayından kalkacak

Nihat Genç'in "Dizilerdeki FETÖ şifrelerinde son durum" başlığıyla yazdığı son yazısı şöyle:

FETÖ’cü itirafçılar (mahkeme tutanaklarına geçti) FETÖ'nün örgüt içindeki kod isminin “dayı” olduğunu itiraf ettiler, ki Ezel dizisi “dayı”nın dizisiydi, geçen yazılarımızda bu FETÖ’cü diziyi deşifre ettik.

Yetmedi, aynı yönetmenin bugünlerde Show TV'de yayınlanan Çarpışma dizisinegönderme yaparak, FETÖ’cüler Çarpışma dizisinde FETÖ’cü gizli işaret ve mesajlara usul usul başladılar, demiştik. Ki dizinin son dakikalarında trafik polisi (Fethullah Hoca Efendi'nin baş harflerini kodlayıp) “Plakayı veriyorum Fatsa Giresun Hatay” diye anons yaptığını söylemiştik.

İşte Show TV'de dün akşam yayınlanan Çarpışma adlı dizinin tekrarında bu şifreli anonsu '"kaldırdılar".

Neden kaldırdılar, ifşa oldukları için.

Yakayı ele verip yakalandıkları yani deşifre oldukları için. Çarpışma dizisini çekenler kuşkuları dağıtmak için daha önceki örneklerden bildiğimiz üzere, dizinin ilerleyen bölümlerinde mutlaka Atatürk'e, Türk Bayrağı'na ağır romantik, ağlamaklı sahneler yerleştireceği açıktır.

Ancak Çarpışma dizisi deşifre olduğu ve artık dizinin "takipte" "gözetim" altına alındığını çok iyi anlayan prodüksiyonun, bu dizi çok tutulsa dahi birkaç bölüm sonra yayından kaldırılacağına artık kesin gözüyle bakabiliriz.

Çünkü FETÖ'cüler'in bu diziyle amaçları hapishanedeki örgüt üyelerine mesaj göndermek, yıkılmadık ayaktayız, geliyoruz, bakın ne kadar güçlüyüz, hala bizim borumuz ötüyor, demek için çektikleri aşikardır.

OYUNCULARA DA UYARIMIZ OLACAK

Sevgili okuyucu, GÜN SONA ERMEDİ, FETÖ'cülerin ensesini bir saniye bırakmaya gelmez, Şubat Soğuğu, Vatanım Sensin, İçerde, Ezel, vb. dizilerinin peşini bırakmaya hiç niyetli değiliz.

Ve tabii dizinin temiz, samimi ve yetenekli, şöhretli oyuncularına da uyarılarımız olacak.

Yüksek yetenekli ve şöhretli oyuncuların ahlak'tan, sorumluluktan ve suç'tan münezzeh olabileceği gibi bir yasa yoktur.

Ancak görüyoruz ki tanınmış ve sevilmiş oyuncular kendilerine beslenen büyük sevgiyi bozmakta çok aceleci davranıyorlar ve hala bile bile yanlış yöne giden trene cesur adımlarla biniyorlar.

Bu dizide oynayan hiç kimseye asla FETÖ'cü damgası vurmuyorum, dilim de varmaz, hatta bu dizide oynayan birkaç sanatçının oyunculuğuna hayranlık duyuyorum, ancak, bu FETÖ'cü dizinin tezgahında, bir fırıldak senaryoda kullanılmalarına karşı birkaç laf etmeliyiz.

Bir oyuncu önce şunu sormalı, "ben insanlar arasında mı yaşıyorum, yoksa, robotlar içinde mi?"

KOLEKTİF SUÇ

Nazi yargılamaları üzerine adını tüm dünyaya duyuran Hannah Arendt, "kolektif suç" kavramını meşhur etti, nedir kolektif suç?

Sadece Nazi subayları suçlu değildir dedi. Bu suç'a sıradan herkes katılmış ve Alman halkı eylemlere, emirlere katılmasa bile sessizlikleriyle "kolektif suç"a ortak olmuştur, dedi.

Ezel dizisinin çok açık FETÖ'cü bir dümen olduğunu bile bile aynı ekibinÇarpışma dizisine hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorsanız, artık herbirinizin "potansiyel suçlu" konumuna gelmekte olduğunu üzülerek hatırlatmak isterim.

Tekrar ediyorum, bu dizide oynayan hiçbir oyuncuya asla ve kata birer suçlusunuz demiyorum, ancak bugünden tezi yok, bu kullanılmaya son vermelisiniz, yoksa kamuoyu önünde bu suç'tan sıyırmanız, paçayı kurtarmanız çok zor olacaktır, en azından şöhretiniz lekenir ve hiç olmadık şaibelerin altında kalırsınız.

Çok değerli oyuncu kardeşlerim, FETÖ'cüler aramızdaki katillerdir, şimdi bu sütunda, öldürdükleri polis kardeşlerimizin üç-beş yaşındaki kızlarıyla çektirdikleri fotoğrafları sıralasam içiniz parçalanır. Bu uluslararası ajan örgütünde her türlü yalan, iftira gırla gidiyor.

İşte darbe gecesi Gölbaşı'ndaki özel hareket merkezini bombalayıp elli özel hareket polisini yataklarında öldürmelerinin bir sebebi de, Özel Hareket'in Ankara Esenboğa'da Ermeni Asala Örgütü'nün katliamından sonra Asala eylemlerine karşı kurulmuş bir yapı olmasıdır.

Çok değerli oyuncu kardeşlerim, unutmayın Nazilerin yargılanmasında en büyük sorun "kimlerin" "nasıl" yargılanacağı sorunudur.

Çünkü yüzlerce sanık, ben bir şey yapmadım, hiçbir eyleme katılmadım, dedikleri halde "yargılanmaları" şart koşulmuştur, çünkü asıl yargılanmaları gerekenlerin "dişliler" olduğu söylenmiştir.

Kimdir o meşhur "dişliler", bir eylemde bulunmamış, sessiz kalmış ama bir şekilde bu çarka dahil olmuşların adıdır: "Dişliler".

Ve Nazileri yargılayan mahkemeler iddianamede bu sessiz kitleleri eyleme katılmadıkları halde, suç'a katılmamış oldukları iddiasına karşı çıkar ve bu sessiz kitleleri suç'a ortak etmek için şu ifadeleri kullanır: "Hukuk bilgisine vakıf olmasa bile her insan vicdanının derinliklerinde hakkaniyet duygusu o insana (yargılanması için) yeter" der.

Yani biz bilmesek görmesek de bu şifre ve mesajların karanlık, belirsiz doğası gereği bir suç'a katıldığını hukuki olarak belgelemese de bu tezgahın içinde olup olmadığını en iyi senin vicdanın bilir.

DÜRÜSTÇE BEYAN EDİN

FETÖ bir hainler örgütü, bir katil fabrikasıdır, böyle bir örgüt içinde bir oyuncu nasıl yaşayabilir, bu amansız şüpheyi vicdanına ve sevenlerine, ailesine, halkına nasıl açıklayabilir?

İşte Haluk Bilginer, işte Ezel senaristleri kamuoyu önünde kör, sağırlar ve bu utancı açıklayamıyorlar!

Her oyuncu içine sürüklendiği bu aşağılayıcı durumu hiç değilse kendine ifade edebilmeli, yoksa ahlaken çok güçsüz, hatta sürüklenmeye (kullanılmaya) karşı koyamayan çaresiz bir köle demektir.

Bu çok başarılı, çok yetenekli oyuncu arkadaşlar, şunu iyi bilmeli, Cemaat (FETÖ) içinde hiç kimsenin iktidarı yoktur, erkekliği yoktur, kişiliği yoktur, hakları yoktur, çünkü orada herkes "adanmış" yani gönüllü kölelerdir.

Ve şimdi para, şöhret ya da başka bir amaç uğruna, bu dişliler arasına sıkışmış sanatçı arkadaşların korkudan konuşamaz hale geldiğine şahit oluyoruz.

Şayet "çok başarılı ve yetişkin bir sanatçıyım ve asla dişliler arasına sıkışmadım ve kişiliğim kimliğimden haberdarım" diyorsanız, bu gizliliğe itaatten vazgeçin ve kamuoyuna sıkıştığınız bu tezgahı dürüstçe beyan edin.

Çünkü suskunluğunuz gittikçe tehlikeli bir hal almaya başlar, yani suskunluğunuz ya kölelik koşullarında ya da işbirliği içinde çalıştığınızın delili olur.

Ve oradaki varlığınız-oyuncu performansınız bir zımni destek verdiğinizin kanıtı olur ve buna en çok biz üzülürüz, çünkü (Kıvanç Tatlıtuğ, Erkan Can) harbiden yetenekli sanatçılarsınız.

Dizilerde bir suç varsa mahkemeler yargılasın, aman demeyin, çünkü suç'un doğası belirsiz, çünkü FETÖ'cüler mesaj ve şifrelerini çok usta bir şekilde kapalı ve her şekilde yorumlanır imalar üzerinden veriyor, bu da her şekilde kanıt oluşturmayı zorlaştırıyor. Bu kapalı imaların mahkeme edilmesi mahkemeleri de çoğu zaman gülünç duruma düşürüyor, FETÖ'nün de isteği bu.

Birçok davada bu gizli imaların başka yöne kolaylıkla çekilebildiğini gördük. Yani FETÖ'nün doğası belirsiz şifreleri çok kullanmasının bir sebebi de şifrelerin delil oluşturmayan, her yöne çekilen kullanışlı yapısıdır.

Ancak hepimiz açık gerçeği görürüz. Yüzlerce şifre mesajın ötesinde, mesela Ramiz dayı birebir FETÖ'nün kendisidir, mesela Ezel dizisinde Sekiz'in Çarpışmadizisinde de futbolcu forması giyen taraftar rolüyle verildiğine ve nice gizli işaretleri, mal değiliz görüyoruz.

SEYİRCİ KALAMAYIZ

Oyuncu kardeşlerim, büyük sanatçılığınızla ve kamuoyunda bıraktığınız gerçekten sevilen, olumlu etkilerle bu dizilere çok derin etkiler kattığınız ortada.

Genelkurmay başkanlarının dahi kelepçelendiği günler yaşadık. Bu dehşet kaosu anlamak sizler için de şüphesiz kolay değil. Ama gün döndü, hesap döndü ve bugün bu dizilere katkınızla gururunuz, itibarınız ve şöhretiniz usul usul töhmet altına girmeye başladı.

FETÖ yüz binlerce genç için ölüm fabrikası olmuş ve bu gençlerin hepsi "cani" ve "ajan" ruhlu yetiştirilmiş ve korkunç makinelere dönüştürülmüştür.

Bizim bu endişe ve uyarılarımızı lütfen makul karşılayın, çünkü bu dehşeti yaratıp ülkeyi kaosa sürükleyenleri affetmemiz mümkün değildir.

Ve, sıradan insanlarımızı (izleyicileri) büyük oyunculuklar ve etkili senaryolarla kumpaslarına dahil edip "kolektif suç"a ortak etmelerine asla seyirci kalamayız.

Oyuncu kardeşlerim, konu FETÖ olunca, "Ben çok beğenilen, çok takdir edilen, çok çok başarılı bir artistim, korkum yok" aman demeyin, çünkü, bu büyük şöhretin bir günde çok tiksinilir bir hal alması, an meselesidir.

Kardeşlerim, tekrar ediyorum, ne suçlu olduğunuzu söylüyorum ne ima ediyorum, sadece testi kırılmadan Halük Bilginer gibi olmayın, şöhretinize güvenmeyin, diyorum.

Sırf Bank Asya'dan işlem yaptı diye hapis yatan nice yoksul, sahipsiz insanın trajedesine şahit olduk, yani cezalarda zengin, şöhretli, başarılı aktörler ayrı, yoksullar ayrı yargılanır diye bir hukuk yok.

Bu bir vicdan ve tercih meselesidir, vicdanıyla ahlaki muhasebesi olmayanlar "tercih" kullanamaz, tercihini kullanamayanlar kişilik, kimlik sahibi olamaz ve bir oyuncunun "kimliği" yoksa, bunlara bizler oyuncu değil "kukla" deriz.

Temiz yetenekli çocuklarsınız, sizlerin kullanılması içimizi acıtıyor, yetsin artık, kimsenin kuklası olmayın.

Nihat Genç/OdaTV

fetö odatv dizi çarpışma nihat genç Ezel