Süleyman Soylu'dan YSK kararının ardından açıklama
İçişleri Bakanı Soylu: "(YSK'nın İstanbul seçimlerine ilişkin kararı) YSK'nin bir kararla birlikte bu itiraza konu olan meselelerin araştırılması ve bunlarla ilgili yapılacak birtakım değerlendirmelerin önemli olduğunu düşünüyorum. Araştırmaların sonucu ne çıkacak hep beraber göreceğiz."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde saldırıda bulunulmasının ardından CHP tarafından yapılan "Haber verildi." ve "Bilgilendirildi." şeklindeki açıklamalara ilişkin, "Muhtarın bilgisi ve haberi olduğunu söylüyor, muhtar açıklama yapıyor 'Haber yok.' diyor. Ailenin bilgisi olduğu söyleniyor, aile açıklama yapıyor, 'Bizim bilgimiz yoktur, artık bizi rahat bıraksın, biz dua etmek istiyoruz.' diyor. 'Elde sopalar vardı.' diyor, sopalarla ilgili kimsenin bir bilgisi, görgüsü veya böyle bir değerlendirme yok. İnanın bir yalan rüzgarı ile karşı karşıyayız. Ben bu yalan rüzgarından yoruldum." dedi.
Soylu, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un, TBMM'nin açılışının 99. yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla verdiği resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
YSK'nin İstanbul seçimlerine ilişkin kararları sorulan Soylu, "YSK'nin bir kararla birlikte bu itiraza konu olan meselelerin araştırılması ve bunlarla ilgili yapılacak birtakım değerlendirmelerin önemli olduğunu düşünüyorum. O, YSK'nin kararı. Araştırmaların sonucu ne çıkacak hep beraber göreceğiz." dedi.
Soylu, İçişleri Bakanlığının bu konuda bir tespitinin olup olmadığına ilişkin soruya da, "Seçimi YSK yürütüyor." şeklinde yanıt verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde saldırıda bulunulmasının ardından CHP tarafından yapılan "Haber verildi." ve "Bilgilendirildi." şeklindeki açıklamaları da değerlendiren Soylu, şöyle konuştu:
"Bir yalan rüzgarı ile karşı karşıyayız. İnanın ben bu yalan rüzgarından yoruldum. Muhtarın bilgisi ve haberi olduğunu söylüyor, muhtar açıklama yapıyor, 'Haber yok.' diyor. Ailenin bilgisi olduğu söyleniyor, aile açıklama yapıyor, 'Bizim bilgimiz yoktur, artık bizi rahat bıraksın, biz dua etmek istiyoruz.' diyor. 'Elde sopalar vardı.' diyor, sopalarla ilgili kimsenin bir bilgisi, görgüsü veya böyle bir değerlendirme yok. İnanın bir yalan rüzgarı ile karşı karşıyayız. Bir siyasi partinin genel başkanına üst üste bu kadar yalan söylemek yakışmıyor. Çok üzülüyorum. Bu ayıp bir şeydir. Herkesin bildiği, takip ettiği, en azından köyde insanların yaşadığı bir meseleyi alıp yolda adım atarken bir yalanla bütünleştirmek bana sadece üzüntü veriyor."
Soruşturmanın adli ve idari olarak devam ettiğini bildiren Soylu, "Bizim bulgularımızda şu ana kadar provokasyonu veya dışarıdan gelerek provokasyonu sağlayan bir tespitimiz söz konusu değildir." dedi. Müfettişler, istihbarat ekipleri, jandarma, emniyet birimlerinin orada olduğunu ve çalışmaların sürdüğünü belirten Soylu, şu anda bir provokasyonun söz konusu olmadığını kaydetti.
"Bunlar istihareye yatılarak öğrenilecek hususlar değil"
Oradaki vatandaşların reaksiyonu sonucu en nihayetinde gelişen müessif bir hadisenin yaşandığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"Burada bunu sürekli tevil etmeye çalışmak, sürekli 'Ben gittiğim zaman herkese haber verdim...' Emniyete haber vermemiş, Kaymakamlığa haber vermemiş, Valiliğe haber vermemiş. Emniyetin açıklaması var. Deniyor ki açıklamada, 'Bizi şu saatte aradılar. Tutanaklarda bunlar. Bu iki saatte de bize söyledikleri, cenazeyle ilgili yerin bilgisi, şehit ailesinin irtibat bilgileri'. Biz sorduk, buraya gidecek misiniz? 'Hayır. Belli değil. Gidersek biz size haber veririz'. Bunlar istihareye yatılarak öğrenilecek hususlar değildir. Hepimiz bu konularda tecrübe ve bilgi sahibiyiz."
Kendisinin de şehit cenazelerine veya başka cenazelere gittiğinde, şehit ailelerini ziyaret ettiğinde aileleri rahatsız edecek bir durum söz konusu olursa imtina ettiğini anlatan Soylu, o aileler taziyeyi kabul etmiyorsa, oraya gitmeyi doğru bulmadıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun, "Kaymakam o zaman beni niye karşıladı?" şeklinde açıklamasının olduğunu aktaran Soylu, "Kaymakam, 'Cenaze töreninin olduğu alanda sayın Milli Savunma Bakanımızı beklerken sayın CHP Genel Başkanı da gelmiş ve o anda spontane olarak karşılanmıştır.' diyor. Bir unutkanlık var. Unutkanlıkla ilgili bir durum söz konusu. Bu benim meselem değil. Veya çok net bir şekilde bir yalan rüzgarıyla karşı karşıyayız. Olay oldu, bu olay müessif. Herkes değerlendirme yaptı. Ama bunun üzerinden bir yalanla beraber bunu tahkim etmeye, kuvvetlendirmeye çalışmak... Ben siyasi hayatta ilk kez üst üste yalanlar dizisiyle karşı karşıyayım." ifadelerine yer verdi.
Saldırıda sopa, bıçak kullanıldığı iddiası
Saldırıda sopa, bıçak kullanıldığına dair bir tespitlerinin olup olmadığı sorusuna karşılık Soylu, şöyle konuştu:
"Bir kişi desin ki, 'Burada sopa vardı'. Binlerce tanık var orada. Binlerce kamu görevlisi var. Diyor ya, 'Kimse yoktu sadece korumalarım vardı...'' Kemal Kılıçdaroğlu'nun etrafında o anda sadece 41 koruma görevlisi var. Kendi koruma görevlisi sayısı 18'dir; tek tek fotoğraflı, isimleri belli. Bütün bunları ortaya koymak, bütün bunları değerlendirmek ne anlama geliyor hala anlamış değilim. Biz, Doğu ve Güneydoğu'yu muhafaza ediyoruz, orada terörle mücadele ediyoruz. Türkiye'nin şehirlerinde terörle mücadele ettik. Bir cenazede sayın Kılıçdaroğlu'nu mu muhafaza edemeyeceğiz ve koruyamayacağız? Haber verse oradan nasıl gelmişse o şekilde oradan çıkar. Bana sorsa ben gitmemesinin daha doğru olabileceğini çok net bir şekilde söylerim. Çünkü ortamı takip ediyorum. Bizim meselemiz biraz da psikolojik iklimi takip etmek ve tedbir almaktır. Sadece güvenlik tedbiri almak değildir."
Kılıçdaroğlu'nu, geçmiş bir zamanda benzer bir veya iki konuda CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ya da Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu üzerinden, 'Buraya gitmese çok daha doğru olur.' şeklinde yönlendirmesinin olduğunu belirten Soylu, onların da buna uyduğunu söyledi.
Soylu, meselenin sadece bir güvenlik ekibi meselesi olmadığını, meselenin bir "iklim meselesi" olduğunu kaydetti.
"İçişleri Bakanı olarak o gün de uyarımı ortaya koydum"
"Şehit cenazelerinde CHP'liler protokole alınmasın." şeklinde kendisinin açıklamasının olduğunun hatırlatılması ve "Bu iklimin yaratılmasında bir sorumluluk hissediyor musunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Soylu, şu ifadelere yer verdi:
"Niye sorumluluk hissedeyim ki? Ben İçişleri Bakanı olarak o gün de uyarımı ortaya koydum. Bu olaylar meydana gelmesin diye. Ben o olayları anlatırken, orayı bir dinlerseniz şunu söyledim, 'PKK'nın siyasi kolu HDP'nin 24 Haziran'da Meclise girmesinin nedeni CHP'dir. CHP'liler, 24 Haziran seçimlerinde, 'Bir oy HDP'ye, bir oy CHP'ye.' diye HDP'nin Meclise girmesi konusunda bir şekilde katkı koydular. Burada bir destek verdiler. Seçimlerin akabinde dedim ki 'Eğer bir şehit cenazesi olursa Allah muhafaza, birtakım olaylardan endişe ederim. Çünkü bu millet, PKK'nın siyasi kolu HDP'nin, CHP tarafından Meclise sokulmasını orada bir reaksiyon olarak ortaya koyabilir. Ben de valilerimize, CHP il başkanlarının protokole alınmaması konusunu -cenazeye gelmemesi değil- söyledim. Bu bir tedbirdi. İki ay önce gazeteciler bana bunu hatırlatıp, 'Şimdi ne diyorsunuz?' dediler, 'Şimdi bu tehlike geçti, isteyen istediği cenazeye gitsin.' dedim. Eğer bir fikritakip olursa, benim söylediğim çok net bir şekilde anlaşılır. Ben bir tedbir ortaya koydum ve bu tedbirin ne kadar doğru bir tedbir olduğu, Çubuk'ta karşı karşıya kalınan süreçte çok net bir şekilde anlaşılmıştır. Ama isteyen istediği şekilde bunu değerlendirir, yorumlar."
CHP'li yetkililerin, olaya ilişkin 30'dan fazla kişi tespit edildiği şeklinde açıklamalarının olduğunun aktarılması üzerine Soylu, soruşturmanın devam ettiğine dikkati çekti. Soylu, "Orada olan olaylarla ilgili hukuksal boyutunu değerlendirecek olan Cumhuriyet Savcılığıdır. Ben hukukçu değilim, avukat da değilim. Benim meselem görevli olduğum İçişleri Bakanlığı dolayısıyla meselenin idari boyutunu tetkik etmek ve Cumhuriyet Savcılığının kolluk kuvvetlerinden istediği gerekli hazırlıkları yaparak Cumhuriyet Savcılığına götürmektir. Arkadaşlar hem hakim hem yargıç hem polis hem müşteki hem karar verici. Yani benim bunların hepsi olabilecek bir takatim ve gücüm yok." dedi.
"Ülkedeki iklim yalan söylemeyerek değişir"
Süleyman Soylu, ülkedeki iklimin nasıl değişeceği sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Yalan söylemeyerek değişir. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyarak değişir. Bu kadar açık ve net. Dünyanın hangi demokrasisinde terör örgütleriyle bir mesafe konulan siyaset yapılabiliyor? O zaman görmeyelim. PKK'nın siyasi kolu olduğunu görmeyelim. Dikkat edin HDP, sayın Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun ziyaretine gitti, siz onun bu dört şehitle alakalı bir değerlendirmesini, bir üzüntüsünü hiç du