Soylu'dan mali disiplin uyarısı: Ezer geçer
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dünyada şiddetin yanı sıra insanların refah, eğitim, sağlık ve adalete ulaşma taleplerinin de göçü kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi.
Soylu, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) Kapasite Güçlendirme Projesi kapsamında düzenlenen "Yönetici Eğitimi Semineri" programına katıldı.
Soylu, burada yaptığı konuşmada, YİKOB'un yeni kurulan önemli bir kurum olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin köklü devlet geleneğinin emekleme aşamasında olan bu kuruma da koşmayı öğreteceğini ifade etti.
Çalışmalarını yakından takip ettikleri YİKOB'a yeni bir form kazandırmaya çalıştıklarını belirten "Her birinizin önemli sorumlulukları var. Siz tüyü henüz bitmemiş yetimin hakkını orada gözetiyorsunuz. Bu bizim medeniyetimizin ve inanç anlayışımızın en somut temel taşıdır. Takip ettiğim bildiğim işler var. Hangi bakanlıktan size devşirilmiş olursa olsun, hangi plan, hangi tesis, hangi kurum, hangi okul, hangi hastane, hangi gençlik ve spor merkezi, hangi kadın kültür merkezi yapılıyor olursa olsun, bir kuruşuna halel getirmemek bizim görevimiz. Sadece o değil. Yapılanı en kaliteli yapmak, iş süreçlerini adım adım takip etmek gerekiyor." diye konuştu.
AK Parti iktidarı öncesi Türkiye'deki yatırımların bitirilemediğini ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
"Türkiye bir dönem sadece ranta bakan müteahhitlerin esiri oldu. AK Parti iktidara gelmeden önce, yıllarca eskalasyondan (ihalelerde sözleşme fiyatının maliyetlerdeki artışa göre güncellenmesi) para kazanacağım diye kamu dairelerini de kendi güzergahına alan, bir yapının ortalama 8-8,5 yılda bitirildiği bir dönemi hep beraber yaşadık. Neden? 'Enflasyon var. Ne kadar uzatırsam o kadar para kazanırım' düşüncesi vardı. Şimdi iş başka bir noktada. Büyük projeler de olsa ortalama 2-2,5 yılda bitiyor. Ve Türkiye büyük projeler yapıyor. Artvin'e gidip gördüğümüz baraj, benim bir kere daha ülkeme olan inancımı kat ve kat daha yukarı çıkardı. Köprüler, uçsuz bucaksız şehir hastaneleri, hizmetlerinde en ufak bir eksikliği olmayan şehir hastaneleri var."
"Biz dünyaya öğretici konumunda olmalıyız"
Türkiye'nin köklü devlet geleneğiyle barış ve huzur götürdüğü yerleri de imar ettiğine değinen Soylu, Resulayn ve Tel Abyad'da yapılan hizmetlerden örnekler verdi.
Soylu, "Resulayn ve Tel Abyad'a girdik. 2 bin 200 yıllık devlet geleneğimizin bütün anlayışını orada ortaya koyuyoruz. Onun için kapasite arttırmalıyız. Hemen hastanelerimizi yaptık. Hemen elektrik hatları, yollar, birtakım kamu binaları tamir edildi. Hemen kollar sıvandı, işe girişildi. Bu 2 bin 200 yıllık bir devlet geleneğidir. Elbetteki öğreneceğimiz yerler var. Ama genel içerisinde biz dünyaya öğretici konumunda olmalıyız. Bizim medeniyetimiz buna sahip bir medeniyet." ifadelerini kullandı.
Vatandaşların işinin çözülmesi ve kolaylaştırılmasının önemine işaret eden Soylu, "insanların işini yokuşa sürmeyin." uyarısında bulundu.
YİKOB bünyesinde hassas bir görev yürütüldüğüne dikkati çeken Soylu şunları kaydetti:
"Kör bir kuruşun hesabını yapmak sizin sorumluluğunuzdadır. Özellikle merkezi birimlerimize anında bilgileri göndermek sizin sorumluluğunuzdadır. Analiz yapmak, işi takip etmek, iş süreçlerini takip etmek sizin sorumluluğunuzdur. Kimin sebebiyle olursa olsun aksayan işlerin bir şekilde aksaklığını ortadan kaldırabilmek, çözüm üretmek, pratik olmak sizin sorumluluğunuzdur. Ne olursunuz insanların işini yokuşa sürmeyin. Bu, işi askıya almak demek değildir. Bu oradan, Allah muhafaza, bir şey gözetmek değildir. İnsanların işini çözün. Çözerseniz daha mutlu oluruz. Çözerseniz devletimiz kazanır, milletimiz kazanır. Çözerseniz yatırımların sayısı artar. İnsanların iştahı artar. Bizim bir sorumluluğumuz da her ne kadar kamuyu gözetmek zorundaysak aynı zamanda özel sektörü de geliştirmek zorundayız."
YİKOB'nin kamu hizmetlerinin daha yukarılara taşınmasını sağlayıp, Türkiye'nin gelişimine katkı sağlayacağını ifade eden Soylu, "İnsanlar filmler ve belgeseller aracılığıyla dünyanın başka yerlerindeki yaşam kalitesini izlediğinde hayatındaki yoksunluğu sorguluyor. Doğal olarak da o standartlara ulaşmak istiyor ve bir talep ortaya koyuyor. Bugün dünyada küresel bir göç var." diye konuştu.
Göçün en fazla etkilediği ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğine dikkati çeken Soylu, "Göçün ağırlıklı bölümü bizim ülkemize, hatta bakanlığımıza temas ediyor. Bunu başarılı bir şekilde yönetiyoruz. Göçün sebepleri arasında büyük ölçüde terör ve şiddet var ama bir o kadar da insanların refah, eğitime, sağlığa, adalete, suya ulaşma talebi de bulunuyor. Bütün bunlar olduğu sürece söylemem gerekir ki göç kaçınılmazdır. Dünyadaki bu gelir eşitsizliği devam ettikçe, bu adaletsizlik devam ettikçe, özellikle gelişmiş ülkelerin az gelişmiş, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere umursamazlığı devam ettiği sürece, bu göç artarak devam edecektir." şeklinde konuştu.
İran'da veya Afganistan'da ayda yüz dolara taksicilik yapan kişinin, aynı işi bunun yirmi katı ücreti karşılığında çatışmadan uzak, refah seviyesi yüksek bir ülkede yapmak istediğini ifade eden Soylu, bunun için kimseyi suçlamamak ve hayal kurmasını engellememek gerektiğini belirtti.
Dünyadaki bu dengesizliğin önemli bir sebebinin de gelişmiş ülkelerin yaklaşık 300 yıldır emperyalist sömürüyü bir kalkınma modeli olarak benimsemiş olmalarından kaynaklandığına dikkati çeken Soylu, şöyle konuştu:
"Bunu önce Sanayi Devrimi sırasında kendi halkının fakir kesimini sömürerek, sonra da dünyanın diğer fakir topluluklarını sömürerek yaptılar. Geçen yüzyılda küresel savaşlar eliyle yaptılar. Bugün de aynı şeyi radikalizm üzerinden tamamen İslam coğrafyasına yıktıkları vekalet savaşlarıyla gerçekleştiriyorlar. Emperyalist ülkeler bu yüzyılda ise belki de ilk kez hesap etmedikleri bir çıktıyla karşılaştılar. Bu da çatışmayı yıktıkları Orta Doğu kökenli ülkelerden kendilerine yönelen küresel göç dalgasıdır. Panik halinde bunu engellemeye çalışıyorlar ama sömürü düzenlerinden taviz vermeye de yanaşmıyorlar. Terör örgütlerine silah veriyorlar, petrolü sömürmeye çalışıyorlar, farklılıkları birbirine düşürüp kendi medeniyetlerini hakim kılmak istiyorlar. Kardeşi kardeşe düşürüyorlar, yani göçü oluşturan çatışmayı körüklemekten geri kalmıyorlar. Büyük bir körlük içinde bir şekilde ne yardan ne serden geçiyorlar."
Türkiye'de yüksek hizmet standardının yakalanması, kaliteli yaşam ve vatandaş olmaktan doğan refah hakkının sağlanmasının sorumluluğunu taşıdıklarını belirten Soylu, "Türkiye, uzun yıllar gelişmesini engelleyen dış kaynaklı pek çok engelle karşılaştı. 2002'den sonra havalimanları, otoyollar, üniversiteler ve hastanelerin sayısı katlanmaya başladı. Bu başarı liderlik farkından kaynaklandı." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin atağa geçtiğini dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"Tarihte bazı insanların kişisel özellikleri, ülkelerin ve hatta dünyanın geleceği üzerine tesir etmiştir. Varlıkları ve yaptıklarıyla bir fark ortaya koyarlar. Bizim tarihimizde böyle şahsiyetler pek çoktur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tam da böyle bir liderdir. 2002'den sonra, işaretlerini 1994 sonrası belediye başkanlığı döneminde verdiği net bir anlayış farkı ortaya koymuştur. Millete inanmayı, değerlerine, gücüne ve medeniyetimizin köklerine inanmayı, telkinlere değil kendi oluşturduğu politikalara inanmayı, bir fark olarak ortaya koymuştur. 'İnsani yaşat ki devlet yaşasın' sözü tam 700 yıl önce bizim medeniyetimize bir devlet yönetim anlayışı olarak nakşedilmişti. Gizli saklı değildi, 700 yıldır kitaplarımızda duruyordu ama bunu tekrar tozlu sayfalardan çıkarıp bir yönetim anlayış olarak ortaya koyan, Sayın Cumhurbaşkanımız oldu."
YİKOB'un çalışmaları hakkında da bilgi veren Soylu, "Net şekilde bir icraat birimi olan YİKOB eser üreten, fiziki değer üreten, esas itibarıyla devletin ildeki hizmet üretimini somutlaştıran birimlerdir. YİKOB'lar, tüzel kişilik kazandığı 2017'de 5,2 milyar harcama yaparken, 2018'de bu rakam yüzde 90 oranında artmış ve 9,9 milyar liraya çıkmıştır. 7 ildeki harcama miktarı yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Ankara YİKOB'da bu artış oranı yüzde 333 olarak gerçekleşti. Bunun anlamı şudur, siz yeter ki yapmak isteyin." şeklinde konuştu.