Türkiye'ye 'Musul' havucu

Bir taraftan Türkiye’nin koridor harekatı sürüyor. Diğer taraftan Irak Ordusu bu Ekim ayı içinde Musul’u IŞİD’ten temizlemeye hazırlanıyor. İşte tam da bu süreçte, ABD yeni Musul tezgahını gündeme getirdi. ABD’nin masaya koyduğu plana göre, Türkiye öncelikle PKK’ya harekatları durduracak. Ayrıca Irak Ordusu’nun Musul’a harekatından önce, Türkiye daha erken davranacak. TSK ve işbirliği yapacağı yerel Sünni milisler Musul’u IŞİD’ten alacaklar. Tabii, bu durumda TSK’nin “işbirliği yapacağı” başlıca kuvvet Barzani’nin KDP’si olacak. Böylece Irak’la bütünleşmiş Musul yerine, güya “Türkiye’nin himayesine verilmiş bir Musul” olacak...

Bu iddialar uzaktan gelmiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en yakın çevresinden.

Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, bu kaynakların iddiaları şöyle:

BİR: ABD, Türkiye’ye ciddi bazı teklifler sundu. Suriye ve Irak’ta IŞİD’le mücadele ile ilgili.

İKİ: Buna göre, Türkiye PKK ve PYD’ye karşı askeri harekatını durduracak. IŞİD’le mücadeleye ağırlık verecek. Musul’un kurtarılması harekatına ön planda katılacak.

ÜÇ: Amerika da iki şeyi garanti edecek. Birincisi ABD, Türkiye’nin Suriye’de Cerablus-Mare hattında kurmak istediği güvenli bölgeyi destekleyecek. Böylece, PKK kantonları birleşmeyecek. İkincisi de, Musul yeni dönemde Türkiye’nin himayesine verilecek. Bu, petrol gelirlerinden pay alma anlamına geliyor.

Kaynağa göre, pazarlıkta PKK konusunda henüz anlaşma sağlanamadı.

HEM HAVUÇ HEM SOPA

ABD’nin son Musul tuzağı böyle. “Tuzak” diyoruz, çünkü koşullar şöyle: Türkiye, Fırat Kalkanı harekatıyla ABD’nin koridor planına ağır darbe indirdi. Bağdat da Irak’ın toprak bütünlüğü için Musul operasyonuna hazır. İşte, “Türkiye’nin himayesinde Musul” planı, ABD’nin bölgedeki bölücülüğüne yeniden hayat verir. Bugün sahada olanlara bakalım. ABD, Büyük Ortadoğu Projesi’nin son aşamasında Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ta ağır yenilgiye doğru sürüklenmekte. Yeniden “Musul havucu”na sarılması da ABD’nın sıkışmışlığını gösteriyor. ABD tek plan üzerinden gitmiyor. Bir elinde havuç, diğer elinde “darbe sopa”sı var. “Kasım’da darbe” riskini bu çerçevede anlamak lazım.

BÖLÜNMEYİ DERİNLEŞTİRDİ

Musul havucunu otuz yıldır tanıyoruz. İlk kez 1986’da ABD Savunma Bakan Yardımcısı William Taft’ın Türkiye ziyaretinde önümüze konuldu. 36. Paralelin kuzeyinde “Türkiye’nin himayesinde Kürdistan” vaat ediliyordu. Bu proje Musul-Kerkük operasyonuyla uygulanacaktı. Türkiye bu projeye ABD kuvvetlerine İncirlik’i açarak katkıda bulundu. İktidarlar böylece sadece Irak’ın değil, kendi vatanımızın bölünmesine de hizmet etti. “Türkiye himayesinde Kürdistan”, “Türkiye himayesinde Musul” derken, neredeyse Diyarbakır’dan oluyorduk. “İkinci İsrail” hedefiyle başlatılan proje, “Açılım”, “Müzakere” girişimleriyle Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirdi.

YILDIRIM: ABD İLE GÖRÜŞÜMÜZ FARKLI

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında Musul harekatı konusunda şu açıklamalarda bulundu: “Suriye’de bir güvenli alan oluşturulmasını, bölgedeki terör ve mülteci sorununun çözümü için gerekli olduğunu ifade ediyoruz. Destek göremedik, iş başa düştü. Cerablus terör unsurlarından temizlendi. El Bab ve kuzeyindeki bütün bölgeyi her türlü terör unsurundan, DAEŞ, PYD/YPG’den temizleyinceye kadar bu harekat devam edecek. Musul ve Telafer’de de bir hareketlilik gözüküyor. DAEŞ operasyonu sonrası mez- hepler çatışması merkezi haline gelmesinden kaygı duyuyoruz. Müttefiklerimizin Musul harekatı kurgusu saydam değil. ABD yönetimi Musul konusunda da farklı görüşlerin etkisi altında ilerlemeye devam ediyor. Bu yol Irak için de, Iraklılar için de, bölge kardeşliği için de pek hayırlı değil. Şii milislere teslim etmek, işin içine YPG/PYD terör örgütünü eklemek yeni bir ateşin fitilini yakmak demektir. Biz bunun için temaslarımızı sürdürüyoruz.”

ulusalkanal.com.tr