ABD'nin Irak ve İran danışmanı Rubin: Kürt koridoru hayal

Amerika’nın Irak'taki işgal yönetiminde görev alan Michael Rubin Washington'ın PKK stratejisini anlattı. Rubin, Amerika'nın “Kürt koridoru” planı için “gerçekçi değil” ifadesini kullandı. Rubin, açılımın da kaderine terk edildiğini belirtti.

ABD'nin Irak ve İran danışmanı Rubin: Kürt koridoru hayal

Akdeniz’e bağlanacak bir Kürt Koridoru hayaldir. Bazı ultra milliyetçi Kürtler böyle bir şeyi iddia ediyor ama bu gerçekçi değil. Ancak Kürtler sırf Akdeniz’de bir limanı olmadığı için “Yok teşekkürler, devlet istemiyoruz” demiyor ki!

2002-2004 yılları arası Irak işgalinin hemen öncesi ve ilk döneminde Pentagon’un Irak danışmanı olan ve Irak’ta kurulan Amerikan işgal yönetiminde bizzat görev alan Michael Rubin ile söyleşimize devam ediyoruz. Rubin, Irak’ın kuzeyinde Mesud Barzani başkanlığında kurulmaya çalışılan devletin temellerinin atıldığı süreçte çeşitli faaliyetlerde bulundu ve Süleymaniye, Selahaddin ve Dohuk Üniversitelerinde hocalık yaptı.

Michael Rubin, Washington’da önemsenen Kürt meselesi uzmanlarından ve uzun yıllardır ABD’nin Barzani ve Talabani’den ziyade Öcalan ve PKK’yı esas alması gerektiğini savunuyor. Söyleşimizin dünkü bölümünde ABD’nin artık bu çizgiye geldiğini ve bölgede ana müttefik olarak PKK’yı gördüğünü belirtmişti.

‘AÇILIMI ERDOĞAN’IN MEZHEPÇİLİĞİ BOZDU’

Rubin, Türkiye açısından da bölünmeyi öngören karanlık bir tablo çiziyor. Ancak bu karanlık tablo aynı zamanda Washington’un Türkiye’de yaratmaya çalıştığı psikolojik yılgınlığı da yansıtıyor. Erdoğan’ın karar ve eylemlerinin Türkiye’yi kaçınılmaz olarak, sonu bölünmek olan bir yola sürüklediğini, aslında Washington’un Türkiye’de yaratmaya çalıştığı ruh halini ortaya koyuyor. Erdoğan tarafından bitirilen Türk ordusunun ise, yine Erdoğan tarafından diriltilmiş PKK’ya karşı savaşma konusunda isteksiz olacağını söyleyerek özetle “kaderinize razı olun” diyor. Ancak Rubin, buna rağmen sözde ‘Büyük Kürdistan’ı Akdeniz’e uzatacak Kürt Koridoru’nun da hayal olduğunun altını çiziyor.

- Erdoğan ile Öcalan arasındaki işbirliği tamamen sona mı erdi? PKK ateşkesi bozdu mu?

Barış süreci kaderine terk edildi ancak Erdoğan’ın politikalarının yansımaları kalıcı olacaktır. Erdoğan PKK’ya el uzattı ve bir doz adrenalin verdi. Ancak tıpkı Maliki, Sisi, Netanyahu, Esad gibi Öcalan da Erdoğan’ı alt etti. Erdoğan’a gelince, o, İslam’ın, Türklerle Kürtleri birleştirebileceğini düşündü. Ancak şunu unuttu; Kürtler -aynı Türkler gibi- etnik kimliklerini terk etmek konusunda pek de istekli değil. Ayrıca Erdoğan’ın mezhepçiliği de kendi açılımının önünü kesti. Erdoğan, birçoğu Kürt de olan Alevilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yaparken, İslam’ın Türkleri ve Kürtleri birleştirmesini nasıl bekleyebilir ki?

‘TÜRKİYE’Yİ BÖLÜNME SÜRECİNE SOKTU’

- 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası gelişmelerden sonra Türk Ordusu’nun yeniden sahneye çıktığını düşünüyor musunuz? IŞİD’e karşı tezkere aslında -Erdoğan’a rağmen- PKK’yı tamamen bitirmek için mi çıkarıldı? Türk Ordusu, Erdoğan’ı bölünmeye götüren politikalarından uzaklaştırdı mı?

Ben de son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı hakkında çeşitli dedikodular duydum ancak işin gerçeği şu ki, Türk Ordusu harekete geçemeyecek kadar zayıf. Erdoğan orduyu alt etti. Türk Silahlı Kuvvetleri de Anayasa’yı koruma görevini yapamadı ve nihayetinde Türkiye artık diktatörlükle yönetiliyor. Tabii ki, ordu bölünmeyi asla kabul etmediğini söyleyecektir. Ama olayın özü şu: Erdoğan öldükten sonra bile ya da hapse girse bile, önceden aldığı kararların geri döndürülemeyecek sonuçları olacaktır. Erdoğan, PKK’yı dünyanın gözünde meşrulaştırarak Türkiye’yi kaygan bir zemine itti. Hem Hamas’a el uzatarak, hem de Öcalan’ı barış süreci ve Kürt toplumunun geleceği meselelerinde Türkiye’deki Kürtlerin etkin temsilcisi yaparak... Bununla beraber, Erdoğan, Türk Ordusunu hadım etti. Siyasi tasfiyelerin, moral ve kabiliyet(askeri) açısından sonuçları vardır. Askerler, Erdoğan’ın bizzat meşrulaştırdığı bir gruba karşı neden cephede hayatlarını kaybetsinler ki? Üstelik sultanın kaprisi yüzünden ertesi gün keyfi bir şekilde hapse atılabilecekken...

- Peki, Kürt Koridoru’nun hala kurulabileceği ve Doğu Akdeniz’e uzanabileceğini düşünüyor musunuz?

Hayır. Bazı ultra milliyetçi Kürtler böyle bir şeyi iddia ediyor ama bu gerçekçi değil.

‘ERDOĞAN BARZANİ’Yİ DİYARBAKIR’A GETİRDİ

- Peki, Kürt Koridorunun kurulması gerçekçi değilse, Kürtler ne için savaşıyor? Yani Büyük Kürdistan hedefi çöktü mü? Ve durumda nasıl güçlü bir PKK’dan söz edebiliriz?

Büyük Kürdistan, farklı insanlar için farklı anlamlar taşıyor. Kürtler sırf Akdeniz’de bir limanı olmadığı için “Yok teşekkürler, devlet istemiyoruz” demiyor. Bununla beraber, Öcalan, bölgesel federalizm ve ademimerkeziyetçilik üzerine yazılar yazıyor. Erdoğan da, Irak Kürdistanı ile bu kadar yakın bağlar kurarak bir emsal oluşturdu. Erdoğan miting için Barzani’yi Diyarbakır’a getiriyor, sence de bu, Türkiye Kürtlerine Erdoğan’ın federalizmi desteklediği mesajını vermez mi? Bunların yanı sıra, PKK’ya veya Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (KRG) bağımsız bir devlet isteyip istemediklerini sorarsanız, “Hayır” ya da “Henüz değil” diyeceklerdir. Barzani ise Türkler banka hesabını doldurduğu sürece beklemede kalacaktır. Ya sıradan Kürtler? Onlar bağımsızlık istiyor, “akil adamlar komisyonu” değil. Eğer Erdoğan bunun tersini düşünüyorsa, Türkiye dışındakilerin kendisi hakkında düşündüğünden daha büyük bir budala olduğu anlamına gelir.

Şafak Terzi

Aydınlık

ırak abd iran Kürt washington michael rubin