"Bu, Türkiye'ye özel bir durum"

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, "Türkiye'de her 4 erişkinden biri reflü. Bu yurt dışına eşit. Yani gelişmiş ülkelerde de bu şekilde ama bizim farklarımız var. Bizim reflümüz kolay kolay kanser olmuyor. Bu, Türkiye'ye özel bir durum" dedi.

"Bu, Türkiye'ye özel bir durum"

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, Türkiye'de her 4 erişkinden birinin reflü olduğunu belirterek, "Bu, yurt dışına eşit. Yani gelişmiş ülkelerde de bu şekilde ama bizim farklarımız var. Bizim reflümüz kolay kolay kanser olmuyor. Bu, Türkiye'ye özel bir durum." dedi.

Bor, "Sindirim Sistemi Hastalıklarında Beslenme ve Diyet" programına katılmak için geldiği Sivas'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağza acı ve ekşi su gelme gibi belirtileri olan reflü konusunda bazı çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Reflüyü en çok sigara ve alkolün tetiklediğini belirten Bor, çikolata, yağlı gıdalar ve gazlı içecekler tüketilmesinin de etkili olabildiğine işaret etti.

Türkiye'de reflünün sıklıkla görüldüğünü aktaran Bor, şunları kaydetti:

"Çok yakın zamanda Türkiye'nin reflü sonuçlarını yayınladık, yüzde 23. Yani Türkiye'de her 4 erişkinden biri reflü. Bu yurt dışına eşit. Yani gelişmiş ülkelerde de bu şekilde ama bizim farklarımız var. Bizim reflümüz kolay kolay kanser olmuyor. Bu, Türkiye'ye özel bir durum. Yine bizim reflümüzde yanmadan çok, ağza acı ve ekşi su gelmesi ön planda. Bunlar da Türkiye'nin reflüsünün farklılıkları. Türkiye taramasına göre, reflü en çok Marmara Bölgesi'nde görülüyor. O bölgede belki de stresin çokluğuyla alakalı veya hangi bölge daha şişmansa orada daha fazla görülüyor."

"Hassas mide" hastalığına dikkat

Tıp dilinde dispepsi olarak bilinen "hassas mide" hastalığının da Türkiye'de yaygın görüldüğüne işaret eden Bor, her 5-6 yetişkinden birinin bu rahatsızlığı yaşadığı bilgisini verdi.

Bor, hassas mide hastalığının iki şekilde kendini gösterdiğini anlatarak, "Bunlardan bir tanesi yemekten sonra midedeki şiddetli bir ağrıyla geliyor, bir de hazımsızlık yaşanan bir türü var." ifadesini kullandı.

Hastaların genellikle, "mideme taş gibi bir şey oturuyor, bir türlü bunu eritemiyorum" şikayetiyle doktora başvurduğunu aktaran Bor, şunları kaydetti:

"Bu veya ağrıyla giren tiplere biz 'hazımsızlık hastalığı' diyoruz. Bu hastalık eğer hiç incelenmemişse bizim açımızdan belirli riskleri olabilen bir hastalık. Bugüne kadar hiçbir mide şikayeti olmayan birisinin 40 ya da 50 yaşından sonra bir anda mide şikayeti başladıysa biz bu durumda huzursuz oluyoruz. O durumda diyoruz ki 3 yıllık bir eğitim almış gastroenterolog arkadaşlarımıza gidin ve bu arkadaşlarımız sizlere endoskopi yaparak neden kaynaklandığını ortaya koysun.

Türkiye'de yapılmış çalışmalar şunu gösteriyor; aslında bu şikayetleri olanların neredeyse yüzde 80-90'ında midede ciddi bir bulgu saptanmıyor. Yani ülser, kanser yok, o yok, bu yok. Biz bunlara 'hassas mide hastalığı' adını veriyoruz. Bu insanların midesi diğer insanlara göre normal miktardaki yemeğe, normal miktardaki aside, normal miktardaki gaza dahi hassas. Bu durumda da buna yönelik bir takım tedaviler yapıyoruz. Eğer endoskopiniz normalse kafaya takmayın. Yani bu çok büyük oranda hassas sindirim sistemidir, mideden beyine gönderilen haberlerin aşırı abartılmasından kaynaklanmaktadır, bu bir hastalıktır, psikolojik bir sorun değildir ama eğer aşırı korkular ya da psikolojik problemler buna eklenirse o zaman bu şikayetler çok daha kötüye gidecektir."

"Sürekli endoskopi yaptırmayın" uyarısı

Bor, hassas mide hastalığı bulunanların doktorların vereceği ilaç tedavisiyle belirli bir süre rahatlayacağını ancak zaman içerisinde bu yakınmaların tekrar olacağını belirtti.

Yakınmanın tekrar etmesi durumunda yeniden endoskopi yaptırmanın gerekmediğini vurgulayan Bor, "Başta bir defa endoskopi yapılmış ve ciddi bir şey yoksa o zaman bunu iki de bir yaptırmaya da gerek yok." dedi.

Bor, hassas mide hastalıklarının midenin aşırı hassasiyetinden kaynaklandığının altını çizerek, şu uyarılarda bulundu:

"Bu kişinin elinde olan bir şey değil. Biz hastalarımıza 'Midenizle kavga etmeyin' diyoruz. Çok aşırı yemek yerine sık sık az yemek yemek gerekiyor. Alkol ve sigara bilinen en zararlı etkenler. Örneğin taze soğan, sarımsak kötü geliyorsa yemeyeceksin. Aşırı yağlı gıdalara dikkat etmek gerekiyor. Önerim herkesin kendi diyetini kendine göre özelleştirmesi ama aşırı abartılı diyetlerden de kaçınmak, hiç diyet yapmamaktan da kaçınmak. Kişi kendine göre bir denge sağlamalı."

sağlık