Yavuz Arslan’ın gazetecilik maskesinin arkası
Ergenekon’u 15 yıl önce yazan ‘müthiş’ gazeteci!
Bugün gazetesinin Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, Aydınlık’ın ‘Kaçak Gazeteci Zirve’de Çıktı’ manşetine çok öfkelenmiş. Arslan yalan, iftira ve dezenformasyonu Cemaat tedrisatında öğrenmiştir. Onun tetikçiliği Bugün’deki yazılarıyla başlamaz. Daha eskilere, Aksiyon’lu günlere dayanır
Bugün gazetesinin Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, Aydınlık’ın “Kaçak Gazeteci Zirve’de Çıktı” manşetine çok öfkelenmiş. Attığı tweetlerde habire küfür ediyor. İyi ama Arslan’ın marifetlerini anlatan, “onun gizli tanık olduğunu ben yazdım” dediği İlker Çınar! Çınar’ın Binbaşı Haydar Yeşil’in ajandasına kendi el yazısıyla yazdıklarını tekrar sunuyoruz.
Şu Adem Yavuz’u daha yakından tanıyalım.
Arslan ile ilgili çok anlatılan bir fıkra vardır. Kaç yıl önce Odatv’de okumuştum. Şöyle: Van depremin olduğu ilk dakikalarda Adem Yavuz Arslan bilgisayarın başına geçerek kritik bir yazı yazmaya başlar. Yazı, ‘kulislerdeki iddialara göre depremin ardında Ergenekon var’ cümlesiyle başlamaktadır. Çalışma arkadaşlarından biri haberi görünce gözlerini faltaşı gibi açılarak ‘doğru mu bu’ diye sorar. Arslan’ın cevabı şöyledir: ‘ Doğru değil. Zaten o yüzden ‘kulislerdeki iddialara göre’ ifadesini kullanıyorum.’”
‘HABER’ ANLAYIŞI BÖYLE
Adem Yavuz Arslan bu tür gazeteciliği, yalan, iftira ve dezenformasyonu Cemaat tedrisatında öğrenmiştir. Onun tetikçiliği Bugün’deki yazılarıyla başlamaz. Daha eskilere, Aksiyon’lu günlere dayanır. Cemaatin tetikçi gazetecilerinin çoğu Aksiyon’da yetişmiştir. Arslan da, Mehmet Baransu da “mesleklerine” bu dergide başlamışlardır.
‘ERGENEKON’ NE ZAMAN İMAL EDİLDİ?
19 Eylül 2011 günlü Aydınlık “Silivri Notları’nda yazmıştık. Şimdi tekrarda yarar var. Size 15 yıl öncesinden bir haberi hatırlatalım.
Aksiyon’un 20 Mart 1999 günlü sayısında çıkan “terör örgütlerine” ilişkin bir araştırma. Haberin altında “M. A. Eren, M. Aydın ve A.Y. Arslan” adları yazılı. Aksiyon’un haberinde o dönemde artan PKK eylemlerinden yola çıkarak DHKP-C’den TİKKO’ya kadar bilinen örgütler anlatılıyor. Ancak derginin katkısı başka. Aksiyon o güne dek bilinmeyen, yeni bir örgütü keşfediyor. Daha doğrusu imal ediyor. Adı: “Halkın Laik Güçleri.” Derginin yazdığına göre, bir “istihbaratçı” ilk kez Aksiyon’a bilinmeyen bu örgütü ve stratejisini anlatmış. Örgüt İstanbul merkezli. Üyeleri şöyle tanımlanıyor:
“Halkın Laik Güçleri adıyla faaliyet gösterdiği belirtilen bu yeni grup, aralarında generaller, siyasiler, gazeteciler ve etkin bürokratların da olduğu etkili ve önemli kişilerden oluşuyor. Söz konusu grubun, olayları bizzat tırmandırarak İstanbul’u sıkıyönetim veya olağanüstü hal uygulaması kapsamına aldırmak için uğraştığı iddia ediliyor.”
BU ‘ÖRGÜT’ SİZE TANIDIK GELMİYOR MU?
“Ergerekon terör örgütü” imal edilmeden sekiz yıl önce, bu uyduruk isimle Ergenekon’un altyapısı döşenmiş bile! Dikkatinizi çekeriz. Henüz ortada AKP bile yok. “Darbe günlükleri” ve benzeri keşif ve icatların yıllar öncesinden söz ediyoruz. Bu örgüt öyle bir örgüt ki daha 1999 yılında yaratmak istediği “kaos planı” ile İstanbul’a askeri yönetim getirmeyi amaçlıyor. Bu, yıllar sonra Ergenekon ve Balyoz savcılarının temel iddiaları olacaktır.
BALYOZ’U DA BİLMİŞLER!
Camileri falan bombalayarak İstanbul’da sıkıyönetim ilan etme suçlaması, Balyoz’un temel iddialarından biriydi. “Halkın Laik Güçleri”, 12 yıl önce ne yapmak istiyor, onu da Adem Yavuz’un “haberinden” öğrenelim: “Anayasa’ya göre sıkıyönetimin ilan edildiği yerlerde yönetim askere geçiyor. İstanbul da bu açıdan en yüksek askeri birim Birinci Ordu Komutanlığı olduğu için de Genelkurmay’ın kontrolü altında olmak kaydıyla sorumluluk büyük oranda oraya geçiyor.”
Kaç kez yazdık. “Her şey 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan 27 adet el bombasıyla başladı” lafları bir palavradan ibarettir. Adem Yavuz Arslan’ın “mesleğindeki” hızlı yükselişinin, bu tür haberlerin altında imzasının olmasıyla elbette bir ilgisi yoktur! “Hrant Dink cinayetini anlattığım ‘Bi Ermeni Var’ ve Malatya Zirve’yi anlattığım ‘Ergenekon’un Zirvesi’ belgeleri itibariyle çok sağlam kitaplar” diyor, Arslan.
Boşuna kafanıza ve kesenize zarar vermeyin. İkisini de okudum. Dink ve Zirve iddianameleri ile Arslan’ın kitapları aynı. İddianamelerden “çok sağlam kitaplar” imal etmiş, Arslan. Adem Yavuz Arslan’ın kitaplarından sadece ‘bir cemaat yazarı nasıl kara propaganda yapar, bir yalana nasıl katkıda bulunur’u öğrenirsiniz.
İŞTE İLKER ÇINAR’IN YAZDIKLARI
6 Haziran 2008 tarihinde saat 17:00-18:00 sıralarında Tarsus Bolatlı köyünde ikamet ettiğim evime daha önce hiç tanımadığım 2 şahıs gelerek çocuklarıma “İlker Çınar’ın arkadaşıyız, babanı çağır, görüşeceğiz” demeleri üzerine oğlum Alp beni dışarıya çağırdı. Seni birileri çağırıyor demeleri üzerine, dışarıya çıktım. Baktığımda evin avlusunda 2 kişiyi gördüm. Bunlardan bir tanesi uzun saçlı, emer ve üzerinde silah bulunduruyordu. Diğerini gazeteci kılığında gördüm. Daha sonra bu şahıslara “buyurun, kimi aradınız” diye sordum.
‘BİZİ ADEM YAVUZ ARSLAN GÖNDERDİ’
Onlar da bana gazeteci olduğunu tahmin ettiğim Ömer adlı şahıs, kendilerinin Aksiyon Dergisinden Adem Yavuz Arslan’ın gönderdiğini söylediler. Ben Adem Yavuz Arslan’la 2005 yılında bir röportaj yapmıştım. Hatta o röportajı çarpıtarak yayınlamıştı. Bende kasıtlı olmadığı düşüncesiyle her hangi bir yasal girişimde bulunmadım.
Kendini Ömer olarak tanıtan şahıs “Biz seni tanıyoruz ve takip ediyoruz, telefonlarının dinletiyoruz, attığın her adımı takip ediyoruz. Ayağını denk al, papaz cinayetlerinin hepsini senin üzerine yıkacağız. Sen bizim gücümüzün farkında değil misin? Sakın bu söylediklerimizle ilgili herhangi bir şikayette bulunursan cezasını ağır ödersin. Sağda, solda misyonerlik karşıtı bir eylemde bulunmayacaksın.”
‘ŞAHIS BELİNDEKİ TABANCAYI GÖSTERDİ’
Bu esnada da yanında bulunan uzun boylu, kumral şahıs kindar bir şekilde bana bakıyordu. Sağda tarafına taktığı belindeki tabancayı da göstermek suretiyle beni kendi meskenimde tehdit ediyorlardı. Beyaz krom silah, tahminen 9 mm’lik bir silah taşıyordu. Sık sık elini silaha atmak suretiyle beni taciz ve tehdit ediyordu. Ben de o gün bu gündür kimseye söyleyemedim. Savcılığa suç duyurusunda bulunup, bulunmayacağımı uzun uzun düşündüm.
Devletin adaletine sığınarak, şahıslar hakkında meskene tecavüz, silahlı tehdit etmekteni şantaj yaparak yönlendirmekten, haklarında yasal işlem yapılmasını arz ederim. Bundan sonra kendim ve aileme yönelik herhangi bir eylemde bu şahıslar sorumludur.
Aydınlık
İLKER ÇINAR’IN EL YAZISINDAN