TÜMÖD: Rektörlük görevinden istifa etmelidir

TÜMÖD: Rektörlük görevinden istifa etmelidir

Anayasa Mahkemesi kararlarını uyguladığı için hapis cezası verilen Profesör Doktor Rennan Pekünlü hakkında Ege Üniversitesi Rektörlüğü'nün herhangi bir açıklama yapmamasına ilişkin Tüm Öğretim Elemanları Derneği'nden yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, "Ege Üniversitesi Rektörü bu süreçte kendisinin bu yargılama ve mahkumiyetteki kişisel sorumluluğuna ilişkin olarak basında ve internet ortamında öne sürülen iddia ve suçlamalar karşısında yıllardır sessiz kalmış ve herhangi açıklama getirememiştir." denildi.

İşte o açıklama:

"Bilindiği gibi Prof. Dr. Rennan Pekünlü üniversitedeki türban yasağına ilişkin olarak AYM ve AİHM kararları ile bu kararların uygulanması hakkındaki YÖK ve Üniversite yönetimlerinin talimatlarını yerine getirdiği için “öğrenim özgürlüğünü” engellediği suçlamasıyla yargılanıp 2 yıl 1 ay hapse mahkum edilmiştir.

Ege Üniversitesi Rektörü bu süreçte kendisinin bu yargılama ve mahkumiyetteki kişisel sorumluluğuna ilişkin olarak basında ve internet ortamında öne sürülen iddia ve suçlamalar karşısında yıllardır sessiz kalmış ve herhangi açıklama getirememiştir. Ancak, bu iddia ve suçlamaların yer aldığı haberlerin Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün cezaevine girmek üzere olduğu son günlerde yoğunlaşması ve demokratik kitle örgütlerinden "Savcılar göreve, rektör istifa" sesleri yükselmasi üzerine EÜ Rektörlüğü üniversitenin internet sayfasında Üniversite Yönetim Kurulu imzasıyla bir Basın Açıklaması yayınlamıştır (http://www.ege.edu.tr)

EÜ Rektörünün şahsına yönelik olarak bazıları ekteki dosyada verilen linklerde yer alan haberlerdeki suçlamalara ilişkin iddialar, bunları birer iddiadan öte, gerçek olduğunu gösteren resmi belgelerle birlikte yayınlanmıştır. Söz konusu haberlerde başlıca iki ciddi suçlama yer almaktadır;

(i) Rektörlük, Rektör imzasıyla Fakülte dekanlıklarına gönderdiği 5 Nisan 2011 tarihli gizli genelgede "2008 de AKP iktidarı tarafından üniversitelerde türbanı serbest bırakmak amacıyla çıkarılan fakat aynı yıl Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen 5735 sayılı yasayı yürürlükte göstermekle Anayasa'yı bilerek tahrif ederek öğretim üyeleri ve öğrencileri yargı kararları ve anayasaya karşı suç işlemeye teşvik etmek, resmi evrakta gerçek olmayan bilgiler vermek,

(ii) Prof.Dr. Rennan Pekünlü hakkında aynı suçlamayla açılan ikinci bir soruşturmada Cumhuriyet Savcısı’nın “türbanın yasak olduğuna ilişkin üniversite kurullarınca alınmış bir karar ve YÖK tarafından gönderilen herhangi bir talimat ve bunlar doğrultusunda zanlıya verilmiş herhangi bir görev olup olmadığı” şeklindeki sorularına cevaben gönderdiği 21/11/2012 tarihli yazıda, bizzat kendileri tarafından gönderilen 23.03.2011 tarihli yazı başta olmak üzere arşivler dolusu belgeyi ve konuya ilişkin Senato kararlarını bilerek gizleyip “hayır yoktur!” diyerek gerçek dışı beyanda bulunmakla Cumhuriyet Savcısı'ndan gerçekleri gizlemek bu şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs

Sayın Rektörün gerçeklere aykırı olarak yayınladığı 5 Nisan 2011 tarihli söz konusu gizli türban genelgesinde “Anayasa’nın türbana izin verecek şekilde değiştiği” ve savcılığa gönderdiği yazıdaki “ ‘YÖK’ün ve Üniversitenin türban yasağına ilişkin bir uygulama talimatı olmadığı’ şeklindeki gerçek dışı beyanıyla, Prof. Dr. Rennan Pekünlü’yü yasal dayanağı olmayan bir yasak öne sürerek uygulayan, zorba bir öğretim üyesi durumuna düşürmesi ve sonuçta yargılamayı etkilemesi söz konusudur. Çünkü şikayetçi /müdahil öğrenciler gerek savcılıkta gerekse duruşmalarda Prof. Pekünlü’nün “türban yasağı kaldırıldığı halde kendilerine yasak uygulamaya kalktığını” savunmuşlar ve bu savunmaları kabul görmüştür.

Öğrencilere türban yasağı kalktığı yönünde ulaşan kasıtlı yanlış bilgilerin kaynağı hiç şüphesiz 5 Nisan 2011 tarihli genelge ile öğretim üyelerine “ AYM tarafından iptal edildiği gizlenerek, Anayasa’nın türbana izin verecek şekilde değiştiği ve buna göre davranılması” talimatını veren EÜ rektörü olduğu açıktır. Bu yasadışı talimat/kanunsuz emir bir cemaat gazetesine sızdırılarak öğrencilere kadar ulaşmıştır (bakınız: http://www.zaman.com.tr/gundem_dekandan-ozgurluk-adimi_1121125.html : “EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ise öğretim üyelerine, "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez." yazısı gönderdi.”)

Şurası açıktır ki Üniversite Yönetim Kurulu açıklamasına konu olan, medyada yer almış suçlamaların hiç birisi üniversitenin tüzel kişiliği ile olmayıp doğrudan doğruya sayın rektörün yetkilerini kötüye kullanarak işlediği iddia edilen kişisel suçlar söz konusudur.

Sayın Rektörün şahsına yönelik belgelenmiş suçlamalara sanki üniversitenin tüzel kişiliği suçlanıyormuş gibi üniversitenin resmi internet sitesinde Üniversite Yönetim Kurulu adına yapılan bu açıklamada suçlamaların hiç birisine "yargı süreci devam ediyor" gerekçesiyle yanıt verilememesi son derece dikkat çekicidir. Yanıt verilmemesinin gerçek nedeni acaba, iddiaların belgelerle kanıtlanmış olması karşısında “evet bunlar doğrudur!” demekten başka bir seçenek kalmaması olabilir mi?

Basında yer alan ve Sayın Rektör’ün şahsına yönelik ve ağır ceza mahkemesinde yargılanmasını gerektirebilecek, belgelenmiş bu kişisel suçlamalar üniversitenin tüzel kişiliğine yönelik olmadığından yönetim kurulu tarafından yanıtlanması doğru bir uygulama değildir. Yanıtlama sayın rektörün bizatihi kendisi tarafından ve kendi adına yapılmalı ve haberlerde yer alan belgeleri yalanlayamadığı takdirde Sayın Rektör başta Prof. Pekünlü olmak üzere tüm öğretim elemenlarından ve halkımızdan özür dileyerek rektörlük görevinden istifa etmelidir. Gerisi Cumhuriyet Savcılarımızın sorumluluğundadır.

Kamuoyuna duyurulur. Saygılarımla.

Prof. Dr. Kayhan Kantarlı

Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD)

İzmir Temsilcisi"

ulusalkanal.com.tr