Ölüm açlığı unutturdu!

Ankara'ya atılan bombalar insanı, havyanı ve toprağı aç olan Türkiye’ye yoksulluğu ve adaletsiz bölüşümü unutturdu...

Ölüm açlığı unutturdu!

Yusuf Yavuz

16 Ekim tarihi, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Ancak insanlığın en büyük sorunlarından biri olan sağlıklı gıdaya erişim ve adaletsiz bölüşümün konuşulacağı bu yılki etkinlikler iptal edildi. 10 Ekim'de Ankara'da patlayan bombaların ardından yitirdiği canlarına yana Türkiye açlığı, adaletsiz bölüşümü ve gıda güvenliğini tartışmayı bir başka bahara erteledi. İnsanı, hayvanı ve toprağı aç olan bir ülkede huzurun, barışın ve kardeşliğin üzerine atılan bombalar, açlığı bir süreliğine unutturdu...

ÖLÜM VE ACI TÜRKİYE'YE AÇLIK VE YOKSULLUĞU UNUTTURDU

BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO'nun kuruluş günü olan 16 Ekim tarihi, 1979’dan bu yana ‘Dünya Gıda Günü’ olarak kutlanıyor. 1 milyar açla 1 milyar obezin yan yana yaşadığı dünyadaki adaletsiz bölüşümün ve gıda güvenliğinin çarelerinin tartışıldığı etkinliklerin Türkiye ayağı bu yıl iptal edildi. TMMB'a bağlı ilgili meslek odaları Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri odaları, konuyla ilgili ortak bir basın açıklaması yaparak bu yıl ki 16 Ekim Dünya Gıda Günü etkinliklerinin iptal edildiğini duyurdu.

16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ ETKİNLİKLERİ İPTAL EDİLDİ

Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Kimya Mühendisleri Odası tarafından yapılan ortak açıklamada, Anayasal bir kuruluş olan meslek odalarının, demokratik kitle örgütü kimliği, halktan ve emekten yana olan duruşlarıyla, özgür ve bağımsız bir yaklaşımla, gerçekte yoksulluğun nedenlerinin ve çözüm noktalarının ortaya konmasının ülkemiz adına faydalar getireceğinin düşünüldüğüne dikkat çekilerek, "ancak 10 Ekim 2015 tarihinde odalarımızın ve üst birliğimiz TMMOB'nin de düzenleyicisi olduğu Emek, Barış ve Demokrasi Mitinginde patlayan bombalar sonrası ortaya çıkan katliam nedeniyle TMMOB’nin almış olduğu karar gereğince, 16 Ekim Dünya Gıda Günü etkinliğimiz iptal edilmiştir" denildi.

KATİLLERİ TANIYORUZ: GIDA, SU VE ENERJİYİ SÖMÜREN EMPERYALİSTLER

"10 Ekim 2015 tarihinde Ankara'da düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitinginde bombalarla insanlarımızı katleden katilleri tanıyoruz" ifadelerine yer verilen ortak açıklamada, şöyle denildi:

"Dün söylediğimiz gibi bugün de söylüyoruz; bu katiller dünyada barışı, kardeşliği, halkların eşit bir şekilde yaşamasını istemeyen, gıdanın hakça paylaşıldığı, savaşların yaşanmadığı bir dünyayı reddedenlerdir. Bu katiller; emperyal yönetim anlayışıyla, gıdayı, suyu, enerjiyi, toptan bir yaklaşımla dünyanın bütün doğal kaynaklarını bir hegemonya aracı olarak kullanarak kendi sığ ideolojilerini dünyaya kabul ettirmek isteyen emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileridir. Bu katiller; dünyadaki her insanın, temel hakkı olan yaşamı sonlandırmanın yaşadığımız yüzyılda dahi korkunçluğunu öğrenememiş, idrak edememiş, sevgisiz ve aşksız insanlardır. Barış ve kardeşlik düşünceleriyle savaşların sonlandırılıp, insanların özgür, demokratik ve emeklerinin karşılığını alarak mutlu bir yaşam sürmesini isteyenlere yönelik yapılan bu saldırı asla kabul edilemez. Yapılan bu saldırılarla bu ülkenin aydınlık yarınlarını inşa etme düşüncesinde olanları yok etme arzulanmışsa bilinmelidir ki bu asla mümkün olmayacaktır. Savaşa karşı barışı, eşitsizliğe karşı-eşitliği, gericiliğe karşı-ilericiliği savunanlar mutlaka kazanacaklardır."

'GIDA, ENERJİ VE SU KÜRESEL BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜ'

Yaşadığımız çağda küresel bir silaha dönüşen su, gıda ve enerjinin Türkiye gibi ülkeler üzerinde en önemli hegemonya aracı olduğunun altı çizilen açıklamada, bunun yanı sıra dünyadaki birçok insanın, iklim değişikliği, savaşlar ve doğal felaketlerden dolayı yıkımlara maruz kaldığına dikkat çekilerek, "bu durumdan en çok etkilenenler de çoğunlukla kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan yoksul aileler olmaktadır. Kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan insanlar; yoksulluk ve açlık riski altında olmakla beraber kaynaklara da sınırlı bir erişim içerisindedirler. Bu nedenle kırsal kesimde sosyal korumaların en üst seviyelere çıkarılması gereklidir" görüşüne yer verildi.

'TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ YÜKSEK, KÜÇÜK ÇİFTÇİ KORUNMALI'

Kontrol altına alınamayan gıda fiyatlarının ülkeler için bağımsızlık sorunu haline gelebildiği kaydedilen meslek odalarının ortak açıklamasında, "Geleceğimiz üzerinde söz sahibi olmak için kendi kendimizi yönetebilme yeterliliğimiz olmalıdır. Türkiye gibi potansiyeli yüksek bir ülkenin özellikle küçük çiftçileri göz ardı etmeden üretmesi, üreticisini koruması ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlaması gerekmektedir" denildi.

'AÇLIĞIN NEDENİ ÜRETİM YETERSİZLİĞİ DEĞİL, ADALETSİZ BÖLÜŞÜM'

Tarım, gıda ve su konularının ülkeler için stratejik konular olmakla beraber gelecekte ülkelerin dünya üzerindeki önemini belirleyen maddeler olmaya aday olduklarına değinilen açıklamada, "gıda fiyatlarının artışı en çok yoksul kesimleri etkileyecek yaşanan doğal afetler, mali krizler, savaşlar ve politik sorunların da olumsuz etkisiyle dünyadaki açların sayısını daha da arttıracaktır. Aslında, dünyada yaşanan açlık ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetmezliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanamamasıdır" ifadelerine yer verildi.

'UCUZ VE SAĞLIKLI GIDAYA ERİŞİMİN EN BÜYÜK ENGELİ YOKSULLUK'

Tarladan çatala kadar tüm aşamalarda gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanmasıyla halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmesinin sağlanması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, bunun önündeki en büyük engelin ise yoksulluk mücadelesi olduğu kaydedilerek şöyle denildi:

'İNSANI, HAYVANI VE TOPRAĞI AÇ ÜLKEDE İNSANLAR KATLEDİLDİ'

"Bizler TMMOB'ye bağlı meslek odaları olarak dünyanın doğal kaynaklarının ve gıdanın hegemonya aracı olarak kullanıldığı bir yaşamın sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz. İnsanı aç, toprağı aç, hayvanı aç olan bir ülkede, bunlar yetmiyormuş gibi emek, barış ve demokrasi için yüreği sevgiyle dolu insanların hunharca katledildiği bir yerde kutlama yapılamayacağını söylüyoruz. Ancak yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen ülkemizin barış ve kardeşlik duyguları içinde, bilimsel esaslara dayalı, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak var olması için mücadelemizi sonsuza kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna bildiririz."