Liberal Darbe: Cumhuriyet gazetesi

Liberal Darbe: Cumhuriyet gazetesi

Cumhuriyet Gazetesi ile büyümüş, yetişmiş kuşaklar; bugün ızdırap içerisinde alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda bırakılmıştır. Artık evlerine, iş yerlerine Cumhuriyet Gazetesi almıyorlar, okumuyorlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adını koyduğu, devrimlerin savunucu olan bir gazete, nasıl oldu da bugün liberal ihanetin bir parçası haline geldi?

Türkiye'de kurum ve kuruluşların dönüşüm süreci, çok uzun yıllara dayanmaktadır. Tabi biz, o kadar geçmişe gitmeyeceğiz. Türkiye'nin "Yeni" kavramı altında nasıl AKP hegemonyası altına alındığını, hepimiz her gün görüyoruz, yakinen de yaşıyoruz. Herhalde "Yeni" kavramının bu kadar dejenere edildiği, başka bir ülke de yoktur sanırım. Örnekler çok, ayrıntıya ise gerek yok.

Cumhuriyet Gazetesi de bu "Yeni" modasına ayak uydurmaya çalışırken; özünü, kimliğini, tarihini ve geleneğini yok sayan, görmezden gelen bir yapıya bürünmüştür. Aydın Engin, Ahmet Şık, Özgür Mumcu gibi isimleri yazar kadrosuna katan Cumhuriyet; Can Dündar'ı da gazetenin genel yayın yönetmeni yaparak, liberal zinciri muhteşem bir uyum ile tamamlamıştır.

Liberal darbeler ile daha önce de ele geçirilmek istenen Cumhuriyet; İlhan Selçuk, Ali Sirmen ve Uğur Mumcu'nun mücadeleleri ile hiçbir zaman tam anlamı ile ele geçirilememiştir. Hasan Cemal'in Genel Yayın Yönetmenliği'nde bile gazetenin çizgisini saptırtmayan bu devrimci ekip, 1991 yılında radikal bir karar ile gazeteden istifa ederek Hasan Cemal'i bile koltuğundan etmiştir. Hasan Cemal'in çizgisi için ayrı bir paragraf açmaya gerek yoktur, sanırım. Bu konuyu şimdilik kısaca hatırlatıp, kapatalım.

Hasan Cemal sonrasında uzun yıllar sürecek olan İlhan Selçuk yönetimi, Cumhuriyet Gazetesi'ni vakıf senedinde belirtilen çizgiye geri çekmeyi başarabilmiştir. Cumhuriyet Gazetesi, kurulduğu günden itibaren her zaman bir misyon gazetesi olmuştur. Kuruluşun, kurtuluşun ve devrimlerin gazetesi olarak, halkı aydınlatma ve devrimleri benimsetme görevini yerine getirmiştir. Tiraj kaygısı, ekonomik beklentiler gibi sermaye gazeteleri ile aynı kaygıları hiçbir zaman paylaşmamıştır.

İlhan Selçuk'un Ergenekon davası kapsamında tutuklanması ve kısa bir süre sonra da vefat etmesi üzerine, Cumhuriyet Gazetesi'nin çizgisinde de ciddi değişiklikler yaşanmaya başlamıştır. Ergenekon, Balyoz gibi uydurma davalara bile mesafeli bir duruş sergileyerek okuyucularını hayal kırıklığına uğratan Cumhuriyet, son yıllarda gaflet ve dalalet sınırlarını zorlayacak şekilde bir ideolojik sapma yaşamaktadır. Çok örnek var lakin son ve en çarpıcı örneği Nevruz haberlerinde görüyoruz.

Nevruz kutlamalarının ertesi günü, eline Cumhuriyet Gazetesi alanlar eminim ki büyük bir irkilme yaşamıştır. PKK'nın yayın organı Özgür Gündem'i aratmayan Cumhuriyet, mitolojik yazılar ve can yakıcı fotoğraflar ile ülkemizin ve de gazetenin geldiği içler acısı hali gözler önüne sermiştir. Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar yazısında, "...önceki yıllardan daha büyük kalabalık var, daha az Türkçe var, daha çok umut ve özgüven var... on binlerce insan yağmur altında, ellerinde saçı ağarmış fotoğrafını taşıdıkları adamın yeni mesajını bekliyor... Sırrı Süreyya Önder sahneye çıktığında yağmur duruyor, güneş açıyor..." gibi mitolojik tanımlamalar ile misyonunu başarılı bir şekilde yerine getiriyor.

Bu haberlerin fotoğrafında ise PKK flamaları ve Apo bayraklarını ardına alan "Yeni" Cumhuriyet'in "Yeni" ekibi görülüyor. İlhan Selçuk'un, Ahmet Taner Kışlalı'nın, Uğur Mumcu'nun kemikleri sızlıyor. Derin bir sızı oluşuyor içimizde, çaresizlik hissi ile derin de bir iç çekiyoruz. Ne günlere kaldık!

Gazetenin sayfalarını çevirirken, yağmur dindiren-güneş açtıran Sırrı Süreyya Önder'in yazısını da görüyoruz. Tabi gözlerimize inanamıyoruz. Yazının başlığında ters olarak "Umudun Farkında Mısınız?" yazıyor. "Tehlikenin Farkında Mısınız?" kampanyasına doğrudan bir atıf, bir gönderme yapılıyor. Cumhuriyet Gazetesi sayfalarından İlhan Selçuk'un yerildiği bir anı da, bu gözler görüyor. Daha bu gözler neler görecek diye, ürkek bakışlarla diğer sayfaları karıştırıyoruz. Ne Acı!

Evet, Cumhuriyet Gazetesi bugün kendi misyonu ile uyuşmayan, tarihini yok sayan bir anlayış ile idare edilmektedir. Uzun yıllardır uğraşılan, her defasında püskürtülen liberal darbe; başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. 2.Cumhuriyetçiler, Cumhuriyet'in gazetesini ele geçirmiştir.

Son yıllarda "Yeni" diye bir çok değeri, kurumu, kuruluşu kaybettik. Cumhuriyet Gazetesi de bunlardan, sadece biri. Tek tek mevzilerimizi ele geçiriyorlar. Hiç durmuyorlar, hiç yorulmuyorlar. Üzerimizde büyük bir ölü toprağı var. Ayağa kalkamıyoruz. Gözlerimiz İlhan Selçuk'u, Uğur Mumcu'yu, Ahmet Taner Kışlalı'yı arıyor, yoklar. Geç kalıyoruz, hem de çok.

Cumhuriyet için "Cumhuriyet Gazetesi" okumayın.

Cumhuriyet için "Liberal İhanete" destek olmayın.

Saygılarımla.

Barış Tınay