Soner Yalçın yazdı: Erdoğan'ın karşısına 'Erdoğan' çıkarılarak zafer kazanılmaz!
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, Saadet Partisi'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Abdullah Gül ısrarcılığını değerlendirdi. Bol sorulu bir yazı kaleme alan Yalçın, "Erdoğan'ın karşısına 'Erdoğan' çıkarılarak zafer kazanılmaz!" dedi.
Soner Yalçın'ın Sözcü'deki "Kazanarak kaybetmek" başlıklı yazısı şöyle:
"Yanıtını bir türlü bulamadığım sorum var:
Saadet Partisi, cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül üzerinde neden bu kadar duruyor?
Ardından hemen şunu ekliyorum:
SP'ye bunu CHP yönetimi mi dayatıyor?
Konuyu şöyle açayım:
Tam 30 yıldır Milli Görüş hareketiyle ilgili gazeteciyim.
Tarih: 15 Şubat 1988.
Devlet, Güneydoğu'da PKK karşısına “İslam birleştirir” mantığıyla “Kürt-İslam Sentezi” çıkarmaya çalışıyordu. Erbakan liderliğinde Refah Partisi (RP) bu projenin neresindeydi?
O dönem çalıştığım 2000'e Doğru dergisi beni Güneydoğu'ya gönderdi. 20 gün bölgede kaldım, partinin yöneticileriyle görüşmeler yaptım.
RP ile “resmi” olarak ilk kez böyle tanıştım. Zamanla Erbakan ve diğer önde gelen isimlerle sohbet- röportaj yapma olanağı buldum.
En sonunda “Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen Bir Siyasal Liderin Portresi: Erbakan” kitabımı yazdım…
Yani…
Milli Görüş hareketini bilen gazetecilerden biri olarak şunu soruyorum:
Düşünsel değerlerinden taviz vermeyen, inadın-sabrın adı olan bu 50 yıllık politik hareket popülizme yenik mi düşüyor?
Hayır! Meseleyi A. Gül'ün “arkadan hançer saplamasına” filan getirecek değilim. Konuyu kişiselleştirme taraftarı değilim. Ne yazık ki…
Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız yüzeysellikle kavramlarla düşünmüyor, sadece kişilerin nitelikleri üzerinden konuları ele alıyoruz. Bu bizi “asıl” meselelerden uzaklaştırıyor.
Soruma dönersem…
A. GÜL KAZANIR
Recep Tayyip Erdoğan…
Abdullah Gül…
Sandıkta karşı karşıya gelseler kim kazanır?
Bence, ikinci turda A. Gül zafer kazanır!
Peki…
“Kazanmak” ne demek?
A. Gül, devleti yönetmeye başlayınca ne yapacak?
Siyasi-ekonomik politikaları ne olacak?
Nasıl bir Türkiye tahayyül ediyor?
Ah! Bu toprakların bulaşıcı hastalığıdır; yine gelip geçici- hiçbir kalıcılığı olmayan popülist sunumlar yapılıyor!
Örneğin… Özgürlüğün yokluğu ona ne kadar ihtiyaç duyulduğuna bağlıdır. Gazete okumayanlara basın özgürlüğünün olmadığı ne derece etki yapar?
Panel değil, seçim yapılıyor! İktidarı almak için idealist değil, realist olmak şart. Neyse, dağıtmayayım.
Amaç salt iktidar olmak ise SP/Temel Karamollaoğlu, AKP/Erdoğan'ın ittifak teklifini neden kabul etmedi?
SP ittifaka yanaşmadı çünkü SP ile AKP arasında siyasi-ideolojik farklılıklar/ çelişkiler var. Peki…
A. Gül ile SP arasında yok mu?
Uygulanan politikalar değil; sadece yönetme biçimi/kabalığı/hoyratlığı konusunda Erdoğan ile Gül arasında fark var. Yoksa…
İkisinin de “boyaları dökülen” neoliberal ekonomik- siyasi projelerin savunucusu olduğu sır değil.
Şunu bilmek için kahin olmaya gerek yok:
Seçimden sonra Erdoğan “acı reçeteyi” yoksullara içirecek ve kazandığında A. Gül de başka tavırda olmayacak. Tarımdan sanayiye, maaşlardan ücretlere Erdoğan ile A. Gül arasında hangi farklı iktisat politikaları var? Yok.
Ayrıca şu hakikat var:
YİNE AYNI “YENİLİKÇİ”
FETÖ ile mücadelede SP, Erdoğan'a mı, A. Gül'e mi yakın?
ABD-AB-İsrail'e tavır konusunda SP, Erdoğan'a mı, A. Gül'e mi yakın?
Rusya-Çin/Avrasya yakınlaşmasında SP, Erdoğan'a mı, A. Gül'e mi yakın?
Ulusalcılık konusunda SP, Erdoğan'a mı, A. Gül'e mi yakın?
Örnekleri sıralamaya gerek yok; Erdoğan'a yakın! O halde A. Gül ısrarı niye?
İşin özünde SP'nin, hem Erdoğan'a hem de A. Gül'e karşı çıkan parti programı var:
SP, halkçı'dır, milli'dir, “kumarbaz” finans sisteminden değil üretimden yanadır.
SP, A. Gül'de -2002 sürecinden farklı- hangi yaratıcı radikal dönüşüm fikri buldu?
14 Mayıs 2000 kongresini çoktan unutup 18 yıl sonra başa mı döndü?
SP, A. Gül'ün yine yeniden “yenilikçi” olarak politik arenaya sürülme zokasını bu kez yuttu mu? Kazanmak, geri dönmemektir!
Evet, 30 yıldır takip ettiğim Milli Görüş'ü anlamakta zorlanıyorum. “Neoliberalizmden başka seçenek yok” diyen A. Güllere karşı, yıllardır yiğitçe mücadele veren SP, şimdi bizlere bu politikaların baş savunucusunu “adayımız” diye nasıl gösterir?
Evet, mesele salt “kazanmak” mı?
Görüş ve hedefinden her daim emin olan SP'nin de siyasi mühendisliğe yenik düşmesini anlayamıyorum. Nasıl bu derece savruldular?Kısa vadeli sonuç bekleyenler gibi kendilerini yenilgi ruhuna mı kaptırdılar?
Siyasi bağımsızlığını sonuna kadar koruyan Erbakan'ı unuttular mı?
“Yeni” modasına mı uydular; “Yeni Milli Görüş!”
Toparlarsam:
Erdoğan ile A. Gül sandıkta karşı karşıya gelirse A. Gül kazanır.
Ve fakat bu aslında, kazanarak kaybetmektir.
A.Gül kazanır ama Türkiye kazanmaz! Sadece “2002 ayarlarına” döneriz!
Bakınız:
Umutsuzluk iyi değildir; yeniden yeniden üretilmesi gerekir.
SP, geleceği öldürmeye çalışanların oyununa gelmemelidir.
Bağımsızlıktan-emekten yana yeni bir toplumsal düzenin partisi olmaya devam etmelidir.
Erdoğan'ın karşısına “Erdoğan” çıkarılarak zafer kazanılmaz!"
ulusal.com.tr