Cumhuriyetçi Hekimler: Çözüm aşı-ilaç karşıtlığı değil, yerli üretim
İstanbul Tabip Odası seçimlerinin aday grubu Cumhuriyetçi Hekimler adına İrfan Gökçay Okmeydanı Hastanesi önünde açıklama yaptı. Cumhuriyetçi Hekimler grubunun Soner Yalçın'ın son çıkan kitabındaki aşı ve ilaç karşıtlığı kapsamında yaptığı açıklamada "Çözüm aşı-ilaç karşıtlığı değil, yerli üretim" denildi
İstanbul Tabip Odası seçimlerinin aday grubu Cumhuriyetçi Hekimler adına İrfan Gökçay Okmeydanı Hastanesi önünde açıklama yaptı.
Cumhuriyetçi Hekimler grubunun Soner Yalçın'ın son çıkan kitabındaki aşı ve ilaç karşıtlığı kapsamında yaptığı açıklamada şunlar yer aldı:
"Sayın Soner Yalçın’ın “Karakutu – Yüzleşme Vakti” kitabı ile tekrar canlanan ve kitle iletişim ortamında gündem olan; Milletimizin sağlık kurumlarına ve çalışanlarına güvenini sarsacak biçimde yürütülen, aşı ve ilaç karşıtı açıklamalar hakkında kamuoyuna duyurumuzdur:
İlaç ve tıbbi teknoloji endüstrisinin, tıp bilimini ve hekimliği, emperyalist tekellerin mali çıkarları doğrultusunda yönlendirmesine karşı mücadele; toplumda aşılara-ilaçlara ve sağlık hizmetlerine karşı kuşku yaratarak başarılamaz; bu yolda ısrar, sadece bilim, kamu yararı ve milli birlik kültürünü aşındırır ve emperyalist denetimden bağımsızlaşma mücadelesini zaafa uğratır.
Türkiye’de 20 yıldır çocuk felci, 2004’ten bu yana difteri vakası yok. 2001’de 30 bin olan kızamık vakası 2016’da sadece 9’a indi. Aşı karşıtlığı yüzünden 2019’da tekrar 2 bin 391 vaka bildirildi.
Çocuk felci, difteri başarısı ve kızamık durumunun nedeni elli yıldır sürdürdüğümüz yüksek bağışıklama oranlarıdır. Aşı reddi oranları arttıkça, bu hastalıklar çok üzücü bir şekilde tüm halkımızın sağlığını tehdit edecektir. Çocuklarımızın sağlıklı yaşam hakkının en temel bileşenlerinden biri olan aşıların yerini alabilecek alternatif bir uygulama yoktur.
Aşı karşıtlığı toplum sağlığı sorunudur. Aşılanmayan kişi sadece kendine değil, bulaşıcılığı ile çevresindeki kişiler için de risk oluşturur.
Toplumda aşı karşıtlığının arttığını bildikleri halde, tarafını koruyucu hekimliğin direği olan aşılardan değil de aşı karşıtlığından yana alanlar, halk sağlığını tehdit ediyorlar. Anti-emperyalizm ile bilim düşmanlığı arasındaki kalın çizgiyi silikleştirenleri uyarıyoruz.
İlaç endüstrisinin, tıp bilimini ve hekimliği, emperyalist tekellerin mali çıkarları doğrultusunda yönlendirmesine karşı mücadele, toplumda aşılara ve tıp bilimine kuşku yaratarak başarılamaz; bu yolda ısrar, sadece bilim, kamu yararı ve milli birlik kültürünü aşındırır ve emperyalist denetimden bağımsızlaşma mücadelesini zaafa uğratır.
ÇÖZÜM MİLLİ AŞI ÜRETİMİ
Aşılar, bilimin olanaklarının kamu yararı hedefi ile uygulanabildiği en etkin alanların başında gelir. Türk hekimlerinin 19. Yüzyılın ortalarından itibaren salgınlara karşı mücadele içinde geliştirdikleri aşı araştırmaları, üretimi ve uygulaması tarihi, aynı zamanda emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi tarihidir:
Dünyada ilk zorunlu çiçek aşısı uygulamasını yasalaştırdık (1885); Pastör Enstitüsü’nde eğitilen tıbbiyelilerin liderliğinde, keşfinden sadece iki yıl sonra kuduz aşısı üretimini başardık (1887); 1892 den itibaren sırasıyla çiçek aşısı; difteri, sığır vebası ve kızıl serumları üretimine başladık; 1915 savaş cephelerinde dünyada ilk kez insan kanından tifüs aşısı ürettik; 1922’de ürettiğimiz 3,5 milyon doz çiçek aşısını Kurtuluş Savaşı koşullarında uyguladık;
1928’de kırk yıllık aşı-serum araştırma ve üretim birikimini Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü’nü kurarak birleştirdik; Türkiye’nin bulaşıcı hastalıklar epidemiyolojisine uygun, Milletimizin ihtiyacı olan tüm aşı ve serumları, modern biyolojik standartlara uygun teknoloji ile Komşularımıza da ihraç edebilecek ölçekte üretimini gerçekleştirdik.
1980’lerin ilk yarısından itibaren milli aşı ve serum üretimi kısıtlanmaya başlanmış, AB 'uyum' sürecinin ilk adımı Gümrük Birliği koşulu olarak, 1996’da kuduz aşısı ve 1997’de BCG aşısı üretiminin durdurulması ile sona ermiş; 1998’den itibaren sadece ithalat yoluyla temin edilmeye başlanmıştır.
İlaç endüstrisiyle başarı hedefli mücadele, ilaca ve aşıya karşı çıkarak değil, kendi aşımızı ve ilacımızı üreterek verilir.
Yerli ve milli üretim atağını ilaç ve aşı alanında geliştirmek halk sağlığımız ve ekonomimiz için yapılacak en doğru iş olacaktır.
Aşılar ve ilaçlar hakkında yüzeysel ve bilim dışı değerlendirmelerin, Milletimizin sağlık kurumlarına ve Hekimlere olan güvenine gölge düşürmesini kabul etmiyoruz. Bu yönde açıklama yapan 'kanaat önderlerini' sorumlu davranmaya; Türk sağlık çalışanları ile milli ve güvenli aşı-ilaç politikaları konusunda ortak mücadeleye davet ediyoruz."
ulusal.com.tr