Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde ikinci gün
TÜRKİYE’nin en önemli ekonomi buluşmaları arasında yer alan Capital ve Ekonomist Dergileri’nin organizasyonunda, Garenta ana sponsorluğunda düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gün programı 'Girişimcilik: Türkiye Ne Yapmalı?' paneliyle başladı. Panelde konuşan Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, Amerika’da bir grupla 2018 yılında 500 mağaza için konuştuklarını söyledi. SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz da, köyüne olan borcunu ödemek için köyüne dönenlere 5 inek vereceğini belirtti.
Uludağ Grand Yazıcı Otel’de Deniz Bank CEO’su Hakan Ateş’in moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Emre Zorlu, SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz, Dünya KOBİ Forumu Danışmanı ve Dünya Bankası Eski Başkan Vekili Janamitra Devan, VINAYA CEO’su Kate Unsworth ile Türk Telekom CEO’su Paul Doany katıldı.
Deniz Bank CEO’su Hakan Ateş, herkesin üzerinde söz alacağı bir platform yaratmaya çalışacaklarını belirterek, “Girişimciliği konuşacağız. Eski tür girişimcilik ‘out’, Endüstri 4.0 girişimciliği ‘in’. Türkiye’de her yıl kurulan şirketlerin yüzde 13’ü girişimci. Girişimci şirketlerin yarısı son 5 yılda kurulmuş. Ülkemizde bu alanda Ar-Ge harcamaları 21 milyar TL olmuş. Bunu masaya yatıracağız” dedi.
KAVUKCU: AMERİKA’DA BİR GRUPLA 2018 YILINDA 500 MAĞAZA İÇİN KONUŞUYORUZ
Türk simidini dünyaya tanıtan Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, Türk topraklarının bir ürününü dünyaya yedirmek için çaba sarf ettiklerini söyledi.
İlk başlarda yaptıkları girişimlerinin alay konusu olduğunu söyleyen Kavukcu, “Bu toprakların bir ürününü marka yapmak için uğraşıyoruz. Dünyada bildiğimiz markalar her ülkede farklı bir lezzetle sunum yapıyor. Amerika’da farklı Londra’da farklı lezzet yiyorsunuz. Biz ise her mağazamızda aynı lezzeti sunuyoruz. Biz kilogramda 17,5 dolar da ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin ortalaması 1,35 dolar. Biz bir örneğiz genç girişimciler için. Simitten hamburgere rakip diye başlık attılar bazı gazeteler. İlk başlarda bizlerle dalga geçtiler. Kriz dönemlerinde, 2002 yılında bankacılar kapatıyordu biz de mağazaları tutuyorduk. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda ülkede 10 yıllık serüvenimiz oldu. Sonra da yurt dışına atıldık. Şu an Amerika’da bir grupla 2018 yılında 500 mağaza için konuşuyoruz. Farklı bir büyüme stratejimiz oluştu. Çok iyi bir ekibimiz var. Merkezimizi Londra’da kurduk. Türkiye’de öğrendiklerimizi oraya aktarıyoruz” dedi.
DEVAN: EDİSON BİNLERCE KEZ HATA YAPTI, BAŞARISIZLIKLARA AÇIK OLUN
Singapurlu olan Dünya KOBİ Forumu Danışmanı ve Dünya Bankası Eski Başkan Vekili Janamitra Devan, gençlere girişimcilik ve inovasyonun aşılanması gerektiğini söyledi. Başarısızlıkların cezalandırılmaması gerektiğini söyleyen Devan, şöyle devam etti:
“İnovasyon bana göre girişimciliğin ayrılmaz parçası. Başarılı birçok ülkeyi gözlemleme fırsatım oldu. Hong Kong, Singapur, New York’u gördüm ama bütün bunlar arasında ortak bazı özellikler görebiliyorsunuz olay inovasyona geldiğinde. Girişimcilik ve inovasyon başarıya götürecek. İnovasyon bir yönetişim gerektirir. İnovasyon kendiliğinden gelişecek bir şey değildir. Bu ortamın yaratılması lazım. Bir de esneklik payı bırakılması gerekiyor. Disiplinler arası bir konseptle çalışacak olursanız ve yeni fikirlere açık olup deneyler yapmaya açık olursanız sonuç alır ve başarıyı yakalamış olursunuz. Türkiye’nin eğitim sisteminde atılım yapmaya ihtiyacı var. Örneğin Singapur’da eğitim sistemi son derece disiplinli. Yönetimin olduğu yerde inovasyonun imkansız olacağını söyleyenler olacaktır ama ben buna inanmıyorum. Uzun süre deneyimleri olanlar gençlerle bir araya getirilebilir. Bence girişimcilik ve inovasyon anlamında ailelere çok şey düşüyor. Anne babalarınızı düşünün kaçı ‘gidin girişimci olun’ demiştir. Genellikle odaklanmanızı istedikleri şeyler doktor, öğretmen ol derler. Doğal olarak ailelerin de rolü unutulmamalı. Hataları başarısızlıkları kabul eder durumda olun. Edison binlerce kez hata yaptı, başarısızlıklara açık olun. Başarısızlıkları da cezalandırmayın.”
EMRE ZORLU: GİRİŞİMCİLERE PATRONLUK TASLAMAMAMIZ LAZIM
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Emre Zorlu da girişimcilik konusunda görüşlerini açıkladı. Kendisini bir girişimci olarak tanımlamadığını söyleyen Zorlu, firmaların girişimcilere büyük önem vermesi gerektiğini söyledi. Zorlu, “Ben girişimci değilim ama girişimci bir aile içerisinde büyüdüm. Ailem çok girişimci olmasına rağmen ben girişimci olabilir miyim diye düşünüyorum. Ben girişimci olabilmenin nasıl olabilmesi gerektiğini, bu iş içerisinde sürekli olmamdan dolayı bunları gözlemledim. Ailemi biraz seri girişimci olarak görüyorum. Farklı farklı sektörlere girdik. Bir şekilde yeni işleri nasıl yaparız diye düşünüyoruz. Girişimcilik, bir sektöre girmeye çalıştığımız zaman her zaman bir işi nasıl farklı yapabiliriz, farklı olarak nasıl yaparızın başarısı var burada. İnovasyonun da temelinde aslında mevcudu yıkmak onu farklı yapmak var. Ben bizim şirketimizde bunun olduğunu görüyorum. Eksikleri nasıl kapatabilirim diye düşünüyorum. Benim şirkette konumlandığım yer aslında dışarıdaki inovasyonu nasıl entegre edebilirimdir. 2+2’den 5’i nasıl yaratabilirimi düşünüyorum. Günümüzde teknoloji çok hızlı ilerliyor. Artık bir haberi olayı bir saat sonra öğrendiğiniz zaman ‘bu eskimiş’ deniyor. Artık bu girişimcilikle ‘sen ne yaptın’ ‘ben ne yaptım’ değil ‘biz ne yaptık’ı düşünmemiz ve böyle hareket etmemiz lazım. Girişimcilere patronluk taslamamamız lazım, onlardan bir şeyler öğrenmemiz lazım” diye konuştu.
KORKMAZ: KÖYÜME GERİ DÖNENLERE 5 İNEK VERECEĞİM
Batık olan ve kredilerini ödeyemeyen şirketleri satın aldıklarını söyleyen SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz ise girişimcilik serüvenin daha köy hayatında başladığını söyledi. Espriyle bu serüvenini anlatan Korkmaz, “Biz şirket olarak bankalardan kredi çekmiş ancak 10 liralık otele 20 liralık kredi kullanmış ancak başarılı olamamışları satın alıyoruz. Daha doğrusu bankaların kapısını çalıyoruz ve riskleri satın alıyoruz. Hukuki yollardan yapıyı tertemiz hale getiriyoruz. Biz çok farklı bir şeyi başarmıyoruz. Eskiden büyük balık küçük balığı yutuyordu, bizde ise hızlı olan balık yavaş olan balığı yutuyor. Biz hep öyle hareket ettik. Bizim memlekette duş yoktu. Ahırda duş alırdık, elektrik de yoktu. Ben orada hep girişimcilikle ilgili hayaller kurardım. Köye ilk duşu, tuvaleti ben getireceğim diyordum. Dedelerim, köyümdeki insanlar, ben şehirde okumaya giderken köydeki yaşlı insanlar benim yumurtamı lavaşın içerisine sararlardı. Cebime demir harçlık koyarlardı. Ama şimdi o kişilerin çocuklarını istihdam ediyorum. Onlara destek oluyorum. Köyüme borcumu ödemek için köyüme geri dönenlere 5 inek vereceğim. Bu girişimciliğin çok dayağını yedim ama hiç vazgeçmedim. Ben hayatımda büyüyen herkesin, ne iş yaparsa yapsın ‘bu iyi iş yapıyor, başarılı olur’ dedim. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Taş atmayın, gül atın insanlara. Gençlere şunu tavsiye ediyorum; hayal kurun, hayal kurarken ne kadar taşlarlarsa taşlasınlar asla vazgeçmeyin. Çelme takarlar çamur atarlar ama siz asla ve asla vazgeçmeyin” dedi.
DOANY: BÜYÜK ŞİRKETLER KÜÇÜKLERİ DESTEKLEMELİ
Türk Telekom CEO’su Paul Doany de girişimcilikle ilgili görüşlerini açıkladı. Doany, “Problemin parçası olan insanlar problemi çözemezler. Doğru becerileriniz yoksa, fazla teknolojiye odaklanıp pazarlama kısmını kaçırırsanız sıkıntıda kalırsınız. Şirketlerin çoğu bu konuda başarısız olma riski taşıyor. Önemli olan insan faktörünü unutmamaktır. Tüm almış olduğum şirketlere yatırım yaptım. Kişisel olarak yatırım yapmaya devam ettim. İnovasyon ile yolumuza devam edebilmek anlamlı bir iş kurmamızı sağlayacaktır. Büyük şirketler daha küçük şirketleri desteklemelidirler. Bir şirketi satmak için kurmamız gerekiyor. Türkiye benim için çok ilginç ülkelerden biri oldu. İnandığım yaşadığım bir ülkeye yatırım yaptım. Benim için oldukça heyecanlı oldu bu süreç. Farklı piyasalara ve pazarlara açılabildim. Gençlerin yeteneklerini ortaya çıkarmaları lazım” diye konuştu.
UNSWORTH: TEKNOLOJİYİ HAYATIMIZA NASIL ENTEGRE EDECEĞİMİ ARAŞTIRIYORUZ
Giyilebilir teknoloji ürünleri tasarımları yapan firma sahibi olan VINAYA CEO’su Kate Unsworth, teknolojiye entegre konusunda çalışma yaptıklarını söyledi. Unsworth, “Gerçekten teknoloji endüstrisine kendimi uyarlasam da teknolojinin hayatıma negatif etkisini gördüm. İnsanlarla ilişkilerimi negatif etkiliyordu. Facebook’tan gençlerle tanıştığımızda kendimizi onların online profiline ayarlıyorduk. Dolayısıyla teknoloji alanında çalışan biri olarak bu alanda biraz daha bilinçli olmamız kanaatine vardım. Üretmiş olduğumuz ürünler sadece toplumsal davranışlarımızı etkilemiyor, bakış açımızı da etkiliyor. Ben teknolojiyi daha az destekleyen biriyim. Teknolojiyi ilerleyen dönemde hayatımıza nasıl entegre edeceğiz bunu araştırıyoruz. Bu ürünlerin şarj edilmesi noktasında insan vücudunun araştırılması taraftarıyım. İnsanın hareket etmesi ile bir ürün şarj edilebilir. Ben her zaman hiçbir şeyin aciliyeti yok diyorum. Özellikle çok büyük bir teknoloji şirketi içinde çalışırken her gün yüzlerce mail alıyordum. Herkes yaptığı işin önemli olduğunu dile getiriyordu. Bir firmada çalışırken hiç uyumuyordum ve sürekli çalışıyordum. Birileri ‘bu acil bitirilmeli’ dediklerinde baktığınızda aslında bu aciliyetin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşündüm. Şirketimde ürettiğim ürünlerden biri de tüm bildirimleri bir araya toplayan filtreleyen bir sistemdi. Mesela hangisi önemli onu görebiliyordunuz. Yani bu sistem aciliyeti olan bildirimleri almanızı sağlıyor” dedi.
KARALİ: ÜLKEMİZİN GENÇ VE DİNAMİK YAPISIYLA YENİDEN ATAĞA GEÇECEĞİZ
Oturumun ardından Metal Yapı Konut Genel Müdürü Akın Karali de kısa bir konuşma yaptı. 37 yıldır gayrimenkul turizm olmak üzere 21 grup şirketiyle faaliyette bulunduklarını belirten Karali, “En son olarak da eğitim sektörüne girdik. Böyle büyük organizasyonları da destekliyoruz. Doğa Okulları’nı satın aldık. 11 bin çalışanı olan Doğa Okulları ile yolumuza devam ediyoruz. Ülkemize faydalı olmaya çalışıyoruz. 2017 yılında ülkemizin genç ve dinamik yapısıyla yeniden atağa geçeceğiz. Ülkemize değerli projeler sunmaya devam edeceğiz” dedi.
FRANKFURT ÜZERİNDEN UÇANIN ZARAR VERMEYECEĞİNİ KİM GARANTİ EDEBİLİR?
Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ikinci gününde konuşan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Amerika ve İngiltere gibi ülkelere yapılacak olan direkt uçuşlarda Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine uyguladığı cihaz yasağı kararlarını eleştirdi. Bakan Arslan, "Ortadoğu'dan kalkan bir terörist Türkiye üzerinden uçarken Amerika'ya zarar verebiliyor da, Frankfurt üzerinden uçan birinin zarar vermeyeceğini kim garanti edebilir. Kimse garanti edemez. Onun yolu şu; Frankfurt'ta da aynı güvenlik tedbirleri uygulayacaksın, İstanbul'da da aynı güvenlik tedbirlerini uygulayacaksın. Kağıt üzerinde yapmayacaksın" dedi.
Aralarında İstanbul’un da bulunduğu 8 şehirdeki 10 havalimanından ABD’ye ve İngiltere'ye doğrudan sefer yapacak uçaklarda yolcuların uçağa cep telefonundan büyük elektronik cihaz sokulmayacağı kararını Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde eleştirdi.
Konuşmasına Türkiye'de ulaştırma ve haberleşme alanında yapılan yatırımlara değinerek başlayan Bakan Arslan, Türkiye'de dünya ile rekabet kuruluşların olduğunu hatırlattı. Arslan, "Küresel dünyada ve ticarette rekabet önemli. Ama rekabeti yaparken 'Ben ondan nasıl daha iyi olabilirim?' Bu amaçla yol alınmalı. Yoksa 'Ben onun ayağına çelme takayım, tekme vurayım, onu oradan düşüreyim, en başarılı gözükeyim' derseniz bu uygulama adil olmaz. Fakat dünya bunu uyguluyor. Büyük Türk firmaları dünya çapında rekabet eder hale geldi. Dünya şunu diyor, 'Biz bunlarla rekabet edemiyoruz. Onlar gibi olmalıyız' demek yerine, 'Onları nasıl baltalarız, nasıl çelme takarız?' diye düşünüyorlar" dedi.
"KULLANDIĞINIZ MAŞA HAYRA DEĞİLSE, O MAŞA ISINIR ELİNİZİ YAKAR "
Dünya ile rekabet eden Türkiye'nin bu başarısının terör örgütleriyle engellenmek istediğini belirten Bakan Arslan, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki dostlarımızın bir kısmı bu başarımızı engellemek adına gerek dışarıdan gerek içerden maşalar kullanmaya başladılar. En önemli maşalar terör örgütleri. 'Terör örgütlerini Türkiye'nin başına bela edersek biz başarılı gözükürüz. Pastamıza paydaş olan Türkleri, Türk firmalarını biz bu sektörden uzaklaştırmış oluruz' demeye başladılar. Bu hedef doğrultusunda yürümeye başladılar. Ama bir şeyi unutmasınlar; kullandığınız maşa hayra değilse, insanların menfaatine değilse, o maşa ısınır ve sizin elinizi yakar. O yüzden diyoruz ki terörle mücadelede, dünyanın neresinde olursanız olun mücadele etmeliyiz. Terörün türü, çeşidi nerden geldiği önemli değil. Terör her yerde terördür."
Amerika ve İngiltere'ye yapılacak direk uçuşlarda yolculara cihaz yasağı getirilmesini eleştiren Bakan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:
GÜVENLİK ADI ALTINDA HAKSIZ REKABET OLMASIN
"Eğer bir tedbir almak gerekirse sadece Türkiye'de değil her yerde almak gerekir. Birkaç gündür hepiniz şahit oluyorsunuz; havacılık sektöründe Atatürk Havalimanı'nda dahil olduğu 8 tane havalimanlarına 10 farklı noktadan yeni bir uygulama getirildi. İnsanımızın yolculuk konforundan daha önemli olan güvenlik tedbiridir. Ama güvenlik tedbirini bir yerde alıp başka bir yerde almıyorsanız, o zaman bu başka türlü olur. Bunun arkasında başka niyetler var demektir. Terör üreten bir bölgeden bir terörist Türkiye'ye gelip Türkiye üzerinden Amerika'ya, İngiltere gidiyorlar. Aynı bölgeden başka bir yere gelip, Amerika'ya İngiltere'ye giden farklı mı davranıyor? Bizim söylediğimiz şu; güvenlik tedbirlerinin sonuna kadar alalım. Güvenlik tedbirleri adı altında başka niyetleriniz olmasın. Yine güvenlik tedbiri adı altında haksız rekabet olmasın. Dünya sivil havacılık otoritesinin koyduğu güvenlik tedbirlerinin birebir uyguluyoruz. Hatta ilave güvenlik kuralları da uygulanıyor. Evet, biz diğer güvenlik tedbirlerini de uygulamaya hazırız ama sadece Türkiye'de uygulamayalım. Başka yerde de uygulayalım. Ortadoğu'dan kalkan bir terörist Türkiye üzerinden uçarken Amerika'ya zarar verebiliyor da, Frankfurt üzerinden uçan birinin zarar vermeyeceğini kim garanti edebilir? Kimse garanti edemez. Onun yolu şu; Frankfurt'ta da aynı güvenlik tedbirleri uygulayacaksın, İstanbul'da da aynı güvenlik tedbirlerini uygulayacaksın. Kağıt üzerinde yapmayacaksın.”
"46 MİLYON KİŞİNİN 4.5G HATTI VAR. AKTİF OLAN 20 MİLYON"
Bugün 75 milyonun üzerinde mobil abonesi olduğuna dikkat çeken Bakan Arslan, "60 milyonun üzerinde geniş bant abonesi olan insanımız var. İster eğitimde, ister sosyal hayatta, ister iş hayatında. Bundan 11 ay önce 3G yetmez dedik ve dünya ile birlikte 4.5 G'ye geçtik. Başarılı çalışmalar sonucunda 46 milyon kişinin 4.5G hattı var. Bunlardan cihazı uygun olanlardan yaklaşık 20 milyonu şu anda aktif. Amacımız buradaki kullanım alanını yükseltmek. Çünkü 2020 hedefi olarak 5G'yi ortaya koyduk. Bunun yanında sadece havacılık değil uzay alanında da çalışmalar yapıyoruz. Uzay Ajansı'nın kurulması için çaba gösterdik. Uydu üretiminin bizzat Türkiye'de yapılabilmesi ve Türkiye'den fırlatma kabiliyetine sahip olması için çalışmalar yaptık" ifadelerini kullandı.