Erdoğan: Yarın bazı dedikodular başlayabilir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Camiiler ve Din Görevlileri Haftası'nda konuştu. Erdoğan, "Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmayacağız" dedi.
Erdoğan: "Terörle mücadelemizi hiç aksatmadan kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarını yerde bırakmayacağız."
Erdoğan'ın konuşmaları şöyle:
Bir yerlerde bir eksiğimiz var. 140 bin kişilik bir ordunun olduğu yerde, neden beklediğimiz neticeyi alamıyoruz. Öyleyse daha fazla çalışmamız lazım, daha fazla gayret etmemiz lazım.
Cuma hutbelerimizde günde 5 vakit namazlarımızla, bunun üzerinden düşünmemiz lazım. Acaba arkamda neden cemaat yok veya neden 2 kişi 3 kişi var da bir saf yok. Bunları düşünmemiz lazım. Rahmetli babam her akşam beni camiideki hocama gönderirdi.
Hanım hocalarım, bulundukları mahallelerin anneleriyle ilişkilerini geliştirmeleri lazım. Sadece ben hocayım maaşımı alayım, önümdeki kız öğrenciye ders vereyim mantığı yeterli değil. Aynı şekilde imam efendi müezzin efendi günde 5 kere kapıyı açıyım kapatıyım mantığında değil. Sadece Sultan Ahmet'in Kocatepe'nin, Millet Camii'nin kapısının açık olması yetmez. Bütün camiilerimizin kapılarının açık olmaları gerekir.
Bu milletin er veya geç sığınacağı yer, camiilerimizdir.
Çocuklarımızın hanımlarımızın ayaklarını camiilere alıştıracağız. Yarın bazı dedikodular başlayabilir. Varsın başlasın bazı şeyleri göze alacağız. Eğer biz konuşmazsak çıkıyor başkaları konuşuyor. Meydan onlara kalıyor.
Camiilerimizin ahıra çevirildiği, satıldığı, kapısına zincir vurulduğu süreçlere şahit olduk.
Nasıl kökleriyle irtibatı kopan bir ağacın ayakta kalması mümkün değilse, medeniyet değerleriyle bağı zayıflayan bir milletinde varlığını sürdürmesi imkansızdır. Bu millet efendimize hürmeten ordusuna Mehmetçik ismi verecek kadar peygamber aşığı bir millettir. Şu hassasiyete bakın. Ve şimdi dünyanın hiçbir islam ülkesinde bu yok sadece bizde var. Bu şehit olanlar bizim mehmetçiklerimiz.
Biz Avrupa'dan Afrika'ya kadar cenk meydanlarını Allah Allah nidalarıyla inletmiş bir ecdanın torunlarıyız. Bu anlayışla şimdiye kadar ne içerden ne de dışardan namahrem ellerin inancımıza kastetmesine müsaade etmedik. En zor zamanlarda bile ezanımza bayrağımıza şehitlerimizin kanına sahip çıktık. Yeri geldi 1863 yılında Ebubekir efendi gibi bir alimi irşad için 10bin km ötedeki Güney Afrika'ya gönderdik. Şu ecdada bak.
Teknolojik imkanlar bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan da insani ilişkilerimize zarar veriyor.
Şayet gençler yaşadıkları savrulmaların çözümünü camiilerde değil de başka yerde arıyorsa ortada yanlış giden bir şey vardır.