Küresel tarım savaşında akıl almaz toprak gaspı!

Türkiye’nin üç katı kadar tarım arazisi küresel güçlerin eline geçti. Son 25 yılda nüfusu yüzde 40 artan Türkiye’nin tarım arazileri ise aynı zaman diliminde yüzde 14 azaldı...

Küresel tarım savaşında akıl almaz toprak gaspı!

Yusuf Yavuz

Küresel oyuncuların başını çektiği dünyadaki tarım savaşında yaşanan toprak gaspı akıl almaz boyutlara ulaştı. Politik tartışmaların gölgesinde gündemde yeterince yer bulamayan küresel tarım savaşı sessiz sedasız sürüyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, gelişmiş ülkelerin satın aldığı veya kiraladığı tarım alanlarının toplamının, Türkiye’nin toplam alanının 2,9, tarım alanlarının ise 9,5 katını geride bıraktığını söyledi. Türkiye’nin nüfusunun, 1990-2015 döneminde yüzde 39,4 artarken, tarım alanlarının ise yüzde 14 azaldığına dikkat çeken Bayraktar, “Gıda güvencemiz sürsün istiyorsak, tarım alanlarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Artık kaybedecek bir karış bile tarım alanımız yok” uyarısında bulundu.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, dünyada tam bir tarım alanı istilası olduğunu ve tarım alanlarının kapış kapış gelişmiş ülkelerin kontrolüne geçtiğini belirterek, “Gelişmiş ülkelerin satın aldığı veya kiraladığı tarım alanlarının toplamı, Türkiye’nin toplam alanının 2,9, tarım alanlarının 9,5 katını geride bıraktı” dedi.

NÜFUSUMUZ YÜZDE 39 ARTTI, TOPRAĞIMIZ YÜZDE 14 AZALDI

Türkiye nüfusunun 1990-2015 döneminde yüzde 39,4 artarken, tarım alanlarının yüzde 14 azaldığına dikkat çeken Bayraktar, 1990’da 56 milyon 473 bin 35 olan nüfusun 2015 yılında 78 milyon 741 bin 53’e yükseldiğini, buna karşın tarım alanlarının aynı dönemde 27 milyon 856 bin hektardan 23 milyon 949 bin hektara gerilediğini belirtti. Verilerin Türkiye’nin tarım alanlarını korumakta başarılı olmadığını gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, kişi başına düşen tarım alanının 1990-2015 döneminde, 4,93 dekardan, 3,04 dekara inmesinin, hatta bu rakamın 1960’da 8,38 dekar olduğu da tespit edildiğinde olayın vahametinin daha fazla görüldüğünü dile getirdi.

ÇİFTÇİMİZ, SURİYE VE IRAKLI SIĞINMACILARLA 85 MİLYONU BESLİYOR

Konuyla ilgili açıklamasında, Türkiye’deki tarım alanlarının yalnızca ülke nüfusunu beslemediğine dikkat çeken Bayraktar, “Suriye ve Irak’tan gelen 3 milyon sığınmacı, yine sayıları 1-2 milyonu geçen yabancılar ve 41 milyon turist de bu toprakların üzerinde çiftçilerimiz tarafından üretilen ürünlerle karnını doyuruyor. Aslında bunlar da dahil edildiğinde çiftçimiz 85 milyonluk bir nüfusu besliyor. Ayrıca, milyonlarca ton gıda ve tarım ürününü de ihraç ediyoruz. Karşılığında 17-18 milyar dolarlık bir döviz geliri elde ediyoruz. Tarımın ülke milli gelirine katkısı 55-56 milyar doları buluyor. Bunların hepsinin sürekliliği tarım alanlarımızı korumamıza bağlıdır. Gıda güvencemiz sürsün istiyorsak, tarım alanlarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Artık kaybedecek bir karış bile tarım alanımız yok” diye konuştu.

TURİZM, MADENCİLİK VE ULAŞTIRMA İÇİN ARAZİLER HEBA EDİLMEMELİ

Gıda için toprağın olmazsa olmaz olduğunun altını çizen Bayraktar, alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmanın büyük savurganlık olduğunu belirterek, “Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılmasına asla izin verilmemelidir. Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, konut alanları kurulmamalıdır. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazileri heba edilmemelidir. Ülkede tarıma elverişli olmayan çok geniş alanlar varken, meyve ağaçları, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmek kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.

TARIM ALANLARINI KORUYAMAZSAK DIŞA BAĞIMLI HALE GELİRİZ

Türkiye ne su zengini ne de toprak zengini bir ülke olmadığını da vurgulayan Bayraktar, “Ülkemizde, işlenen tarım alanları içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen birinci sınıf tarım arazisinin payı sadece yüzde 6’dır. Gıda güvencemiz için bu alanları hassasiyetle korumak zorundayız. Bunun başka bir çaresi yoktur. Toprak Koruma Kurulları’nda Ziraat Odalarının temsilcisinin olması hayati bir konudur. Toprağın sahibi o kurullarda olursa toprak korunur. Tarım alanlarını korumak belediyelerin ve valiliklerin en önemli konularından biri olduğu unutulmamalıdır. Koruyamazsak, tarımda dışa bağımlı hale geliriz, ihracat bir yana 40-50 milyar dolarlık ithalat yapsak bile ihtiyacımızı karşılayamayız” görüşünü dile getirdi.

TÜRKİYE’NİN BÜTÜN OVALARI KORUMA ALTINA ALINMALI

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 184 büyük ovayı ‘Tarımsal SİT Alanı’ ilan etmesinin önemli olacağına işaret eden Bayraktar, yalnızca büyük ovaların değil, Türkiye’nin tüm ovalarının tarımsal sit kapsamına alınmasını talep ederek, “Tarımsal üretimin çok büyük bölümünün ovalarda yapıldığı unutulmamalıdır” dedi.

SON 25 YILDA TÜRKİYE HOLLANDA KADAR TOPRAĞINI KAYBETTİ

1949 yılında 15 milyon 272 bin hektar olan tarım alanlarının, 1960 yılında 23 milyon 266 bin hektara, 1970 yılında 27 milyon 339 bin hektara, 1979’da ise 28 milyon 625 hektarla en yüksek seviyeye çıktığı bilgisini veren Bayraktar, “1980’de 28 milyon 175 bin, 1990’da 27 milyon 856 bin, 2000’de 26 milyon 379 bin, 2010’da 24 milyon 394 bin hektar olan tarım alanları 2015 yılında 23 milyon 949 bin hektara indi. 1990-2015 döneminde kaybedilen tarım alanlarının toplamı 3 milyon 907 bin hektar. 1979’a göre alırsak 4 milyon 676 bin hektara çıkıyor. Hollanda, Danimarka ve İsviçre’nin her birinin yüzölçümünden büyük bir tarım alanını kaybettik. 127 milyon nüfuslu Japonya’nın 5,6 milyon hektar tarım alanı bulunduğunu göz önüne aldığımızda kaybettiğimiz tarım alanlarının değerini daha iyi anlarız” diye konuştu.

4 MİLYON HEKTARDAN FAZLA ARAZİ NADASA BIRAKILIYOR

Türkiye’nin mevcut tarım alanlarının tamamını halen etkin kullanamadığını dile getiren Bayraktar, 4 milyon 114 bin hektar tarım alanının sulama yatırımları tamamlanmadığı için nadasa bırakılmasının büyük bir ekonomik kayba neden olduğunu söyledi.

GELİŞMİŞ ÜLKELER TARIMIN DEĞERİNİ İYİ BİLİYOR

Dünyada tarım alanlarının değerinin gelişmiş ülkeler tarafından iyi bilindiğini ve sanayileşmiş olan bu ülkelerin tarımı da ihmal etmeyerek tarımda en ileri ülkeler içinde yer aldıklarını vurgulayan Bayraktar, sayıları sürekli artsa da Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) raporuna göre, 41 ülkenin başka ülkelerde toprak kiraladığını veya satın aldığını, 62 ülkenin ise topraklarını ikinci bir ülkeye kiraya verdiğini veya sattığına dikkat çekti.

KÜRESEL GÜÇLER DÜNYANIN TARIM TOPRAKLARINI PAYLAŞIYOR

İngiltere’nin Afrika’da kiraladığı veya satın aldığı tarım alanların toplamının İsrail’in 2,5 katına yaklaştığını belirten Bayraktar, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’in de Sudan’da 780 bin hektar arazi kiraladığına da dikkat çektiği açıklamasında, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

Tarım alanı kiralama veya satın almada İngiltere, ABD ve Çin başı çekiyor. Bu ülkeleri, Almanya, Hindistan, Suudi Arabistan, Singapur, Hollanda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Ürdün izliyor. Geniş tarım alanları kiralayan ülkeler içinde Türkiye ve Mısır da var. Bu ülkeler her yıl on milyarlarca dolar para harcayarak tarım alanları kiralıyor. Topraklarını kiralayan veya satan ülkeler içinde de ilk sıraları Kongo Cumhuriyeti, Endonezya, Filipinler, Sudan, Etiyopya, Brezilya, Madagaskar, Mozambik, Tanzanya, Gabon, Kenya, Kamboçya, Nijerya, Rusya, Ukrayna alıyor. Geniş tarım alanlarını kiralayan veya satan ülkeler içinde Uganda, Liberya, Gabon gibi Afrika ülkeleri, Pakistan, Tacikistan gibi Asya ülkeleri de var.

UKRAYNA YÜZÖLÇÜMÜNÜN YÜZDE 5’İNİ 50 YILLIĞINA ÇİN’E KİRALADI

Kongo Cumhuriyeti yüzölçümünün dörtte birinden fazlasını kiralamış veya satmış durumda. Bu ülkenin kiraladığı tarım alanlarının büyüklüğü bizim tarım alanlarımızın üçte birini geçti. Ukrayna, tek anlaşmayla Çin’e toplam yüzölçümünün yüzde 5’i olan 3 milyon hektar tarım alanını 50 yıllığına kiraladı. Bu alan Belçika büyüklüğünde bir alan. Biz tarım alanlarımızı koruyamazken, gelişmiş ülkeler hızla başka ülkelerden tarım alanı kiralıyor, satın alıyor. Afrika başta olmak üzere çeşitli ülkelerin 227 milyon hektarlık tarım alanı zengin ülkelerin eline geçmiş durumda.”