Bu haberi okumadan sevgilinize gül almayın

Bu haberi okumadan sevgilinize gül almayın

Dünya gül üretiminin yüzde 65’ini karşılayan Isparta’da kaliteli gül ve meyvecilik yapılmasının sırrı bölgenin dağlarında gizli. Akdeniz Bölgesi’nin gülgiller familyasının gen merkezlerinden biri olduğunu söyleyen Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Özçelik, bölgede yer alan Dedegöl Dağı’nın yabani güller için önemli bir yayılış alanı olduğunun altını çizerek, “Isparta’nın gül ve elma üretimindeki başarısının arkasında, yöre insanının çabasının yanında bu iklim ve coğrafi özellik yatıyor. Dedegöl Dağı gibi stratejik önemdeki alanları baraj, taşocağı ve yol gibi girişimlerden uzak tutarak yörenin zenginliğini biyokaçakçılık faaliyetlerinden korumalıyız” uyarısında bulundu.

ISPARTA’DA 10 BİN AİLE EKMEĞİNİ GÜLDEN ÇIKARIYOR

Türkiye’nin gül ve meyve bahçesi olarak anılan Isparta’da gül hasadı sezonu Haziran’ın serin ve yağışlı geçmesi nedeniyle geçen yıllara göre uzun sürdü. Bahar aylarında yaşanan don yüzünden rekoltede yaklaşık yüzde 10 düşüş bekleniyor. Isparta’da yaklaşık 10 bin ailenin geçim kaynağı olan gül üretiminin bölge ve ülke ekonomisine yaptığı katkı ise azımsanmayacak ölçüde.

TÜRKİYE GÜLDEKİ DÜNYA LİDERLİĞİNİ BULGARİSTAN’A KAPTIRMAK ÜZERE

Ancak dünya gül üretiminde Isparta’nın potansiyeli sayesinde teke konumunda olan Türkiye, üretici desteklenmezse bu özelliğini en yakın rakibi olan Bulgaristan’a kaptırmak üzere. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre dünya gül üretiminde Türkiye ve Bulgaristan tekel konumunda. Türkiye’de üretilen gülyağının yüzde 90’ının, gül konkretinin ise tamamının ihraç edildiğini dile getiren Bayraktar, “Son yıllarda Bulgaristan, gül üretimini artırmak için büyük yatırımlar yaptı. Ülkemizde 22 bin dekar olan gül ekim alanı varken, Bulgaristan ekim alanlarını 40 bin dekara çıkardı. Gülde dünya liderliğimiz risk altında” dedi.

‘PROF. DR. ÖZÇELİK: ‘AKDENİZ BÖLGESİ GÜLGİLLERİN GEN MERKEZİ’

Isparta’nın gül üretiminde dünya lideri, elma üretiminde ise Türkiye’nin önde gelen illerinin başında gelmesinin en önemli nedenlerinin başında ise bölgenin coğrafi konumu ve biyolojik zenginliği geliyor. Bölgedeki biyolojik çeşitlilik konusunda uzun yıllardır bilimsel araştırmalar yapan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Özçelik, Akdeniz Bölgesi’nin gülgiller familyasının gen merkezlerinden biri olduğunu belirterek, “Isparta’nın gül ve elma üretimindeki başarısının arkasında, yöre insanının çabasının yanında bu iklim ve coğrafi özellik yatıyor. Dedegöl Dağı gibi stratejik önemdeki alanları baraj, taşocağı ve yol gibi girişimlerden uzak tutarak yörenin zenginliğini biyokaçakçılık faaliyetlerinden korumalıyız” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN MEYVELERİN YÜZDE 70’İ GÜLGİLLERDEN’

Isparta’nın en yüksek dağı olarak bilinen, Aksu, Yenişarbademli ve Sütçüler ilçeleri sınırlarındaki Dedegöl Dağı’nda 12 yabani gül türü tespit edildiği bilgisini veren Özçelik, “Türkiye’de üretilen meyvelerin yüzde 70’i gülgiller familyasına ait. Bu nedenle bölgede meyvecilik oldukça iyi gelişiyor. Örneğin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde çeşitli bölgelerde gül üretimi yapılmak istendi ancak çoğu girişim başarılı olamadı. Dedegöl Dağı’ndaki biyolojik zenginlik olmasaydı, bölgede elmacılık da olmazdı. Bölgenin iklimi ve coğrafi özelliğinin yarattığı bu avantajı korumak zorundayız” diye konuştu.

GÜLÜ DOĞUDAN GÖTÜREN AVRUPALILAR DOĞUYA GÜL SATIYOR

Öte yandan 2006 ila 2012 yılları arasında ülke genelinde yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre anavatanı Asya olan gülün Türkiye gibi köprü konumundaki bölge ülkeleri üzerinden Avrupa’ya götürüldüğü ancak hibritleştirme, gen transferi ve benzeri ıslah çalışmaları sonucu çoğaltılan çeşitlerin son yıllarda ticari olarak Türkiye gibi ülkelere satıldığı ortaya çıktı.

ISPARTA, ESKİ BAHÇE GÜLÜ YETİŞTİREN İLLERİN BAŞINDA GELİYOR

Prof. Dr. Hasan Özçelik’in yanı sıra, Mustafa Korkmaz, Fevzi Özgökçe, Murat Ünal ve Serdal Sakçalı’dan oluşan ekibin yaptığı ‘Türkiye Güllerinin Ekolojik ve Coğrafi Karakteristikleri’ başlıklı çalışmada, Türkiye güllerinin orjinlerine ait tahminlerde bulunulduğuna dikkat çekilerek, özetle şu bilgilere yer veriliyor: “45 taksonun Türkiye’deki yayılışının 158 coğrafi kare için yeni kayıt olduğu anlaşılmıştır. Rosa hirtissima, R. villosa, R. iberica, R. dumalis gibi bazı doğal taksonlar için ilginç ve anlamlı yayılışlar tespit edilmiştir. Yayılışlarda en çok yeni kayıt bahçe güllerine aittir. R. canina, R. damascena, R. odorata ise Türkiye’de en çok yayılış gösteren türlerdir. Gaziantep, Bursa, Antalya, Erzurum, Konya ve Isparta eski bahçe gülü yetiştiren illerin başında yer alırken, Kastamonu, Erzurum, Isparta, Ankara, Niğde, Amasya, Gümüşhane doğal güllerin farklılaşma merkezlerini taşıyan illerimizin başında gelmektedir. Türkiye’nin doğu bölgelerinden başlayarak batıya doğru; yüksek rakımlı habitatlardan düşük rakımlı (deniz seviyesi) habitatlara doğru; sıcak ve kuraktan nemli habitatlara doğru doğal güllerin tür ve genetik çeşitlilik açısından azaldığı tespit edilmiştir.

‘YABANİ GÜL ÇEŞİTLİLİĞİ AZ OLAN AVRUPA ISLAH A ZORLANDI’

Buna göre; cinsin anavatanı Asya olup doğal türler Türkiye gibi köprü konumundaki ülkeler üzerinden Avrupa’ya yayılmış olmalıdır. Kokulu eski bahçe güllerinin ise özellikle Şam ülkelerinden olan Suriye üzerinden ipek yolu ile Batı’ya götürüldüğü ve burada pek çok yeni kültür çeşidine gen kaynağı olduğu düşünülmektedir. Hibritleştirme, mutasyon, gen transferi vb. ıslah çalışmaları sonucunda geliştirilen modern gül çeşitleri ise son zamanlarda ticari olarak Avrupa’dan Türkiye vb. ülkelere satılmakta ve eski bahçe güllerinin yerine dikilmektedir. Dünya’daki 18 bin gül çeşidinin 10 bin kadarının Avrupa’da bulunuşu ve buna karşılık Avrupa’nın yabani gül çeşitliliğinin Türkiye, Asya ve Kafkaslara göre daha zayıf bulunuşu Avrupa’yı ıslah ve çeşit geliştirmeye zorlamıştır.”

Fotoğraf-Haber: Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr

türkiye ısparta avrupa Gül