Mansur Yavaş’tan açıklama

Mansur Yavaş’tan açıklama

Ankara'da seçim sonuçlarına itiraz eden CHP adayı Mansur Yavaş'ın yaptığı bireysel başvuruyla ilgili karar beklenirken, AYM'nin 8 ay önce "Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararlarına karşı AYM'ye başvurulamaz" kararı verdiği ortaya çıktı.

Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Yavaş, "Tarafımızın Anayasa'nın 67. maddesinde ve AİHS'ye Ek 1 Numaralı Protokol 3. maddesinde tanımlanan serbest seçim hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde ve AİHS'in 6. Maddesi (1) numaralı fıkrasında tanımlanan adil yargılanma hakkı ve Anayasa'nın 25-26. maddeleri ile AİHS'in 10. maddesinde tanımlanan ifade özgürlüğü hakları, Yüksek Seçim Kurulu'nun başvurumuza konu olan hukuka aykırı kesin kararı ile ihlal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin yargı denetimi görevini serbestçe, ne siyasi ne de sosyal baskı altında kalmadan karar vereceğine olan inancımızı muhafaza ediyoruz" ifadelerine yer verdi" dedi.

Yavaş, "1982 Anayasası'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmekte, 5. maddesinde devletin temel amaç ve görevleri arasında hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan engelleri kaldırmak sayılmakta, 11. maddesinde Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu, kanunların Anayasa'ya aykırı olamayacağı ifade edilmekte, 8. ve 123. maddelerinde ise idarenin yasallığı ilkesi vurgulanmaktadır. Anayasada farklı şekillerde ifade edilen hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesi ve sürdürülebilmesindeki hayati rol temel hak ve özgürlükleri esas alan yargı denetimidir.

Basında yer alan haberlerde geçen ve Anayasa Mahkemesi'nin sadece iki üyesinden oluşan bir komisyon tarafından 2013 yılında verildiği anlaşılan kararda dayanak olarak "Anayasa'nın 79. maddesi ve Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usülü Kanunu'nun 45/3. maddesindeki "Anayasa'nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler bireysel başvurunun konusu olamaz" hükmü gösterilmiştir. Ne var ki; Anayasa'nın 79. maddesindeki "YSK kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz" hükmünden anlaşılması gereken ise tıpkı Anayasa tarafından diğer Yüksek Yargı Organlarına tanınmış olan "kararlarının kesin olması" olmalıdır" ifadelerine yer verdi.

"MAHKEME "SEÇİM KURULU'NUN KARARININ KEYFİ OLDUĞU" GEREKÇESİYLE"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) göre, seçim uyuşmazlıklarının karara bağlanmasında keyfi karar alınmasının ihlal olduğunu söyleyen Yavaş, "AİHM'in ilgili içtihadları incelendiğinde de seçim uyuşmazlıklarının karara bağlanmasında keyfi karar alınmasının ihlal nedeni olduğu görülmektedir. AİHM'in Kovach v. Ukrayna Kararında (Başvuru No: 39424/02, Karar Tarihi: 7/8/2005, ğ 61), Mahkeme "Seçim Kurulu'nun kararının keyfi olduğu" gerekçesiyle serbest seçim hakkının ihlal edildiği kararını vermiştir. Aynı şekilde AİHM'in verdiği Namat Aliyev v. Azerbaycan Kararındaki (Başvuru No: 18705/06), Karar Tarihi: 8/7/2010, ğ 90) serbest seçim ihlali kararı ve gerekçeleri de başvurumuza konu YSK Kararına yönelik alınması gereken ihlal kararına emsal oluşturmaktadır. AİHM söz konusu kararında özetle "her ne kadar seçim sürecinin karmaşıklığı ve zaman sınırlamaları ile seçimlerin aksatılmaması/gecikmemesi nedeniyle, yerel otoritelerin seçim uyuşmazlıklarına dair alacağı kararlar belli usul şartlarını karşılamasa ve ayrıntılı gerekçeler içermese de, bu durum itiraz sürecinin etkililiğini zayıflatacağı yönünde anlaşılmamalıdır. Şöyle ki, seçim usulsüzlüğü iddialarının esasının irdelenmesine yönelik "hakiki bir gayret" gösterilmesi temin edilmeli ve verilecek kararlar yeterince gerekçelendirilmelidir. Görülen davada ise seçim kurulları ve mahkemelerinin kararları başvurucunun seçilme hakkının korunmasında "hakiki bir gayret " gösterilmediği görülmektedir…" hususlarına yer vermiştir. Tarafımızın seçme seçilme hakkı, YSK'nın başvuruya konu kararın verilmesi esnasında göstermesi gereken "hakiki gayret"i göstermemesi nedeniyle ihlal edilmiştir" diye konuştu.

"AYM'NİN SİYASİ SOSYAL BASKI ALTINDA KALMADAN KARAR VERECEĞİNİ BEKLİYORUZ"

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) siyasi, sosyal baskı altında kalmadan karar vereceğini beklediklerini belirten Yavaş, "AYM'nin bu husustaki eğilimi, medyadaki haberlere konu olan ve 2013 yılında sadece iki üyeden oluşan bir komisyon tarafından verildiği ifade edilen dar ve eski tarihli yorumu aşan biçimde; en sonuncusu Şubat 2014 tarihli Taşpınar Kararı'nda olduğu üzere açıkça ve ayrıntılı olarak; özgürlükçü bir yorumla, bir hukuk devletinde olması gerektiği üzere yargı denetimi dışında kalan işlemlerin kapsamını daraltan ve Anayasa'nın ruhuna daha uygun bir yorum yapan eğilimini benimsemekte ve doğru bulmaktayız. Bu noktadan sonra; Bir demokratik hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi'nin yargı yetkisini kullanmasına ve özgürce karar vermesine müdahale olarak yorumlanabilecek ve/veya Mahkemeyi baskı altına alma ihtimali bulunan bu tarz tartışmaların tarafı ve/veya konusu olmak istemediğimizi, Bundan sonra yapılacak tartışmaların hukuki olmaktan uzak spekülatif tartışmalar olacağını düşündüğümüzü, bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin yargı denetimi görevini serbestçe, ne siyasi ne de sosyal baskı altında kalmadan karar vereceğine olan inancımızı muhafaza ediyoruz" ifadelerine yer verdi.

DHA