Adalet aşkının canlı heykeli: Turgut Okyay

Adalet aşkının canlı heykeli: Turgut Okyay

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Turgut Okyay, Adana Medya gazetesine konuştu.

”Nasıl olur, biriniz çiçek veriyor, diğeriniz asıyor ve aynı safta mücadele ediyorsunuz?”

Sayın Okyay: “Bazı çevrelerin kamuoyunu yönlendirmesine aldamayalım. Sayın Perinçek, gazete muhabiri olarak Apo’ya gidiyor ve o görüşmede de ne denli yanlış yolda olduğunu, hemen bu terör eylemlerinden vaz geçmesini, Türkiye’nin Türk, Kürt bütün etnik yapılarıyla birlikte kurulduğunu anlatıyor. Özü bu. Ancak bazı çevreler bunu farklı olarak kamuoyunda kullanıyorlar”

Hâkimler Peygamber Postunda Oturur

Konuşmalarımızda ağırlıklı olarak Türkiye’de yargı sistemi ve adalet anlayışı vardı.

Sayın OKYAY’ın Türkiye’deki sorunlar, sorunların nedenleri, nedenlerin analizleri ve çözüm yolları ile ilgili olarak bilimsel görüşleri vardı. Burada sadece, Türkiye’deki yargı sistemi ve adalet anlayışı temelindeki görüşlerini paylaşmak istiyorum.

Taner Talaş toplum için vahim sonuçları olan bir konu açtı: “Sayın hâkimin, yaşamın boyunca Türk Adalet sistemiyle ilişkilerim olmuştur. Yakınlarımın ilişkilerine de tanığım. Adli bir olay için hiçbir zaman adliyeye gitmeden önce, bu savcının görüşü nedir? Bu hakim hangi taraftadır? Alevi midir? Sünni midir? Etnik kökeni nedir diye hiç düşünmedim. Aklımıza bile gelmezdi. Ama şimdi maalesef aklımıza geliyor.”

Sayın Okyay: “ Bu gün yargı bağımsızlığından söz etmeyen parti yoktur. AKP'de bu iddiadaydı. Ama iktidara gelince durum değişti. Demek ki bunlar hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar. Hükümet kuruluyor, Adalet Bakanı başbakana bağlı. Hukuk sistemi de Adalet Bakanı’na; bu nasıl bağımsızlık. Hâkimler, Adalet Bakanı’nın baskısı altında…”

Taner Talaş (T.T) araya girerek: “Sayın Okyay, hiç cesur karşı koyacak bir hâkim yok mu?”

Okyay: “Bunun cesaret ile ilgisi yok. Hâkimlerimizin çoğunluğu cesurdur. Ancak bazı hakimlerimiz, tayin ve yetki korkusundan baskı altında kalabiliyorlar. Burada hakimin karakteri belirleyici olmaktadır. Kolay değil, düzenli aile yaşantısının bozulmasıyla tehdit edilmek. Hakimi bir gecede alıyor, başka bir yere gönderiyor. Keyfi olarak yapıyor bunu. Böylelikle hakimin özgürlüğü ve bağımsızlığı ile oynadılar. Oradan oraya savrulursunuz. Bakın itiraf ediyorum; gündemi ilgilendiren konularda siyasiler, üst düzey bürokratlar hakimi ararlar. Yargı bağımsız olmadığı için, istenmeyen olaylar yaşanır. Kolay değil bir insanı yargılamak, hatta elinde delil olmadan suçlamak…

İnsan, Hakkını Yargıda Arar

Hâkimler peygamber postunda oturur.

Bir ülkede yargı ayaklar altına alınırsa, o ülkede insan haklarından ve demokrasiden söz edilemeyeceği gibi yabancı sermayede gelmez. Hak aramak, insanın yaşama hakkında sonraki en kutsal haklarından biridir. İnsan nerede hakkını arayacak, parti koridorlarında mı? İnsan hakkını yargıda arar; Şimdi insanlar yargıda hakkını aramaktan korkuyor. Hırsız var dediğinde hırsızı değil ihbar edeni yargılıyor.

T.T- :”Peki çıkışı nedir bu açmazın?”

T.O-“Herkes bir araya gelecek. El birliği ile bu yalnışa neden olan iktidarı devirecek. 7 Haziran fırsattır.

Biz iktidara gelirsek, iki konuya çok önem vereceğiz; Adalet ve Milli Eğitim. Ülkesini seven, adaletli, aydın görüşlü, üretken düşünceli, çalışkan ve yurtsever insanlar yetiştirecektir.”

T.T-:”Öcalan’ı yargılamanız asrın davası diye nitelendirildi. Bu süreç nasıl yaşandı. Kalem kırdınız. Bir insanın yaşamını sonlandırma kararı verdiniz? Korkmadınız mı?”

Sayın Okyay: ”Evet tanımlama doğru asrın davasıydı. Şehitlerin 320 avukatı, Apo’nun 76 avukatı vardı. Biz taraflara verdiğimiz süreye bile özen gösterdik. Savunma iddia makamlarını dikkatle dinledim. Terör örgütü 1200 sayfalık bir savunma metni hazırlamıştı. Hepsini okuttum. Sabırla dinledim. Notlar aldım. Karşılaştırmalar yaptık. En küçük bir ayrıntıyı dahi kaçırmamaya özen gösterdim. Adaletli bir hâkim için kimi yargıladığınız önemli değildir. Orada tek kriteriniz adalet hissidir. Bu koşullarda idam cezası verdim. Korkuya gelince, dayanağı adalet olan hiç kimse korkmaz. Ben de korkmadım. Terörden korkarsanız adalet anlayışını da adalete teslim edersiniz.”

T.T-:”Apo’yu tanımlayın deseler, nasıl tanımlardınız?”

Sayın Okyay: Çok duygusuz ve zalim bir insanla karşı karşıya olduğumu anladım. Çok zalim görülüyordu. Hatırlayın Yıldız hemşire ifade verirken bütün salon duygulanmıştı. Ben bile gözyaşlarımı zor tutuyordum. Bir tek Apo’nun yüzünde bir duygu ifadesi yoktu. Ayrıca bütün suçlamaları kabul ettiği halde uyuşturucu konusunda hiçbir iddiayı kabul etmedi.”

“Sizin birikimlerinizi dinlemek Türk Siyasi tarihi açısından çok aydınlatıcı olacaktır” dedim. Sayın Okyay: “Bakın Hizbullah’ı yaratan Kenan Evren zihniyetidir. Onlar kurmuşlardır. Bu örgütü yargılayıp, mahkum eden heyetin başkanlığını yaptım. Hiçbir terör örgütü, kurulan başka bir terör örgütü ile bertaraf edilemez. Hanefi Avcı’nın dosyası bana geldi. Günlerce inceledim. Ben bir suç bulamadım. Adamı tutuklamışlar. Tahliye etmeliyiz demim ve tensiben tahliye ettik.”

“Doğum yeriniz Adıyaman Tut İlçesi olabilir. Orada bir cadde ve spor tesisine adınız verilmiş. Ama biz sizi Adanalı görmekteyiz. Hayatınızın ilklerini Adana’da yaşadınız sanıyorum. İlk Kaymakam adaylığı, ilk hakimlik, evlilik ve şimdi de ilk milletvekilliği adaylığı?”

“Evet, Adanalı sayılırım. Eşim de Adanalı. Askerlikten sonra Kaymakam Adayı olarak Adana’da görev yaptım. Bir gün önüme bir çiftlik konusu geldi. Konuyu soruşturuyordum. İlginçtir, konuyla ilgisi olan köylüler haklıydı ama dönemin valisi köylüleri haksız çıkartmam için baskı yaptı. Köylülere haksızlık yapamayacağımı ve adalet ne ise onu tesis edeceğimi söyledin valiye. Vali, sicilin benim elimde diye beni tehdit edince istifayı bastım ve Hakim olmaya karar verdim. İlk görev yerim yine Adana’ydı. Milletvekillikte de ilk görev yerimin Adana olmasını istedim.”

“Türkiye’ye sizin gibi bir hâkimi Adana’daki bu olay kazandırdı diyebilir miyiz?”

“Tabi öyle oldu. Adana sayesinde ilk milletvekilliği görevine de Adana’dan başlamak istiyorum…”

Laiklik bizim yaşam biçimimizdir…

“Laiklik konusunda hassas olduğunuzu biliyoruz…”

“Özellikle şunu vurgulamak istiyorum. Laiklik, demokrasinin olmazsa olmaz bir koşuludur. Bizi öldürseler de biz bu ilkemizden vaz geçmeyeceğiz. Laiklik bizim yaşam biçimimizdir.

“CHP Oylarını bölüyor musunuz?”

“Tam tersine CHP bizim oylarımızı bölüyor. HDP ile ortaklık yapabileceğini söyleyen parti, gerçekten Altı Ok’a sahip çıkan partinin oylarını bölmektedir.

Sayın Okyay, Genel Olarak bir değerlendirme?

“Biz çözüm merkezi buluşan bir partiyiz. 77 Milyonluk bir aileyiz. Kendi aralarında bir akrabalık oluşturan (AKP, CHP, MHP ve HDP)’nin Karma Ekonomik sistemi ortadan kaldırarak halkı fakirleştirdiği ve işsizleştirdiği açıktır. Halkı ezen bu akrabalığa karşı, yeni akrabalıklar oluşmaktadır. Görüyorsunuz, Tayfun İçli, Yaşar okuyan başta olmak üzere onlarca önder, asker, sanatçı, komutan akın akın bir araya gelmektedir. Parti sürpriz yapıp başa geçecek. Türkiye kaybettiği bağımsızlığını geri kazanacak ve yönetim halkla buluşacaktır.

Ortak noktamız Atatürk’tür.

Dili, dini, mezhebi, etnik kökeni, siyasal düşüncesi ne olursa olsun Atatürk’te birleştik ve birleşmeye devam edecektir. Bunun öncülüğünü Vatan partisi yapmaktadır.

Siyasal yelpazemizde ne Türk, Kürt düşmanıdır, ne Kürt, Türk düşmanıdır. Ne Sünni, Alevi düşmanıdır; ne Alevi, Sünni düşmanıdır. Atatürk, Ayrıştırıcı değil, birleştiricidir.

Şimdi tarihi bir uyarı yapıyorum:

Bölünme, Kürtlere ABD’ye bağımlılık ve Ortaçağ karanlığını getirir. Kürtler bu topraklarda ortak yaşamak zorundadır. Politikalarını bu gerçeğe göre üretmelidirler.”

Dolu, dolu bir görüşme oldu. Turgut Okyay’ın ozan kişiliğini ve verdiği idam kararlarıyla ilgili duygularına henüz değinemedik.

Milletvekili olursa, Adana ve Türkiye Adalet ve Eğitim adına çok kazançlı olacaktır.

ulusalkanal.com.tr