Afrika'dan arazi kiralamak yerine çiftçiye sahip çıkın!

Afrika'dan toprak kiralamayı gündeme getiren Tarım Bakanı Çelik'e "Önce toprağını terk eden çiftçiye sahip çıkın" çağrısı...

Afrika'dan arazi kiralamak yerine çiftçiye sahip çıkın!

Yusuf Yavuz

Tarım Bakanı Faruk Çelik'in Türkiye'nin Afrika ülkelerinden arazi kiralayabileceği yönündeki açıklaması tartışılmaya devam ediyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, son 12 yılda 600 bin çiftçinin üretimden koptuğuna işaret ederek, "Kolaycı ve günü birlik politikalar, tarımımızı gerileterek bugünkü durumuna getirmiş, çiftçiyi tarlasının dışına itmiştir. Bu çerçevede uygulanacak politikalar, çiftçinin tarlasına sahip çıkmasını sağlayacak politikaları hayata geçirmek olmalıdır" dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile OECD raporlarına göre, önümüzdeki 10 yıl içinde gıda fiyatlarında yüzde 40‘a varan artışlar olacağının beklendiğini açıklayan ZMO Genel Başkanı Özden Güngör, "FAO‘nun verilerine göre dünyada 850 milyon aç insan bulunmakta ve her yıl 10 milyon insan açlık/yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tüm bu olumsuzluklar göz önüne alındığında, dünyada bir gıda krizinin patlak vermesi kaçınılmaz görünüyor" diye konuştu.

2020 yılından sonra dünya nüfusundaki hızlı artışın, hane başına düşen gıda harcamasını yüzde 30 arttıracağına işaret eden Güngör, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in Türkiye'nin Afrika'dan arazi kiralayabileceği yönündeki ifadelerinin ardından yaptığı açıklamada, şunları dilegetirdi:

GIDA KRİZİNE ÇÖZÜM ARAYAN ÜLKELER ARAZİ KİRALIYOR

"Gıda arzındaki sıkıntılar kalıcı sorunlara yol açarken, tarım ürünlerinin yakıt üretiminde kullanılması gıda krizini daha da derinleştirmektedir. Bu gelişmelerden etkilenmek istemeyen gelişmiş ülkeler, ileride doğacak gıda açığını yurtdışında uzun süreli toprak kiralama veya satın almak yoluyla gidermeyi planlamakta, gıda güvenliklerinin temini için yurtdışındaki bu tarım alanlarına ciddi yatırımlar yapmaktadırlar.

YOKSUL ÜLKELERDEKİ KİRALAMALAR ARAZİ GASPI

Gıda temini için hayati önem taşıyan bu yatırımlar, uluslararası şirketlerin yanı sıra devletler tarafından da yapılmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)‘nün 2013 raporuna göre, 41 ülkenin başka ülkelerde arazi kiraladığı, 62 ülkenin ise topraklarını ikinci bir ülkeye kiraladığı ve sattığı bilinmektedir. Yabancı yatırımcıların (finans kurumları, devletler, şirketler vb.) fakir ülkelerde tarım arazisi kiralama ya da satın alması 'Arazi Gaspı' olarak nitelendirilmektedir. Özellikle gıda krizi sonrası, dünyada bu işlemler oldukça hızlanmıştır. Gasp edilen topraklar özellikle biyoyakıt üretimi için kullanılan bitkilerin üretimi için kullanılmaktadır.

MİLYONLARCA YOKSUL İNSAN TOPRAĞINDAN SÜRÜLÜYOR

Arazi (gaspı) kiralama uygulaması ile fakir ülkelerdeki milyonlarca insan, tek geçim kaynağı olan topraklardan zorla ve hiçbir tazminat ödenmeden sürülmektedir. Gasp edilen topraklar çoğunlukla açlıktan ölümlerin yaşandığı az gelişmiş ülkelerde yer almakta, üretilen ürünler bu ülkedeki açlığın azaltılması ve giderilmesi için kullanılmayıp, yüzde 70'i ihraç edilmektedir."

AÇLIKLA SAVAŞAN AFRİKA'DA 56 MİLYON HEKTARLIK GASP

Satın alınan veya kiralanan toprakların büyük bölümü kuraklık ve açlıkla mücadele eden Afrika ülkelerinde bulunduğuna dikkat çeken ZMO Başkanı Güngör, "Kara Kıta'da bu yolla el değiştiren toprak miktarının 47 -56 milyon hektar arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bir batı Afrika ülkesi olan Liberya‘da tüm tarım arazileri yabancılar tarafından işletilmektedir. Liberya halkının yarıya yakını ise açlıkla mücadele etmektedir. Bir güneydoğu Afrika ülkesi olan Mozambik`in verimli tarım arazilerinin yüzde 29'u yabancı yatırımcıların elindedir ve halkın yüzde 58'i açlık sorunu ile savaşmaktadır" diye konuştu.

İNGİLTERE, ABD VE ÇİN BAŞI ÇEKİYOR

Afrika'da en fazla toprak alan ülkelerin başında İngiltere, ABD ve Çin'in bulunduğunu dile getiren Güngör, Kongo, Endonezya, Filipinler ve Sudan'ın ise en fazla toprak kiraya veren ülkeler olduğunu belirterek, "Kongo, yüzölçümünün dörtte birine tekabül eden 8,1 milyon hektar tarım arazisini kiraya vermiştir. Endonezya'nın 7,1 milyon, Filipinler'in 5,2 milyon, Sudan'ın 4,7 milyon hektar büyüklüğünde arazilerini kiraya verdiği veya sattığı bilinmektedir" dedi.

İSVİÇRE, MOLDOVA BÜYÜKLÜĞÜNDE ARAZİ KİRALADI

İngiltere'nin, çoğunluğu Afrika kıtasında olmak üzere 4,4 milyon hektar arazi kiralarken, ABD'nin de aynı yöntemle topladığı arazinin büyüklüğünün, 3,7 milyon hektara ulaştığını söyleyen Güngör, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip ülkesi Çin'in ise artan gıda ihtiyacını karşılamak için Afrika başta olmak üzere çeşitli yerlerde 3-4 milyon hektar arazi kiraladığının bilindiğine işaret etti. Güngör, İngiltere'nin kiraladığı arazi miktarının, Danimarka'nın yüzölçümüne ulaşırken, ABD, İsviçre ve Çin'in ise Moldova büyüklüğünde tarım arazilerine sahip olduğunu kaydetti.

TÜRK FİRMALARI ETİYOPYA'DA PAMUK ÜRETİMİNE BAŞLADI

Sudan'da 2014 yılının başlarında, 99 yıllığına 780 bin dekar arazi kiralayan Türkiye'nin Beyaz Nil Nehri'nin kenarında yer alan arazilerde, sebze ve meyve başta olmak üzere çeşitli tarım ürünleri yetiştireceğinin belirtildiğini dile getiren Güngör, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in, "yurt dışındaki verimli arazilerin ülkemize gelir olarak, ürün olarak kazandırılması konusunda" üzerlerine düşeni yapacaklarını, "gelişmiş ülkelerin yapmış olduklarıbu yöntemi kullanacaklarını" ifade ettiğini anımsatarak, "Türkiye, Sudan'ın yanı sıra Brezilya'da da toprak kiralamayı planladığı, bazı Türk müteşebbislerin ülke dışında toprak kiralayarak tarım yaptıkları biliniyor. Örneğin, bir Türk şirketi olan Omo Valley Farm, Etiyopya'dan 25 yıllığına 50 bin hektar alan kiralayarak pamuk üretimi yapmaya başlamıştır" dedi.

TÜRKİYE'DE 12 YILDA 600 BİN ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN KOPTU

FAO'nun, küçük çiftçiliğin önemini vurgulamak amacıyla 2014 yılını 'Aile Tarımı Yılı' ilan ettiğini anımsatan Güngör, "Ülkemizde bu konu üzerinde ne kadar durulduğuna bakıldığında; tarımsal desteklerden yararlanabilmek amacıyla ÇiftçiKayıt Sistemi (ÇKS)'ye kayıtlı çiftçi sayısının son 12 yılda 2,8 milyondan 2,2 milyona gerilediği, 600 bin çiftçinin üretimden koptuğu görülmektedir. Çiftçimizin üretimden neden koptuğu, kırsal alanı neden boşalttığının analizlerini yapmadan, boş arazilerin kiraya verilerek üretimin önünün açılacağı düşüncesi gerçeği yansıtmamaktadır" görüşünü dile getirdi.

AB BÜTÇENİN YÜZDE 55'İNİ, TÜRKİYE İSE YÜZDE 2'SİNİ AYIRIYOR

AB'nin, kendi tarım bütçesinin yüzde 45 ile yüzde 55'ni tarımsal desteklere ayırırken, Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizde bu oranın yüzde 2 seviyelerinde olduğunun altını çizen Güngör, "Çok parçalı arazi yapısını toplulaştırarak hızlıca bütünleştirmek, sulamaya açabileceğimiz arazileri bir an önce su ile buluşturmak, çiftçiyi örgütlülük konusunda eğitmek, örgütlerinin çiftçinin lehine çalışmasını sağlamak ve denetlemek, ürünün pazarlanması ve girdilerin temini noktasında kolaylıklar sağlamak, genç çiftçileri AB‘de olduğu gibi ayrıca desteklemek, küçük çiftçiye ve aile tarımına sahip çıkmak varken, yabancı ülkelerde tarım arazileri kiralamak mı tarımsal üretimimizin önünü açacaktır?" dedi.

KOLAYCI POLİTİKALAR TARIMI BU HALE GETİRDİ

Kolaycı ve günü birlik politikaların, tarımı gerileterek bugünkü durumuna getirirken, çiftçiyi de tarlasının dışına ittiğini dile getiren ZMO Genel Başkanı Güngör, diğer yandan artan nüfus ve iklim değişikliği çerçevesinde gıdanın öneminin giderek daha da ön plana çıktığına dikkat çektiği açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verdi:

GIDA GÜVENLİĞİ TÜM İNSANLIĞIN ORTAK SORUNU

"Bu çerçevede uygulanacak politikalar küçük çiftçiyi tarlasından uzaklaştırarak, boşalan arazileri kiraya vermek değil, çiftçinin tarlasına sahip çıkmasını sağlayacak politikaları hayata geçirmek olmalıdır. Gelişmiş ülkelerin kendi halkının gelecekteki gıda ihtiyacını karşılamak için yaptığı arazi gaspları, milyonlarca insanın açlık ve yetersiz beslenme sorunu ile mücadele ettiği bir dünyada savaşlar, göç ve mülteci sorunları olarak öncelikle bu ülkeleri vuracaktır. Bu nedenle gıda güvenliğinin tüm insanlığın ortak sorunu olduğunu unutmayarak, bu sorunun çözümüne yönelik insani girişimler artırılmalı, vicdanların sesi bu haksızlığa karşı daha güçlü çıkmalıdır."