Köyde bir ressam hikayesi
Konya'daki köyünde kurduğu atölyesinde 26 yıldır resim yapan Mahişeker Kaya, turşu satarak aldığı boyalarla çocukluğundan beri en büyük tutkusu olan sanatını devam ettirmenin mutluluğunu yaşıyor.
Konya'da ilkokuldayken "büyüyünce ressam olacağım" diyerek, bulduğu her kağıt parçasına resim çizen 43 yaşındaki Mahişeker Kaya, yaptığı turşuları satarak aldığı malzemelerle, zorlu köy şartlarında tuvale duygularını aktarıyor.
Cihanbeyli ilçesine 7 kilometre uzaklıktaki 98 haneli Gemecik Mahallesi'nde yaşayan Kaya'nın resim tutkusu ilkokulda başladı. Eline geçen her kağıda resim çizen Kaya, "köy yerinde ressam mı olurmuş" sözleriyle kağıtlarını yakan annesine rağmen, çizmeyi hiç bırakmadı.
Gizli saklı resimler çizen Kaya, çok sevmesine rağmen ailesi istemediği için okula da devam edemedi. Küçük yaşta evlendirilse de resmi ve şiir yazmayı hiç bırakmayan Kaya, kara kalem çalışmalar yaparken yıllar sonra turşu satarak aldığı boya, tuval ve fırçalarla yağlı boya resim sanatını sürdürdü.
Evinde kurduğu küçük atölyesinde resimlerini Farid Farjad ve Cem Adrian müzikleri dinleyerek yapan, bunun yanında hat ve ebru sanatıyla da ilgilenen Kaya, 26 yıldır da günlük tutuyor.
Çocuklarını okula, eşini işe uğurladıktan sonra traktörle tarlasını süren Kaya'nın, "orası benim dünyam" dediği atölyesinde yaptığı resimler, profesyonel ressamların çalışmalarını aratmıyor. Köyde hemen herkesin evinde bir eseri bulunan Gemecik'in "ressam abla"sı gösterilen ilgiden oldukça memnun.
"Hiçbir eğitim almadım, Rabbimden istedim o da bu yeteneği verdi" diyen üç çocuk annesi Mahişeker Kaya'nın en büyük hayali ilk kişisel sergisini açmak.
"Annem çizdiklerimi tandırda yakardı"
Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, resim yeteneğini ilkokul öğretmeninin keşfettiğini söyledi.
O zamanlar köy yerinde boya ve resim kağıdı bulunmadığı için sürekli kara kalem çalışması yaptığını belirten Kaya, annesi resim yapmasına kızdığı halde, çizmeyi hiç bırakmadığını ifade etti.
İlkokuldan sonra okula gönderilmemesine çok üzüldüğünü anlatan Kaya, şöyle devam etti:
"Kardeşim okuduğu için traktörle tarlada babama yardım ederdim. 16 yaşında halamın oğluyla evlendim. Çocuk olmadan gelin oldum. O yaşta evlenince ister istemez bazı şeyler yarım kalıyor. 'Gelin olunca resme zaman ayırabilir miyim' diye üzülmüştüm ama hiç bırakmadım. Kayınvalidemle birlikte yaşadık. 5 yıl önce alzaymır hastalığına yakalandı, beni annesi sanıyordu. Bana 'anne ne güzel resim yapıyorsun' derdi. Çok mutlu olurdum. Geçen yıl vefat etti. Onun için elimden gelen her şeyi yaptım."
Kaya, 5 yıl önce tarlasından topladığı ürünlerle yaptığı turşuları satarak, yağlı boya için ilk malzemelerini aldığını aktardı.
İlk boyalarını aldığı günü unutamadığını dile getiren Kaya, "Dükkana girip, 'resim yapmak için bana ne gerekiyorsa verin' dedim. Boyalarıma kavuşunca çocuk gibi mutlu oldum. Sanki içimde bir kuş vardı. Hala kırtasiyeye giderken çocuklar gibi heyecanlanıyorum. Sanat benim için hayatın tüm renklerini kapsayan bir alan. Renkler bana enerji veriyor. Çektiğim zorlukların yanında resim ve şiir terapi gibi geliyor." diye konuştu.
"Fırçamı elime aldığımda asıl hayatım başlıyor"
Köy yerinde olmalarına rağmen eşinin her zaman kendisini desteklediğini vurgulayan Kaya, şunları kaydetti:
"Resme zaman ayırmama hiç karışmaz. Eşimi ve çocuklarımı uğurladıktan sonra ev işlerini yapıyorum. Tarladaki işlerimi de bitirince çalışmak için ayırdığım odama çekiliyorum. Orası benim dünyam. Müziği açıp, fırçamı elime aldığımda asıl hayatım başlıyor. Her şeyi geride bırakıyorum. İçimden ne geliyorsa onu tuvale aktarıyorum. Yurt içi ve yurt dışındaki akrabalarımdan siparişler aldım. Hayalim, ilk sergimi açmak. Sergi için gerekli sayıya ulaşmak için az uyuyor, çok çalışıyorum."