F-35'lerle ilgili alternatifleri değerlendiriyoruz
Meclis Başkanı Mustafa Şentop, ABD'nin yaptırım kararları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin, ABD dahil herhangi bir ülkeye mahkum olmadığını söyleyen Şentop, "F-35'ler için de alternatifleri değerlendiriyoruz dedi. "
Yaptırım meselesinin ABD’nin uzun zamandır, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesinde sonra kullanmış olduğu önemli bir tehdit olduğunu kaydeden Şentop, "Birçok ülkeye karşı ilişkileri yürütmekte sıkıntı yaşadığı zaman bir tehdit olarak yaptırımları savuruyor. Bunlar tabi ilk zamanlarda hatırlarsınız, bundan bir buçuk sene kadar önce konuşulduğu zaman biraz bir etkisi olmuştu psikolojik olarak. Fakat bu kadar çok kullanıldığı için bunlar, artık yaptık, yapacağız, yapıyoruz falan gibi bu tehdidin etkisi, tesiri azalmaya başladı. Öncelikle ben Türkiye üzerinde bunun ekonomik anlamda bir tesiri olacağına inanmıyorum. Böyle bir şey mevzubahis olmayacak." diye konuştu.
Birtakım yaptırımlar, ambargoların Türkiye’nin özellikle savunma alanındaki çeşitliliği, alternatifleri dikkate alındığı takdirde Türkiye’yi engelleyecek ve zarar verecek bir tablo çıkartmayacağını vurgulayan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunun için söylüyorum Türkiye zaten daha önce bu tür bir karara, açık bir karar bağlı olmaksızın, mesela F-35’lerle ilgili bir yaptırıma, bir ambargoya tabi değil miydi? İçinde bulunduğumuz, başından beri bir sürü harcama yapmış olduğumuz bir proje F-35 projesi. Fakat uçakların teslimi yapmayacaklarını ifade ettiler. Bu yine bir yaptırım, ambargo değil mi? Daha önce biz İHA’larla ilgili yine Patriot füzeleri ile ilgili olarak benzer durumlarla karşılaşmadık mı? Ne yaptık onların karşılığında? İşte S-400 meselesi gündeme geldi. Türkiye o konuda kararlı bir şekilde adımlar attı. F-35’lerle de ilgili Türkiye alternatifleri değerlendiriyor. Bunu biliyorsunuz. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri dahil herhangi bir ülkeye mahkum, meşgul değil bu konuda."
"Eski bir dünya yok, eski bir Türkiye de yok artık"
Değişen bir dünyada yaşadığımızı, 20’nci yüzyılın iki bloklu bir dünya tasarımı içerisinde bulunmadıklarını kaydeden Şentop, çok kutuplu bir dünyanın var olduğunu, Türkiye’nin her zaman alternatiflerinin olduğunu kaydetti.
Yaptırımların, ambargoların Türkiye’ye ekonomik olarak da savunma sanayi anlamında da olumsuz bir etkisi olacağını düşünmediğini dile getiren Şentop, "Bir tek olumsuz bir etki var o da Türkiye-Amerika ilişkileri bakımından bu ilişkilere zarar verecek bir tablo çıkartacak. Amerika’nın tercihi buysa, eğer Türkiye ile ilişkilerini bozmayı veya zarar uğratmayı hedefliyorsa amaçlıyorsa böyle bir sonucu buradan elde edebilir. Ancak şunu belirtmek lazım günümüz dünyasında ambargolarla, tehditlerle, uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalarla, kararlarla sonuç alabilmek mümkün değil. Eski bir dünya yok, eski bir Türkiye de yok artık." ifadelerini kullandı.
TBMM’de dün Libya ile Türkiye arasındaki güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırası onaylanması konusunda Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Bu aslında Türkiye’nin daha önce Libya’yla imzalamış olduğu münhasır yetki ekonomik alanla ilgili anlaşmanın belki devamı mahiyetinde. O anlaşmayı güçlendiren, teminat altına alan bir anlaşma bu. Libya’da uluslararası hukuka göre tanınmış, Birleşmiş Milletlerin ve birçok ülkenin de kabul etmiş olduğu bir hükümet var. Bu hükümete karşı mücadele eden, paralı askerlerle mücadele eden bir eski general var. Buna bazı Arap ülkelerinin de destek verdiğini biliyoruz."
"Türkiye tanımış olduğu bir hükümetle iş birliği anlaşması yapıyor"
Evvelki gün Libya’nın Misrata şehrinin iki buçuk saat boyunca uçaklar tarafından bombalandığı gelen bilgiler arasında olduğunu aktaran Şentop, uluslararası medyalardan takip ettiği kadar Mısır’ın uçaklarının burayı bombaladığı söylendiğini belirtti.
"Bu şekilde komşu devletin şehirlerini bombalayabilen başka bir devlet olabilir mi?" sorusunu soran Şentop, şöyle devam etti:
"Bu konuda ben uluslararası camianın da dikkatinin çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Paralı askerlerle hareket eden ve tanınan, uluslararası tanınırlığı olan bir hükümete karşı mücadele eden bir grup var. Bu anlamda Türkiye aslında Birleşmiş Milletlerin de kabul ettiği, birçok devletin tanıdığı, uluslararası hukuka göre de tanınan, ki Türkiye’nin de tanımış olduğu bir hükümetle iş birliği anlaşması yapıyor. Bu işte ekonomi alanında olabileceği gibi savunma alanında da olabilir. Bu anlaşma bence Türkiye’nin daha önce imzalamış olduğu anlaşmayı da tamamlayan bir anlaşma olarak görülmelidir. Ben özellikle Akdeniz’de ve Kuzey Afrika’daki gelişmelere olumlu etkisi olacağını düşünüyorum."
Türkiye’nin Libya’ya olası asker göndermesi teskeresiyle ilgili Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"O ayrı bir konu. Yani bu anlaşmanın zorunlu bir sonucu değil o konu. Böyle bir ihtiyaç olup olmadığını da tartışılabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda herhangi bir ülkeden, Libya’nın şu anda tanınmış hükümetinin bir asker ihtiyacı, böyle bir destek anlamında ihtiyaç içerisinde olduğunu da düşünmüyorum. Burada farklı bir tablo, bir durum var şu anda."
"Avrupa’nın çalışabilecek, dinamik, genç nüfusa ihtiyacı var"
Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobi ile ilgili Şentop, bunun örneklerini daha önce başta Avrupa olmak üzere Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da da gördüklerini hatırlattı.
İslamofobinin yanı sıra yabancı düşmanlığı da olduğunu belirten Şentop, "Genel anlamda farklı olana, ötekiye karşı bir yaklaşım problemi, arızası bu. Avrupa’da bunun gelişmekte olduğunu görüyoruz. Bunun temel sebebi şu: Avrupa bugüne kadar aslında kültürel anlamda kapalı ve tek kültürlü yapı olarak varlığını sürdürdü. Belki siyasi çoğulculuk var ama temel olarak tek kültürü esas alana bir anlayışla hareket edildi. Farklı kültürlerden insanlar çok istisnai olarak sayıca toplum içerisinde, istisnai olarak varlık ortaya koyuyorlardı. Halbuki küreselleşmeyle beraber dünya çok değişti. Sadece paranın, eşyanın serbest dolaşımı değil insanların da onunla beraber kültürlerin de serbest dolaşımı ortaya çıktı. Avrupa buna esasen hazır değil çünkü kültürel anlamda monist bir yapısı var Avrupa’nın. Şimdi farklı kültürlerle karşılaşıyor ve yoğun olarak karşılaşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu yoğunluğun daha da artacağı düşüncesinde olduğunu aktaran Şentop, dünyada nüfus dengeleriyle ilgili çok önemli değişiklikler olduğunu söyledi.
Önümüzdeki kısa bir süre içerisinde, belki çeyrek asır içerisinde nüfus dengelerinde büyük değişiklikler olacağı vurgusunu yapan Şentop, "Bir taraftan Avrupa nüfusunun yaşlanmasıyla beraber, sayın (Almanya Başbakanı Angela) Merkel de bunu açıkladı. Çalışacak belli sayıda nüfusa ihtiyacı olduğuna dair bir açıklama yaptı. Avrupa’da hızla yaşlanan bir nüfus var. Ekonominin döndürülebilmesi, sosyal güvenlik sisteminin çalıştırılabilmesi için Avrupa’nın çalışabilecek, dinamik, genç nüfusa ihtiyacı var. Bu bir vakum oluşturuyor Avrupa’da. Ama öbür taraftan bir de çatışmalar sebebiyle yine Avrupa ülkelerinin tetiklemiş olduğu huzursuzluklar, savaşlar, iç savaşlar sebebiyle kendi coğrafyalarında, kendi yurtlarında yaşayamayan insanlar var. Yine ekonomik anlamda sömürü düzeninin devam etmesi sebebiyle asgari, insani yaşam şartlarına sahip olmayan çok geniş bir kitle var, Afrika başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde. Dolayısıyla bunlar da kendilerinin hayatlarını asgari, insani şartlarda sürdürebilmenin mümkün olacağı bazı yerler, imkanlar arıyorlar. Dolayısıyla bu nüfustaki bu değişiklikler hareketlenmeler dinamizm, ben Avrupa’da bu anlamda çok kültürlü, çok dinli, çok dilli bir toplumsal tablonun çıkmasını mukadder olduğunu görüyorum." Şeklinde konuştu.
Avrupa’nın buna alışık olmadığını belirten Şentop, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bugün Avrupa’da bu farklı kültürlere karşı yabancı düşmanlığı şeklinde ama bilhassa İslam’a karşı da, Müslümanlara karşı da İslamofobi şeklinde yükselen bir tepki var. Buna karşı tabi Türkiye’nin öncülük ettiği, sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda öncülük ettiği, içinde Malezya’nın, Pakistan’ın bulunduğu bir çalışma var. Bu daha da genişleyebilir. Öncelikle iyi niyetli olan ama gerçekleri tam olarak göremeyen medyaya, siyasetçilere bu işin gerçeğini, tablonun anlatmak lazım. Kötü niyetli olanları da zihniyetlerini, anlayışlarını ifşa etmemiz bütün dünyaya ilan etmemiz lazım. Bu anlamda önemli bir gayret içerisinde Türkiye."
"Türkiye, Balkan ülkelerini barışın kalıcı olması bakımında destekliyor"
Kuzey Makedonya’daki Türklerin 21 Aralık Türkçe Eğitim Günü vesilesiyle bu ülkede bulunduğunu anlatan Şentop, mümkün olduğu kadar bu etkinliklere katılmaya çalıştığını dile getirdi.
Kuzey Makedonya’da yaşayan Türkçe konuşan, etnik köken olarak Türk olanların dışında da Türkçe konuşan bir nüfus bulunduğuna dikkati çeken Şentop, Türkiye ile gönül bağı olan insanlar açısından önemli bir gün olduğunu anımsattı.
Kuzey Makedonya başta olmak üzere Balkanlar’daki ülke ve toplumların sadece kendileri açısından değil, bölge, Avrupa ve dünyanın barışı açısından da çok önemli bir bölge olduğunu vurgulayan Şentop, "Geçtiğimiz 100 yıldan fazla bir süre içerisinde çok büyük acı olayların yaşandığı bir coğrafya, çok yakın zamdan Bosna’da çok ciddi bir soykırım Boşnaklara karşı bir katliam yaşanmıştı. Avrupa’nın gözü önünde, canlı yayınlarla bu katliamlara bütün dünya şahit oldu. Dolayısıyla böyle bir coğrafyanın barışa, istikrara ihtiyacı var. Türkiye de Balkan ülkelerini bu anlamda barışın kalıcı olması sürdürülebilir olması istikrarın sağlanması bakımında, ekonomik ve siyasi istikrar bakımından destekliyor." ifadelerini kullandı.
Kuzey Makedonya’yı bağımsızlığını ilan ettiğinde ilk tanıyan ülke Türkiye olduğunu hatırlatan Şentop, o tarihten beri Kuzey Makedonya’nın zor zamanlarında ve Avrupa-Kuzey Atlantik kurumlarına üyelik ve bütünleşme süreçlerinde Türkiye’nin sürekli desteklediğini hatırlattı.
İki ülke arasında çok güçlü ilişkiler bulunduğunu kaydeden Şentop, "Bu ilişkilerin önemli bir ayağı da burada yaşayan, Türkçe konuşan insanlar. Bunlar aramızda bir köprü vazifesi de görüyor." dedi.
Şentop, Kuzey Makedonya vatandaşlarının Türkçe eğitim bayramını tebrik ettiğini sözlerine ekledi.