Yığınaktaki hatayı yığmayan bilir mi?

Yığınaktaki hatayı yığmayan bilir mi?

1905 devriminin yenilgisinin ardından bütün Rusya’yı kuvvetli bir gericilik dalgası kapladığında, her yerde demoralizasyon ve dağılma vardı. Devrimci ve muhalif partiler içerisinde ve onlara inanan kitlelerde yılgınlık, bölünme, inkar, idealizm ve mistisizm gibi davranışlar kol geziyordu. Bu süreçten kendi kuvvetini en az kayıpla çıkarabilen tek topluluk Bolşevikler oldu. Bolşeviklerin bu dalgayı göğüsleyebilmesinin en önemli nedeni Lenin’in çıkarımları ve o çıkarımlardaki ısrarlarıydı.

Lenin, ‘partinin sadece bir saldırı örgütü değil; aynı zamanda düzenli geri çekilme örgütü olduğunu’ kavrayarak ve kavratarak örgüte mağlubiyet dönemini atlattırdı. İkincil olarak oportünizme, ekonomizme ve kendiliğindenciliğe karşı amansız bir mücadeleyle bilinçleri diri tutmuş, üçüncü adımda ise illegal çalışmayı legal fırsatlardan yararlanma ilkesi ile birleştirerek yeniden kuvvet toplamıştı.

Doğadaki her şeyin olduğu gibi, toplumsal hareketlerin de yasaları vardır. Her toplumsal hareket, bir neden sonuç ilişkisi içerisinde kaynama ve patlama; sonuçsuz kaldığı takdirde duraksama ve yeniden güç toplamak için geri çekilme gibi evrelerden geçer. Bu dolaşımın kaynama ve patlama zamanları iradenin (örgütlü gücün ve önderliğin) belirleyici olduğu; duraksama ve geri çekilme zamanları ise nesnelliğin (koşulların) ihtiyaç duyulduğu zamanlardır. Yani, koşullar uygun değilse allame-i cihan olsanız, iradi zorlamalarınızla durumu değiştiremezsiniz. İşte böylesi günler Lenin’in tabiriyle, ‘taarruz için ricat*’ günleridir.

Türkiye, Haziran ayaklanmasının sonuçsuzluğu ve arka arkaya alınan seçim yenilgileriyle yılgınlığın ve karamsarlığın baskın geldiği bir havayı yaşıyor. Sistem içi çözümlerin “zafer” görüntüsüne aldananlar diz döverler.

Değiştirme kararlılığında olanlar varsa umut vardır.

Buradan nasıl demir alacağız?

Milletin öncüleri olarak devrimcilere ve emekçi aydınlarına düşen görevler nelerdir?

Yukarıdaki sorulara vereceğimiz yanıtların hayata uygunluğuyla, biriktireceğimiz güç arasındaki ilişki doğru orantılıdır.

Emekçi aydını olduğunu iddia eden, en başta kendi kozasından kafasını çıkaracaktır. Öznelcilikten sıyrılacaktır. Havalecilikten, beğenmemezlikten, kendiliğindencilikten ve idealizmden vazgeçecektir. Kirlenmekten korkmayacaktır. Akil “solculuk” yapmayı ve yaptırmayı bırakıp, bilme ve yapma pratiğine bizzat katılacaktır.

Değişimin ve dönüşümün teorisiyle ve yöntemleriyle ilgili salık vermek isteyen önce bilmek zorundadır. Kaplanın inine girmeden, kaplan yavrusu tutulmaz.

Konjonktür adamlığını terkedecektir. Yalnızca başarıda ve güzellikte değil; cefada da safını tutacaktır. Genel doğruları tekrar etmekten daha başka ve somut çözümler öne sürecektir. Kısacası sorumlu olduğunu düşünüyorsa yerine getirecektir. Çünkü konunun başka bir boyutu yoktur. Anlaşıldığı kadar basittir.

13 Kasım 2015 Türkiye’si koşullarında eskiyi silip yeniyi yaratabilecek kuvveti oluşturmak 4D’de (dört doğru) ısrar etmekten geçiyor: Doğru program, doğru siyaset, doğru yöntem ve doğru eylem.

1.Vatan Partisi, simgeleriyle ve sloganlarıyla ülkenin halkçı, milliyetçi ve sosyalist damarlarını aynı yatağa akıtan Haziran ayaklanmasını programı, örgütsel tecrübesi, geleneği ve kadro birikimiyle kucaklayabilecek potansiyele sahip olan tek kuvvettir. Vatan Partisi, ayaklanmanın ülkenin dört bir yanına yayılmasında sürükleyici bir konumdaydı. Nitekim 7 Temmuz 2013 günü düzenlenen ve Haziran ayaklanmasının büyük merkezlerdeki özeti olan Gazdan Adam Festivali’ni A’dan Z’ye kadar Vatan Partisi (o dönemki adıyla İşçi Partisi) ve Türkiye Gençlik Birliği tasarlamış ve yönetmiştir. Birlikte yapıyormuş gibi göründüğümüz TKP ise, biraz da kendi örgütsel kabiliyetsizlikleri nedeniyle eylemin tasarım ve yönetim aşamasında bir hiçti.

2.Vatan Partisi, siyasetlerini “Acaba Erdoğan ya da Davutoğlu ile aynı şeyi söylemiş olur muyuz?” gibi kompleksli ve özgüvensiz bakış açılarıyla değil; programından yola çıkarak belirlemektedir. Vatan Partisi, en başından beri açılımın sonlandırılmasını, PKK ve F tipi dahil her türlü terörle kararlı bir şekilde mücadele edilmesini savunmaktadır. Burada asıl tartışılması gereken şey, Erdoğan dahi PKK’ya karşı net bir tutum sergilerken, kendisine sol ya da sosyalist diyenlerin, iktidar olma ve emekçi halkı birleştirme iddiası taşıyanların PKK’ya olan tavrındaki bozukluktur.

3.Vatan Partisi’nin hiçbir zaman “Erdoğan’ın milli olduğu” türünden söylemleri olmamıştır. İfade edilmemiş bir şeyi, bilerek söylenmiş gibi lanse etmek etik bir davranış değildir.

4.Vatan Partisi yükselen halk hareketinin sistem içi seçeneklere yöneltilmesi eylemine direnmiş, akılsızlaşmaya ve ilkesizleşmeye karşı en yüksek perdeden mücadele vermiştir. Ekmek için Ekmeleddin saçmalığına karşı elinden geleni yapmış, Mustafa Sarıgül gibi mafya-tarikat rejimi adaylarına meydan okumuştur. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde Türkiye düşmanlarıyla birleşilerek saltanatın yıkılmayacağını ifade etmiş ve halkı seçeneksiz bırakmamıştır.

5.Somut bilgiye dayanmadan ”bürokratik” ve “etkisiz” olarak nitelendirilen Türkiye Gençlik Birliği ise, bünyesindeki çok sayıda farklı partiden ya da partisiz gençlerle birlikte 65 şehirde, 80 ilçede, 21 ülkede örgütlü. Bu süreçlerin sonunda üniversitelerdeki tek direngen oluşum olarak kavganın en ön cephesinde. 10 Kasım 2015 günü Türkiye’nin dört bir yanında ve üniversitelerde Atatürk anmaları ve etkinlikleri yaptı. 15 Kasım 2015 günü Antalya’da yüzlerce gençle Obama’yı karşılayacak. Bunları görebilmek için ise fazla zahmete gerek yok, interneti olan herhangi bir telefon ya da mekan yeterlidir.

TGB on yıldır yılmadan, yorulmadan ve bölünmeden büyüyerek yoluna devam ediyor. Uzun soluklu mücadeleyi esas alan tarzı, örgütsel bağımsızlığı, güç toplayan doğru eylemleri ve siyasetleri ile şimdiden Türkiye gençlik hareketinin tarihine adını yazdırdı. Başarısının sırrı ise tam da orada, yığınağın yapıldığı yerde yatıyor.

2013’ün cepheleşmeleriyle bugünü okumaya çalışanlar geride kalır. 2 Kasım’da bütün kartlar yeniden karıldı. Yakında tekrar dağıtılacak. Günün koşullarından ve toplumun kanunlarından kopuk değerlendirmeler, gerçeklerden uzak yorumlar doğurur. Yöntemlerde ve eylemlerde dayatmacılığın ve kavrayışsızlığın kaynağı da buradadır.

Velhasıl kelam, saltanatı yıkmak isteyen bin hançer darbesinden korkmayacaktır. Evvela antiemperyalist olacak, bölücülüğe ve gericiliğe karşı tutarlı ve kararlı davranacak, bütün çelişmelerden faydalanmasını bilecektir. Siyasetsizlik ya da her türlü beklemecilik kuyrukçulaşmayla ya da dağılmayla sonlanır. Bunun için yakın geçmişteki örnekleri hatırlamak bile yeterlidir. Bütün çelişmelerden lehte sonuçlar çıkarma kanunu en çok da güç toplamak isteyenler için geçerlidir.

İnsanlık büyük zorlukları devrimlerle aşar. Devrimler içinse politika yapan bir öncü parti şarttır.

Bilmek yapmak demektir.

Aykut DİŞ

NOT: Bu yazı Ender Helvacıoğlu’nun 12.11.15 tarihli “abcgazetesi” sitesinde yayınlanan yazısıyla ilgili olarak yazılmıştır.

*Ricat: Yeniden kuvvet toplamak için geri çekilme