Soykırım destekçilerinin yalanları
Türkler tarih boyunca, Ermenilere veya başka hiçbir topluma karşı soykırım bir yana ayrımcı muamelede dahi bulunmamışlardır.
Türk insanı; başka din ve milletten olan insanlarla hiçbir ayrım yapmaksızın yaşamıştır ve yaşamaktadır. Buna rağmen soykırım kampanyasına yeteri kadar ve yeterli ölçüde yanıt verilmemesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen 2019 yılı sonu itibariyle iddiayı kabul eden ülkelerin sayısı 31’i bulmuştur.
Soykırım yalanına destek vermek isteyenler, çok sayıda tarihi belge ve bilgiler üzerinde tahrifat ve sahtecilik yaparak propaganda yapmaktadır.
FOTOĞRAF SAHTEKARLIĞI
Soykırım destekçilerinin yaptıkları bu tahrifat ve sahtecilik işlerinin en belirgin örneklerinden biri Atatürk’ün bir fotoğrafı üzerinde yapılandır. Resimde, hayvanları çok seven Atatürk, bir iskemlede oturmakta ve önünde oynayan birkaç köpek yavrusunu seyretmektedir. Bu fotoğraftaki köpek yavruları silinerek, bunların yerine fotomontajla bir çocuk cesedi yerleştirilmiştir. Ancak bu sahtekarlığı yapan cahiller, resmin üzerindeki, daha eski bir tarihe ait olan “Latife Hanım’ın imzasını ve yazdığı tarihi” silmeyi akıl edememişlerdir.
RESİM SAHTECİLİĞİ
Bir diğer sahtekarlık belgesi Rus ressam Vasily Vereshcaign’in, Tretyakov Müzesi’nde bulunan “Abofeoz Voini” yani “Savaşın Kutsallaştırılması” isimli eserinde yapılmıştır. 1872 yılında yapılan bu tabloda, savaşı simgeleyen ve kafataslarından oluşan bir kule resmedilmiştir. Soykırım yalancıları bu resmi çok sayıda uluslararası kongrede kullandı.
BEYAN VE KABULLERİ HATIRLATALIM
Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni de kitap ve yazılarında, Türklerin hiçbir soykırım suçu işlemediklerini, asıl isyan ve soykırımı yapanların bir kısım Ermeniler olduğunu itiraf ve kabul etmiştir. Osmanlı’nın uyguladığı “Tehcir” yani “Zorunlu Göç” ile hiçbir katliamın yapılmadığını, 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü yolundaki iddiaların asılsız ve yalan olduğunu, esasen o sayıda bir Ermeni nüfusunun bulunmadığını kabul etmişlerdir. Talat Paşa’nın 24 Nisan 1915 gününde aldığı karar; Ermeni komitelerinin kapatılması, zararlı faaliyetlerde bulunan ve bulundukları yerde ikametleri mahzurlu görülenlerin başka yerlere yollanması ve bu işlem sırasında Müslüman halk ile Ermeniler arasında karşılıklı çarpışmaya engel olunması yolundadır. Türkiye güvenliği için önelmeler almak zorunda kalırken güvenlik problemi yaşamayan Erivan’da 1926’da 575.000 Azeri Türk nüfus varken 2001 sayımına göre 5.568 kişi kalmıştır. Peki, orada yaşayan bu insanlara ne olmuştur? Ermeniler tarafından Türklere karşı yapılan katliamın bir örneği de Hocalı Soykırımıdır. Dağlık Karabağ (Dağlıq Qarabağ) bölgesinde 25/26 Şubat 1992 tarihinde yaşanmıştır. Hocalı soykırımının tanığı Ermeni Gazeteci Daud Kheriyan yazdığı kitapta; hamile kadın, çocuk, yaşlı kişilerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiğini kayda geçmiştir. Ermeni yazar Zori Balayan “Ruhumuzun Canlanması-Heaven and Hell” isimli kitabının 260-262. sayfasında ve Ermeni gazeteci Daud Kheriyan “okuması dahi mide bulandıran” itirafları yazmışlardır.
Bilindiği gibi 31 Türk diplomatı ve aile mensubu da özel olarak hedef alınmış, şehit edilmiştir. 27 Ocak 1973 tarihinde Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar’ın öldürülmesi ile başlayan cinayetler dizisi, 19 Kasım 1984’de BM Viyana Ofisinde görevli Direktör Enver Aygün’ün katledilmesine kadar devam etmiş, bu cinayetler dizisinde; Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'ın eşi Necla Kuneralp ve emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu 1978'de büyükelçilik aracına düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybetmiş, Lizbon İdari AtaşesiErkut Akbay'ın eşi Nadide Akbayda araçta uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüş, Lizbon Büyükelçiliğinde görevli Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu ve eşi Cahide Mıhçıoğlu’da büyükelçiliğe düzenlenen saldırıda yaşamını yitirmiştir. Türk diplomatlara yönelik eylemlerde 1985 sonrası azalma gözlense de saldırılar sürmüştür. Atina Basın Müşavir Yardımcısı Çetin Görgü 1991'de ve Büyükelçilik Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu 1994'teki terör eylemlerinde şehit edilmişlerdir. Bu cinayetler, diplomatlarımızın davet edildiği otellerde pusu kurmak, aracını ve evini kurşunlamak gibi yöntemlerle gerçekleştirilmiştir.
YENİ ÇALIŞMAMIZ
Bu konuları işleyen “Ermeni Sorunu ve Türkler” isimli; Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak yazılan kitabımız daha önce yayınlanmıştır. Benzer olayların yaşanması nedeniyle, kitabımız Azarbeycan Türkçesi ile de yayına hazırlanmaktadır. Kitap da anlatılanlar, 1915/1917 yılları arasında Rus ve Ermeni işgalini, Erzurum’da çocukluk döneminde yaşayan, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk “Müstantik-Hakim’lerinden olan” babam Mahir Akyüz’ün anlatılarını da kapsamaktadır. Yaşadığımız tarihe elimizden geldiğince ışık tutmak için çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu kitap; değerli karikatürist, yazar ve çizer “Nuri Kurtcebe” tarafından “çizgi roman” olarak hazırlanmaktadır. Kitap ve değerli karikatüristin çizgilerine bir örnek olmak üzere, kitabın başlangıç sayfalarında birini sunmak istiyorum. Erdem Akyüz/Aydınlık