Su şişeden çıkarılarak parasız verilmeli!
Dünya Su Günü öncesinde ömrünü suya adayan biliminsanından çarpıcı çıkış…
Yusuf Yavuz
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğr. Üy. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, suyun bir insan ve canlı hakkı olduğunun altını çizerek, “Su kaynaklarında ve kullanımında kamu mülkiyetinden vazgeçilmemeli. İnsanca yaşam için gerekli temiz su miktarı ücretsiz olarak verilmeli. Toplumun yeterli, sağlıklı ve kaliteli suya erişimini sağlayacak önlemleri almak devletin temel görevlerinden biridir. Su meta olmamalı ve şişelenmemelidir!” görüşünü dile getirdi.
TÜRKİYE ARTIK ‘SU FAKİRİ’ ÜLKELER ARASINDA
1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda suyun giderek önem kazandığı dünyada 22 Mart gününün ‘Dünya Su Günü’ olarak kutlanmasına karar verildi. Ancak aradan geçen 23 yılık süre içinde dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye’de ‘su fakiri’ ülkeler arasındaki yerini aldı. Su kaynaklarının hatalı yönetimi, enerji, vahşi madencilik ve yalnızca ‘büyümeye’ odaklı plansız yatırımlar son 50 yılda Türkiye’nin sulak alanlarının yarısını yok etti. Tarım arazisi açmak için kurutulmasının yanında sulak alanlara havaalanı, otoyol, fabrika ve benzeri projeler uygulanarak, fabrikası olmayan suyun üretimi sonsuza kadar engellendi.
YARD. DOÇ. DR. KESİCİ: ‘TÜRKİYE’DE KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI BİN 300 METREKÜP’
Türkiye’nin su karnesini değerlendiren SDÜ Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, kişi başına 10 bin metreküpün üzerinde kullanılabilir suya sahip olan ülkelerin ‘su zengini’ olarak tanımlandığına dikkat çekti. Ülkemizde bu oranın 8 kat daha az olduğunu belirten Kesici, Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin 300 metreküpün altında olduğunu dile getirdi.
‘SUYUN FABRİKASI YOK’
Suyun fabrikalarda üretilemeyen doğal bir varlık olduğuna dikkati çeken Kesici, “Suyun fabrikası deniz, göl ve akarsulardır. Toprak, hava ve suyun korunması bu açıdan çok önemli. Hava temiz ise yağmur suyunda asit oranı çok daha yüksek olacak, asitli suların madde çözme eğilimi de yüksek olacağından bulunduğu ortamdaki topraktan daha çok madde çözecektir. Sağlıklı temiz kullanılabilir su; içerisinde kirleticilerin bulunmadığı ve gerekli çözünmüş faydalı mineral maddeleri yeterli oranda içeren sudur. Bir toplumun güvenli ve kolayca erişilen bir su kaynağı varsa, herkesin daha sağlıklı olma şansı vardır” ifadelerini kullandı.
‘SUDAKİ KİRLİLİK KISIRLIK VE KANSER NEDENİ’
Son yıllarda hızla artan su kirliliğinin nedeninin bilimdışı kullanımdan kaynaklandığının da altını çizen Kesici, “Tarımda ve sanayide kullanılan yapay gübre, böcek öldürücü ( insektisitler), zararlı ot mücadelesinde kullanılan (herbisitler) kimyasallarla, endüstriyel çözücüler nitrat, azot, florür, arsenik, civa vb. zehirli maddeleri içerir. İçilebilir ve kullanılabilir sularda bu maddelerin bulunabilirlik çeşidi ve miktarı belirlenmiştir. Bu tür kirleticilerin hepsini birden arıtabilecek tek bir arıtma cihazı da icat edilmemiştir. Uzmanlar içme sularında kronik etki yapacak tarımda kullanılan kimyasallar ve ilaç kalıntıları arsenik vb. Mineraller olduğunu, etkilerinin ise günümüzde en çok rastlanan kanser hastalığı ve kısırlık olduğu bildirilmektedir” diye konuştu.
‘SU TEMEL İNSAN HAKKIDIR, ÜCRETSİZ VERİLMELİ’
Toplumun yeterli,sağlıklı ve kaliteli suya erişimini sağlayacak önlemleri almanın devletin temel görevlerinden biri olduğunu vurgulayan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, suyun ticari bir meta olmaması ve şişelenmemesi gerektiğinin altını çizdiği açıklamasında, “dünyamızın yüzde 70’ini kaplayan su canlıların bünyesinin de yüzde 70 ila 95’i gibi önemli bir oranı oluşturuyor. İlk içeceğimiz olan anne sütünün yüzde 75’i sudur. Etin, elmanın, balın, balığın, kirazın, ekmeğin, peynir ve yağın, kısacası tüm canlılarla birlikte insanların da enerji ve onarım kaynağı olan tüm besinlerin yüzde 75-95’i sudur. Özetle su her şeydir. Bu nedenle su yaşam için en temel insan ve canlı hakkıdır. Bu haktan kesinlikle vazgeçilmemelidir. Su kaynaklarında ve kullanımında kamu mülkiyetinden vazgeçilmemelidir. İnsanca yaşam için gerekli temiz su miktarı ücretsiz olarak verilmelidir. Meta olmamalı ve şişelenmemelidir” görüşünü dile getirdi.
‘SU GİBİ AZİZ OLMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ HALA?’
Toplum olarak kimi deyimlerde suyla ilgili olumsuz bir bakış açısına sahip olduğumuzu kaydeden Kesici, ‘havadan sudan’, ‘sudan ucuz’ gibi nitelemelerle su konusundaki hızlı yok oluşun görmezden gelinmesini eleştirdiği açıklamasında, “suları politika malzemesi yapanlar, daha çok para kazanabilmek amacıyla suların kirlenmesini görmezden gelenler, kirli sulardan ürün elde etmeye devam edenler, HES’lerle doğanın tahribine yönelenler, ‘Su gibi Aziz olma’ bakışının zamanı gelmedi mi hala?”
Fotoğraflar: Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr