100 yıllık yalan nasıl bertaraf edildi?

Peki 100 yıllık yalan nasıl bertaraf edildi? İşte 2005 yılından bu yana soykırım yalanını bitiren mücadelenin serüveni.

100 yıllık yalan nasıl bertaraf edildi?

Aslında bu saldırı "Türkiye'yi parçalama" planlarının da bir parçasıydı. Emperyalizm Türkiye'ye içeriden ve dışarıdan yapılacak eş zamanlı operasyonlarla diz çöktürmek istiyordu.

2005 yılında dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, İsviçre'de bir konferansta "Ermeni soykırımı yoktur" dediği için hakkında bir soruşturma başlatıldı. Çünkü İsviçre meclisi bir yasa çıkarmış ve o "Ermeni soykırımı yoktur" demeyi suç saymıştı.

Halaçoğlu hakkında soruşturma başlatılmasının ardından Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek İsviçre'ye gitti. Lozan'da "inkar yasası"nı çiğnedi ve "Ermeni soykırımı yoktur" dedi. İsviçre savcılığı bu kez Perinçek hakkında soruşturma başlattı.

Sadece İsviçre değildi. Avrupa Parlamentosu da 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımlamıştı ve bu karardan sonra bir çok Avrupa ülkesinin meclisinden peş peşe "soykırımı inkar" yasası çıktı. Tüm bu saldırılara karşı bir Türkiye cephesi gerekliydi.

Talat Paşa Komitesi kuruldu. İlk eylem 24 Temmuz 2005'te yani Lozan Anlaşması'nın yıl dönümünde Lozan'da yapıldı. Türkiye'den 250 aydın yurtdışındaki Türklerle birlikte büyük bir mitinge ve konferansa imza attı.

2006 yılında durak Berlin'di. Çünkü, Alman Parlamentosu da 2005 yılının Kasım ayında soykırımı inkar yasasını kabul etti. Alman basını günlerce haber yaptı. Alman kamuoyu da yasayı tartışmaya başladı. Artık yurt dışındaki Türk toplumu da birleşiyordu. Çünkü mesele Türkiye'nin bağımsızlığı ve birliğiydi.

2006 yılında Avrupa Parlamentosu toplandı ve bir karar aldı. Türk hükümetine "Talat Paşa Komitesi'ni dağıtın" talimatı verdi. Ancak komite dağıtılamadı. Avrupa Parlamentosu'nun bu talebiyle bir hamle daha yapan İsviçre, 2006'da Perinçek hakkında yeniden dava açtı. Doğu Perinçek 90 kilo belgeyle İsviçre'ye gitti. Ermeni ve Rus belgelerini mahkemeye heyetine sundu. Buna rağmen İsviçre mahkemesi Perinçek'e 10 bin İsviçre frangı para cezası ile 90 gün hapis cezası verdi.

Karar sonrasında komite çalışmalarını yine sürdürdü. Nisan 2007'de Paris'te Kasım 2007'de de KKTC'de iki büyük eylem daha yapıldı. Talat Paşa Komitesi 22-23 Mart 2008'de de Berlin'de o günlerde Almanya'da yükselen ırkçılık ve Türklere yapılan saldırıları protesto etmeye hazırlanıyordu. Ancak eylemde bir gün önce Ergenekon operasyonuyla Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve Ferit İlsever gibi isimler tutuklandı. Yani Avrupa Parlamentosu'nun "Komiteyi dağıtın" talimatı AKP hükümeti ve F tipi örgüt tarafından yerine getirildi.

Ancak bu kumpas her şeyin bittiği anlamına gelmiyordu. Mücadele gitgide daha çetinleşti. Perinçek cezaevindeyken de mücadele sürdü. İsviçre mahkemesinin kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı. Mahkeme, 2013 yılında kararını verdi ve 1915 olaylarının "Soykırım" tanımına uymadığını, Perinçek'in ifade özgürlüğü olduğunu vurguladı. Aslında Türkiye'ye yönelik soykırım suçlaması ve Avrupa devletlerinin inkar yasası da mahkum edildi.

ABD bu kez İsviçre'ye baskı kurarak kararı temyiz etmesini istedi. İsviçre, Büyük Daire'ye başvurdu. Karar temyize götürüldü. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye'nin yurtseverlerine karşı kurulan kirli tuzaklar bir bir berteraf edilmişti. Perinçek, Silivri cezaevinden çıktıktan sonra 28 Ocak'ta AİHM Büyük Daire'deki temyiz duruşmasına katıldı. Bu kez sadece İsviçre değildi. Ermenistan da davaya müdahil oldu. Dünyaca ünlü avukatlar diaspora cephesini savunuyordu.

Perinçek temyiz duruşmasında yine tarihi bir savunmaya imza attı. Ermeni ve Türk toplumunun kardeşlik bağlarını anlattı. Batının iki toplum arasında kin ve nefret tohumu ekmek istediğini söyledi. Ve yaklaşık 10 ay sonra Büyük Daire de kararını Perinçek lehine açıkladı. 100 yıllık yalan ve Türkiye'yi parçalama cephesinin saldırısı bertaraf oldu.

ulusalkanal.com.tr