Almanya'da Türkçe dersleri
Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkan Yard. ve Kuzey Ren Vestfalya Türk Veli Dernekleri Federasyonu FÖTEV-NRW Y. K. Üyesi olarak, NRW Bölgesinde 36 yıldır öğretmenlik yapan Bahattin Gemici, Türkçe Dersleri ve İlkokullardaki eğitimin önemine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Kuzey Ren Westfalya Eyaleti (NRW) 19 milyonu aşan nüfusuyla, Almanya’nın en kalabalık bölgelerinden, ayrıca yabancıların ve Türk nüfusununda en kalabalık olduğu bölgelerden. Durum böyle olunca, çocuklardan, gençlere ve yaşlılara kadar uzanan her türlü sorunların yaşandığı bir bölgede, ilkokullarda, Türkçeeğitimle ilgili tartışmalar, Alman kamuoyunun gündemine çarpıtılarak oturduldu.
Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkan Yard. ve Kuzey Ren Vestfalya Türk Veli Dernekleri Federasyonu FÖTEV-NRW Y. K. Üyesi olarak, NRW Bölgesinde 36 yıldır öğretmenlik yapan Bahattin Gemici, Türkçe Dersleri ve ilkokullardaki eğitimin önemine dair önemli açıklamalarda bulundu.
“Almanya’da şubat ayında gerek ilkokul, gerekse diğer okullara kayıtlar yapılmakta, bazı yerlerde bu kayıtlar 15 marta kadar sürmektedir. Velilerimiz bu süre içinde anadili dersine kayıt yaptırabilirler. İlkokullarda Türkçe dersine bir sınıf açılması için 15, ileriki okullarda ise 18 öğrencinin başvurusuna ihtiyaç vardır. Bütün velilerimiz çocuklarımızın anadili dersine katılımını teşvik ve takip etmelidir. Özellikle Türkçe dersi verilmeyen okullarda velilerimiz biraraya gelerek durumu değerlendirmeli ve derslerin açılması için ısrarcı olmalı, işin peşini bırakmamalıdır. Okul müdürlerinin bu dersi vermeye yanaşmamaları halinde verilen dilekçelerin fotokopileri bir elde toplanmalı ve eğitim müdürlüklerine, gerekirse bakanlığa başvurulmalıdır.
Anadili dersi bakımından en iyi konumda bulunan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde okula giden 245 bin çocuğumuzdan sadece 45 bini Türkçe dersine katılmaktadır. Anadili dersi genellikle öğleden sonraya bırakıldığı ve verilen notlar sınıf geçmeyi etkilemediği için bu derse katılım giderek azalmaktadır. Almanya’da toplam 795 bin çocuğumuz okula gitmektedir. Bu ülkede çalışan 1380 Türk öğretmenin 526’sı MEB, kalan kısmı ise yerel makamlar tarafından görevlendirilmiştir. Bu öğretmenlerimiz tarafından verilen Türkçe ve Türkçe Kültür derslerine katılan öğrenci sayısı sadece 88 bindir. Bu durumu değiştirmek ve Türkçe dersine katılımı arttırmak bizim elimizdedir. Almanya’daki Türk toplumunun tüm kuruluşları bu yönde çaba harcamalıdır. Konsolosluklarımızın ve eğitim ataşeliklerimizin de bu yönde çaba gösterdiklerini görüyoruz.
Almanya’da Türkçe dersinin önüne konan bütün engellere rağmen bizler FÖTEV NRW, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyon ATÖF, Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu FÖTED ve Almanya Türk Toplumu TGD olarak anadilimize sahip çıkıyor ve okullara kayıtların yapıldığı şubat ayında tüm velilerimizi anadili dersi Türkçe için bir dilekçeyle okul yönetimlerine başvurmaya çağırıyoruz.
NEDEN TÜRKÇE DERSİ İSTİYORUZ?
Anadili, anamızın ak sütü gibidir. Çocuk anadili ile ailesine, yurduna ve kültürüne bağlanır.
Anadili eğitimi, çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimine hizmet eder.
Anadili konusundaki yetersizlik, ana-babalar ile çocukları arasındaki ilişkiyi tehlikeye sokar. Buna bağlı olarak psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkar. Ayrıca aile içinde yanlış anlaşılmalar, dargınlıklar ve giderek kopmalar başlar.
Anadilini ve kültürünü iyi öğrenen çocuğun kendine olan güveni ve saygısı artar. Başkalarının yanında eziklik duymaz; böylece içinde yaşadığı topluma uyumu da kolaylaşır.
Anadili, özellikle yurtdışında yaşayan çocuklarımız için özel bir önem taşımaktadır. Evde konuşulan Türkçe asla yeterli değildir. Çocuğun kendi yaşıtları ile aynı sınıfta ders görmesi, arkadaşlarıyla diyalog kurması, onları yalnızlıktan ve dışlanmışlıktan kurtaracak, okul içinde ve dışında birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içinde olmalarını sağlayacaktır.
Okullardaki Türk öğretmenlerimiz, çocuklarımızın anadillerini öğrenmelerine yardımcı olmakta, kısıtlı ders saatlerinde dilin temel kurallarını öğretmeye çalışmaktadırlar. Çocuklarımızın derste Türkçe konuşmaları, okumaları, yazmaları, gelenek ve göreneklerimizi tanımaları, şarkı ve türküler söylemeleri, Atatürk’ü tanımaları, Nasreddin Hoca’yı, Keloğlan’ı, Karagöz ve Hacivat’ı, Yunus Emre’yi öğrenmeleri, ulusal ve dini bayramlarımızı kutlamaları son derece önemlidir.
Araştırmalar, anadilini iyi öğrenen çocukların, yabancı bir dili de iyi öğrendiğini kanıtlamaktadır. Ayrıca günümüz dünyasında birden çok dile gereksinim duyulmaktadır; birkaç dil öğrenen çocuklarımızın iş ve meslek edinme şansları artacaktır.
TÜRKÇE DERSİNİN BAŞARILI OLMASI İÇİN...
Anadilde eğitim desteği, anaokullarında Almancayla paralel başlamalıdır. Çocuklar ilkokula başladıklarında, okuma yazma eğitimi ikidilli olarak verilmelidir. Birinci ve ikinci dil edinimi arasındaki farklar dikkate alınmalı, ikidilli okuma-yazma öğretiminde uygun yöntemler kullanılmalıdır. Bunun için ikidilli eğitmen ve öğretmenler yetiştirilmeli ve işe alınmalıdır.
İkidilli malzemeler geliştirilmeli, ikidillilik teşvik edilmeli, Türk yayınevlerinin ve yazarların çalışmaları desteklenmelidir.
Anadili dersi normal ders programı içinde yer almalı, haftada 5 saat (en az 3 saat) verilmelidir. Verilen not sınıf geçmeyi etkilemeli, başka bir yabancı dilin notunun yerini tutmalıdır. Anadili dersine kayıtlar okul başlangıcında bir kez yapılmalı ve okul bitinceye kadar geçerli olmalıdır. Anadili dersi açılabilmesi için ilkokullarda 10, ilkokuldan sonraki dönemde 15 öğrenci yeterli olmalıdır.
Türk çocuklarının Türkçe dersine katılımı 6. sınıfa kadar zorunlu olmalı ancak velinin yazılı başvurusu halinde bundan sorumlu tutulmamalıdır. Türkçe dersi 6. Sınıftan itibaren ikinci veya üçüncü seçmeli yabancı dil dersleri arasında yer almalıdır.
Anadili dersi organizasyon, içerik ve personel bakımından desteklenmelidir. Öğretmenlerin meslek içi eğitimine önem verilmelidir. Öğretmen kadroları göçmenlerin gereksinimlerine göre saptanmalı, Her ulusun öğrenci oranına göre öğretmen kadrosu verilmelidir.
Anadili dersine katılmak özendirilmeli, bazı Alman müdürlerin ve öğretmenlerin bu derse katılımı engelleme girişimlerine izin verilmemelidir. Özellikle okula kayıt döneminin yapıldığı şubat ayında başta öğretmen, veli dernekleri olmak üzere, eğitim ataşelerimiz ve tüm sivil toplum kuruluşları Türkçe kampanyaları düzenlenmelidir.
Almanca ders dilidir, okul dili değildir; çocuklarımızın okul bahçelerinde Türkçe konuşmaları engellenemez.
Türkçe öğretmeni olmayan okullara ve emekliye ayrılan öğretmenlerin yerine acilen yeni atamalar yapılmalı; öğretmenin uzun süreli hastalığı durumunda vekil öğretmenler görevlendirilmelidir. Öğretmenlerimizin çalışma koşulları düzeltilmeli, yerli ve göçmen öğretmen maaşları arasındaki eşitsizlik giderilmelidir.
YURTDIŞINDA TÜRKÇEYİ YAŞATMAK İÇİN
Yurtdışında anadilimizi ve ulusal kültürümüzü yaşatmak için Türk toplumunun bireyleri, kurumları ve temsilcileri planlı, programlı ve uzun vadeli bir çalışma yürütmelidir. Bu konudaki önerilerimiz şöyledir:
Her eyaletteki göçmen örgütleri bir araya gelmeli, Türkçe konusunu ele almalı, konuları derinlemesine incelemek için yatılı hafta sonu seminerleri düzenlenmelidir. Eyaletler düzeyinde yapılan çalışmalar federal düzeyde birleştirilmeli, koordineli bir çalışma yürütülmelidir.
Eğitim alanında çalışmalar yapan öğretmen ve veli dernekleri devletimiz tarafından her yönden desteklenmeli, bu alanda atılacak her adımda bu kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Öğretmen ve veli temsilcilerinin, bilim adamlarının, Alman ve Türk tarafının üst düzey yetkililerinin katılacağı eğitim kurultayları, paneller, sempozyumlar ve açıkoturumlar düzenlenmeli; Türkiye’deki üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteği alınmalıdır.
Ana-baba eğitimi üzerinde önemle durulmalı, bu alanda projeler geliştirilmelidir. Türkçenin önemini, sorunlarımızı, istemlerimizi içeren bildiriler, afişler, Almanya’daki okul sistemi ve meslek eğitimi hakkında aydınlatıcı Türkçe broşürler hazırlanmalıdır.
Başta TRT olmak üzere tüm basın-yayın organları yurttaşlarımızı, anadilimiz Türkçe ve çocuklarımızın eğitimi konusunda duyarlı hâle getirmeye çalışmalı, duyurular ve kamu spotları hazırlamalıdır.
Yurtdışında yaşayan Türk toplumunun ulus ve dil bilincinin güçlendirilmesi için sanatçıların, yazarların, sporcuların ve bilim insanlarının katılacağı kültürel etkinlikler düzenlenmelidir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı öğretmenlerimiz ve velilerimizle birlikte yığınsal olarak kutlanmalı, buralarda anadili konusu gündeme getirilmeli ve istemlerimiz kamuoyuna duyurulmalıdır.
Alman kurumlarıyla (siyasi partiler, öğretmen sendikaları, üniversiteler, kiliseler) politikacı, yazar, bilim ve sanat adamlarıyla ilişkiye geçilmeli, destekleri alınmalıdır.
Alman okul sistemi içinde çocuklarımıza yapılan haksızlıklara anında ve üst düzeyde tepki gösterilmeli, bu konuda Türk öğretmen ve veli dernekleri birlikte hareket etmelidir. Almanca ders kitaplarında Türk düşmanlığını körükleyen metinlere yer verilmemesi için girişimlerde bulunulmalıdır.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ve devrimlerimizin Almanya’da okutulan ders kitaplarında yer alması için çalışılmalıdır.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLERİMİZ
Yurtdışındaki veli, öğretmen ve öğrenci temsilcileri ile eğitim bilimcilerinin katılacağı bir şura ile Avrupa’daki Türk göçmen azınlıklar için geçerli olacak bir “Kültür ve Eğitim Programı” geliştirilmeli ve uygulamaya konmalıdır.
Şans eşitliğini engelleyen sorun ve uygulamaların çözümü için Alman makamlarıyla bilimsel düzeyde işbirliği yapılmalıdır. Bu konuda hazırlanacak model uygulamalar, maddi ve personel olarak desteklenmelidir.
Eğitim ve öğretim sorunları ana-babalardan ayrı düşünülemez. Sorunların ardında yatan nedenlerden biri de Türk ana-babaların eğitim ve öğretim konusundaki bilgi eksikliğidir. Öğretmenlerimiz, konsolosluklarımız eğitim, din ve çalışma ataşeliklerimiz aileleri anadili konusunda daha duyarlı hale getirmek için çalışmalıdır. Camilerde verilen hutbelerde Türkçemizin önemi
vurgulanmalıdır.
“Bakanlık öğretmeni”, “yerel makam öğretmeni” ayrımı yapmadan tüm öğretmenlerin mesleki ve özlük haklarına sahip çıkılmalıdır. Almanya’da görev yapan ve mahalli makamlarca atanmış olan Türk öğretmenlerin Alman öğretmenleriyle eşitliği sağlanmalıdır.
Anadili dersleri Türk hükümetinin değil, vergimizi ödediğimiz Alman Devleti’nin yetki ve sorumluluk alanı içinde olmalı, maliyeti Alman Devleti tarafından karşılanmalıdır. Türkçe öğretmeni gereksinimi Duisburg-Essen Üniversitesi’ndeki Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nden karşılanmalı, bu bölümden mezun olanlar öncelikli olarak Türkçe dersi vermelidir. Ancak burada yetişen öğretmenlerin gereksinimi karşılamaması durumunda, Türkiye devlet yetkililerce işbirliği yapılarak Türkiye’den öğretmen getirilmelidir.
Diploma denkleştirmelerinde anadili dersine katılım dikkate alınmalıdır. Başarılı öğrencilerimiz burs verilerek desteklenmeli ve ödüllendirilmelidir. Konsolosluklarımız, anadili derslerine katılan öğrencilerin pasaport işlemlerinden düşük ücret almalıdır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin Türkiye ile bağlarını güçlendirmek amacıyla öğrenci değişimi desteklenmelidir. Almanya’dan Türkiye’ye gidecek üniversiteli gençlere, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi”, “Atatürk ve Devrimleri” konulu seminerler verilmelidir.
MEHMET ÖZAYDIN / KÖLN
ulusal.com.tr