Doğu Perinçek yazdı: Bahçenin dikenleri
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek yazdı : Bahçenin dikenleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Beştepe’de Cumhurbaşkanlığı ile 16 Bakanlığın 100 gün içinde gerçekleştireceği icraatları tanıttı.
TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ 100 GÜN
Türkiye’nin önündeki 100 güne bakıyoruz. Bir de Erdoğan’ın 100 günlük programına bakıyoruz. Bu program bir başka ülke için yapılmış gözüküyor.
Türkiye’nin önündeki 100 günün sorunu, kapıya dayanan ağır borç yüküdür, döviz açığıdır. Burada isimlerini saymayalım, bankalarda alarm zilleri çalmaktadır. Kamu bütçesi kapanması zor açıklarla karşı karşıyadır.
İktidarın 100 günlük programında Türkiye’nin gerçek sorunlarına çare olacak tek bir satıra bile rastlanamıyor. İki milyonu aşan konut stokundan sonra, bu kez de “Millî Bahçe” stoku oluşturuluyor. Duvar inşaatı çağından şimdi bahçe inşaatı çağına geçiyoruz. Ekonomi batıyor, iktidar sahipleri boğazına kadar batakta. Hiç umurlarında bile değil.
Sayın Cumhurbaşkanı, açıklamasının sonunda “Milletime sesleniyorum. Çıkarın artık şu yastık altındakileri.” diyor. Bu bahçeleri yapmak için Milletin yastığının altına mı güveniyor. Yastık altı ile ekonomi yönetilir mi? Amerika’nın ekonomik saldırılarını yastık savaşı sananlar, uyanın! Bu savaşın tek mermisi vardır. O da üretimdir.
BAHÇEYE İNDİM Kİ DİKENLER DEREM
Bağ ve bahçe sevmeyen bir insan var mı bu dünyada?
Ancak borç batağında çırpınan bir millet o bahçelere inip de diken mi toplayacak?
Bu “Millet Bahçeleri” niçin yapılıyor?
Döviz borcunun altında kalan iş adamları “stres” atsın diye mi?
İşten atılan işçiler o bahçelerde efkâr mı dağıtacak?
Köyünden kente ekmek bulmak için gelip de eli böğründe kalanlar memleket havası alsın diye mi?
Bari bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de kredi kartı borcunun altında kalan vatandaşlar için çıkarılsa, Millet Bahçelerine bedava girseler?
Millet Bahçelerinde insan boyunu aşan havuzlar da olacak mı, iflas eden esnafa kolay intihar seçeneği sunmak için?
HANGİ PLAN YÜRÜYOR
Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin 1915 yıllarından daha zor koşullara girdiğini söylüyordu.
1915 yıllarının çözümü, Kanal İstanbul mudur?
Bir hükümet, ülkesinin gerçeklerinden bu kadar mı kopar?
Bu 100 Günlük İcraat Programına bakınca, insanın aklına ilk gelen şudur: Yoksa Tayyip Erdoğan, bir kışkırtma ve tertiple mi karşı karşıyadır?
Türkiye’nin sorunlarını içinden çıkılmaz bir hale getirme planı mı yürütülmektedir? Bu amaçla acaba Tayyip Erdoğan yönetimi, 100 Günlük sanal bir âlemin içine mi itilmektedir?
KÖKLÜ ÇÖZÜME DOĞRU
Vatan Partisi, seçime giden süreçte, hayâl dağıtmadı, halkımızı çetin koşullara hazırlıklı olmak için uyardı.
Biliyoruz: Toplumlar, zorlukları zihninden kovma eğilimindedir. Ne var ki, o zorluklar gerçektir.
AKP iktidarının zorluklara sırtını çevirmesi, zorlukları ortadan kaldırmıyor, fakat ağırlaştırıyor ve daha köklü çözümleri davet ediyor.
Türkiye, faizcilerle, rantçılarla, inşaatçılarla, borsa vurguncularıyla, yalnız özel sektöre dayanarak çözemeyeceği sorunlarla karşı karşıyadır.
Bir Üretim ve Üretici Devrimi kaçınılmazdır.
Kendi üretebildiğimizi dışardan almayacağız.
Tasarrufu artırmak şarttır.
Merkez Bankasını ve Millî Bankacılığı güçlendirmek zorundayız.
Paranın giriş çıkışını kontrol edeceğiz.
Artık ABD’nin yaptırımla tehdit ettiği ülkelerden biriyiz. Bu tehdit, bizim dayanışma ve ittifak birikimimizi de belirlemektedir. Atlantik’te bundan sonra Türkiye için yalnız ve yalnız boğulmak var. Çözüm, Batı Asya’da ve Çin’den Almanya’ya kadar Avrasya’dadır.
Bu çetin koşullardan Millî Bahçeyle değil, Millî Devlet önderliğinde, bağımsızlıkla ve kamuculuğa ağırlık vererek çıkabiliriz, başka yolu yoktur.