'Türk-İş'in ortak kararıdır Kadıköy'deyiz'

Aydınlık'tan Esin Ergenç Turhan'a konuşan Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, bu yıl 1 Mayıs alan tartışmalarının işçilerin sorunlarının önüne geçmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Türkel, bu durumdan hem hükümeti hem de sendikaları sorumlu tutuyor. İşte Esin Ergenç Turhan'ın Tek Gıda-İş Sendikası Başkanı Mustafa Türkel ile yaptığı röportaj:

'Türk-İş'in ortak kararıdır Kadıköy'deyiz'

1 Mayıs'a sayılı günler kaldı ancak Taksim talebi ve yasağı gündemi bir türlü 1 Mayıs'a ve taleplerine getiremedi. Oysa 1 Mayıs sadece İstanbul'da değil Türkiye'nin dört bir köşesinde düzenlenecek mitinglerle kutlanacak. İşçi ve memur sendikaları bu yıla kadar birliktelik sağlayarak 1 Mayıs'ta ortak miting düzenlerken, bu yıl bu ortaklıktan hiç söz edilemedi. Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı ve Sendikal Güç Birliği (SGBP) Dönem Sözcüsü Mustafa Türkel ile bu yılki ayrışmayı ve 1 Mayıs'ın olması gereken taleplerini konuştuk.

'Her yıl alan tartışması yaratılması bizi rahatsız ediyor'

Sayın Türkel, bu yıl başından itibaren ayrışmayla başlayan 1 Mayıs sürecini yaşıyoruz. Bir taraf Taksim derken bir taraf Kadıköy'de kutlama kararı aldı. AKP hükümeti ise neredeyse tüm alanları yasaklama niyetinde. Öncelikle ortaya çıkan bu tabloyu değerlendirir misiniz?

Her 1 Mayıs öncesi alan tartışması yaratılması Taksim'i isteyenlerle, karşı olanların gündemin baş köşesine oturtulması bizi rahatsız ediyor. Çünkü biz çalışma hayatının bunca sorununun alan tartışmaları içerisinde kaybedilmesini, bazen de magazinleştirilmesini doğru bulanlardan değiliz. 1 Mayıs, mücadele birlik ve dayanışma günü. Bugün işçilerin, emekçilerin, yoksulların, haksızlığa uğramışların taleplerini haykırması, birlikteliği, mücadeleyi en üst noktaya taşıması gereken bir gün. Taksim, işçi sınıfı için çok anlamlı. 1977 ve 1978'de yaşananlar hafızalarımızda dipdiri duruyor. Zaman zaman hafızalarımızı tazeledikçe içimizi de acıtıyor. Bugün bir ortak akıl üretmek gerekiyordu. Türk-İş'te yöneticilik yaptığım dönemde bunun için girişimlerde de bulunduk. İkitidara bu alanın, emekçiler için adeta kutsal bir alan olduğunu söyledik ve “Taksim'i 1 Mayıs kutlamalarına açın; herkesin birlikte halaylar çektiği, türküler söylediği bir şenlik havasına çevirebiliriz” dedik. Ama siyasi iktidarlar, özellikle de AKP iktidarı bir Taksim takıntısı yaşıyor. Başbakan, 2008 yılında 1 Mayıs'ı tatil ilan etmenin 5 milyar dolar ekonomik maliyeti olacağını söylemişti. Taksim'i açmanın güvenlik açısından sorun olacağını ileri sürmüştü. 2009'da tatil olarak kabul edildi, 2010'da Taksim açıldı. Hiçbir sorun olmadı. Ne güvenlik açısından bir zaafiyet yaşandı, ne de insanların hayatı olumsuz etkilendi. Birlik ve kardeşlik içerisinde kutlandı. Uluslar arası alanda da Taksim'in açılması takdir topladı. Şimdi bunu yeniden o eski acılı, sıkıntılı günlere döndürülmesini iktidarın art niyeti olarak değerlendiriyorum.

'1 Mayıs emperyalizme karşı başkaldırı günü olmalı'

Taksim herkesin ortak kutlama alanı olmalı. Ama gelinen bu nokta, biz sendikalar açısından da olumlu değil. Burada konfederasyonları öncelikle sorumlu tutmak istiyorum. DİSK ve TÜRK-İş'in ortak akıl üretememesini kabullenmekte güçlük çekiyoruz; hem Tek Gıda-İş olarak hem Sendikal Güçbirliği olarak. Biz baştan beri konfederasyonların emeğin sesini ortaklaştırmasından yanayız. İktidarların, egemenlerin, emperyalizmin sindirme politikalarına karşı bir başkaldırı günü olarak birlikte kutlamalılar. Ama maalesef iktidarın bu konuda böl-parçala-yönet taktiğine alet olanlar var. Biri Ardahan'a biri Kars'a çekiyor, sonra olan emekçilere oluyor. Tam bu bozgunda, kafa karışıklığında, taşeron işçilerinin hakları, sosyal güvenlikte hak kayıpları, eğitim hakkı ve bir çok hak elimizden alınmaya çalışılıyor. Taksim'le ilgili üzgünüz ki, izlenen politikalar doğru değildi.

Türk-İş sendikalarının ortak kararı Kadıköy

Sendikal Güç Birliği nerede olacak?

Ben inanıyorum ki TÜRK-İŞ, DİSK, Hak-İş, Kamu-Sen Birleşik Kamu-İş, KESK bütün emek örgütleri biraraya gelseydi, iktidarla oturup konuşsaydı, 1 Mayıs'ı biz Taksim'de birlikte kutlayacağız deseydi, inanıyorum ki Taksim açılırdı. Bu kadar net söylüyorum. Buna hiçbir iktidar hayır diyemezdi. Birlikte kutlanamaması bizim için üzüntü verici. Biz DİSK ve KESK'in Taksim kararına saygı duyuyoruz. Ancak Taksim DİSK'in tapulu malı değildir. Böyle davranmasını da doğru bulmuyoruz. Ama doğaldır ki, biz de TÜRK-İŞ'e bağlı sendikalar olarak, konfederasyonumuzun başkanlar kurulunun aldığı ortak karar gereği ve örgüt disiplini gereği Kadıköy'de olacağız. Ancak aklımız ve yüreğimiz niye birlikte Taksim'de değiliz diye orada olacak.

'Umarım bu ayrıştırılan son 1 Mayıs olur'

Her ne kadar hiç konuşulmasa da bu yıl alanlardan, kürsülerden mesajlar verilecek. Siz ce 1 Mayıs'ın mesajı bu yıl ne olmalı? Kürsülerden hangi sorunlar dillendirilmeli?

Başbakan'ın Kadıköy bu sefer son kez sözünü değerlendirmek istiyorum. TÜRK-İŞ'in bu sözlere karşı “O kadar da değil” dememesi ve bir duruş sergilememesi üzüntü verici. Kadıköy'de ve Türkiye'deki bütün meydanlarda taşeronlaşmaya karşı, işçi ölümlerine karşı, çalışma koşullarının olumsuzluğu, insan hayatının bu kadar ucuz olmasına karşı, sendikal örgütlenmenin önündeki engellere karşı ve özgürlüklerin sınırlanması ve ikitadarın faşizan uygulamalarına karşı bir başkaldırı olmalı. Adalet duygusunun öne çıktığı, baskılara karşı birlikteliğin öne çıktığı bir duruş sergilenmeli diye düşünüyorum. Birincisi adalet olmalı. Adaletin olmadığı yerde gerisi tartışılır olur.

Umarım bu ayrıştırılan son 1 Mayıs olur. Bir dahaki 1 Mayıs'a Başbakan Kadıköy için bu son derken, işçi-memur bütün emek örgütlerinin seneye Taksim'deyiz diye 2 Mayıs sabahı hazırlığa başlamalarını umuyorum.

ulusalkanal.com.tr