Amanos Dağları eteklerine sürülen aile
Uslu Ailesi Amanos Dağları eteklerine, AKP’nin kaymakamı, AKP’nin belediye başkanı ve AKP’nin milletvekili tarafından sürgüne gönderildi.
Uslu AilesiAmanos Dağlarıeteklerine, AKP’nin kaymakamı, AKP’nin belediye başkanı ve AKP’nin milletvekili tarafından sürgüne gönderildi. Uslu ailesinin başına gelenler insanların sokaklarda bile yaşamasına izin verilmediğinin ve AKP hükümetinin halka neler yaptığının kanıtıdır.
Uslu ailesi daha önce İskenderun beldesi olan Sarıseki beldesinde yaşarken, önce AKP’li belediye başkanı Bülent Özer tarafından baba Mevlüt Uslu darp edilir, bu yetmezmiş gibi daha sonra evi yıkılır. Bülent Özer, ev vereceğini, geçici olarak kiralarını ödeyeceğini söyler ama hiçbirini yerine getirmez ve aradan iki yıl geçer.
Uslu ailesi durumları iyi olmadığından Sarıseki beldesinden Hatay’ın Belen ilçesine taşınırlar. Belen ilçesinde evleri yoktur ama kendi arabalarında yatıp kalkmaya başlarlar. Anne Durdane Uslu önce AKP’li Belediye Başkanı Seyfi Dingil’den yardım ister, daha sonra Belen Kaymakamı Abdulaziz Aydın’dan, daha sonra Belen Belediye başkanı Adnan Vurucu’dan yardım isterler ama hiçbiri yardım etmez. İki ay Belen Cuma pazarında arabalarında yatıp, kalkmaya devam ederler. Esnaf Uslu ailesinin gıda ihtiyaçlarını karşılarlar. Yinede sokak da olsa ilçede kalmaya devam ederler. Son olarak AKP Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, Uslu ailesini ziyaret eder ve yardım edeceğine ilişkin söz verir. Orhan Karasayar gittikten hemen bir iki saat sonra polis ve zabıta gelir, Uslu ailesine “Derhal Belen ilçesini terk edin!” der.
Aile nereye gidelim diyerek direnir ama Polis ve zabıta bir taraftan baba Mevlüt Uslu’yu yerde sürüklerler ve zorla arabalara bindirirler. Uslu ailesi 31 A 7431-31 A 7484 polis ve 31 B 4633-31 B 2638 araçlarla Belen ilçesinden çıkarılır ve Amanos Dağları eteklerindeki bir benzin istasyonuna bırakılır.
Uslu ailesi Arzu Uslu(13), Mehmet Uslu(5), Cuma Uslu(3), Mevlüde Uslu(2) yaşlarında çocuklarıyla birlikte geceyi Amanos Dağları eteklerindeki tarlada geçirirler. Orada çadırda kalan insanlar yiyecek verirler. İkinci gecelerini burada geçirirler.
Anne Durdane Uslu Belen Belediye Başkanı Adnan Vurucu’ya telefonla bir mesaj atar,“Benim ve çocuklarımın başına bir şey gelirse senden bilirim.” der. Belediye başkanı sekreteri aracılığıyla Anne Durdane Uslu’yu ayarak “Ben sizi buradan attırmadım. Attıran Belen kaymakamı ve AKP Milletvekili Orhan Karasayar.” der.
Belen Kaymakamı ise Vakıflar Müdür Zeynep Hanım aracılığıyla arayarak “Belen'e dönersen senin ayaklarını kırarlar.” şeklinde tehdit eder.
Uslu ailesi bir kalacakları bir ev ve daha süt çocukları olan bebeklerine ise karınlarını doyurmak için yiyecek dışında bir talepleri yoktur. Eşi ve kendisi işsiz olduklarından ancak sokaklarda kalabilmektedirler. Sokaklarda çok görüldüğünden devlet, belediye ve milletvekili birleşerek bu sokaklardan dağlara sürülmüşlerdir.
13 Yaşındaki Arzu ağlamaklı ve kucağındaki iki yaşındaki kardeşi Mevlüde ve ağzında emziğini emerken, bir taraftan ağlıyor. “Biz başımızı sokacak bir ev istedik. Ama kaymakam ve belediye başkanı bizi polis, zabıta ile sürükleyerek araçlara bindirdiler, bu dağın eteğine getirip, atıp gittiler. Bize sahip çıkacak kimse yok mu?” diye soruyor.
Mevlüt Uslu ise bu kadar baskının sebebini anlamadıklarını söyleyerek insanların kendilerine yardım eli uzatmasını istiyor. “AKP’li Belde Belediye Başkanı Bülent Özer önce evimi yıktı, çoluk, çocuğumu perişan etti. Şeref, namus sözü verdi ama yapmadı. Ben yasal açıdan davayı kazandım, geçen adliyede ‘Ben size para göndereceğim.’ dedi ama ne gıda, ne para gönderdi. Bizi ortalıkta bıraktılar. Bende Belen ilçesine geldim. Belen ilçede eşim kaymakam, belediye başkanının yanına çıkarak yardım istedi, hiçbir şekilde yardım etmediler. Bir çadır verilmişti o çadırı söktüler, kaymakam ve belediye başkanı bana hem küfür ettiler, hem de tehdit ederek yerlerde sürüklediler. Güzel yardım ettiler. Bakın bize bu dağın eteğine zorla bıraktılar. Halkımızdan AKP’nin bu zulmünü gördükten sonra oy vermemelerini istiyorum.” dedi.
Durdane Uslu iki aydır sokaklarda kaldığını ve bu iki ay boyunca hem belediye başkanı hem de kaymakamdan yardım istediğini belirtti. Benim onlardan istediğim ise bir ev ve kirasının ödenmeseydi. Ama bunlar hiçbir yardım yapmayacaklarını belirttiler. “Bana iki ay boyunca yardım yapılmadı, gıda için adımı yazdırdım, bana verilmedi ama kendi yandaşlarına verildi. İskenderun belediye başkanını aradım, ne kadar yönetici varsa gittim hiçbirinden yardım görmedim. Ancak esnaf arkadaşlar bana yardım ettiler. Çocuklarımın en küçüğü iki yaşında, çocuklarımın süt ve bez ihtiyaçlarını ise esnaflar karşıladı. Benim şu anda ayakta duracak halim yok. Ben karaciğer ve böbrek hastasıyım, tedavi görmek zorundayım. AKP Milletvekili Orhan Bey durumumuzu gördü. Bana ‘Kaymakamın yanına çıkacağım ve gereken yardımı yaptıracağım.’ sözünü verdi. Orhan Bey bizden ayrıldıktan hemen sonra polis ve zabıtalarla birlikte bizi yaka paça buraya getirdiler. Dünden bu güne çocuklarıma bir şey yediremedim. Çadırdaki insanlar yemek getirdiler de çocuklarımın karnı öyle doydu. Acilen benim tedavimin yapılmasını ve çocuklarımın başını sokacak bir evleri olmasını istiyorum.” diye konuştu.
Durdane Uslu'nun bir diğer üzüldüğü noktayı ise şöyle belirtti: “1 milyon Suriyeli vatandaşların her türlü ihtiyaçları karşılanmaktadır. Ben Türk vatandaşı olduğumdan mı sokaklardan bile atılmaktayım. Benim Suriyeli vatandaşın değeri kadarı değerim yok mu? Ben bu ülkeye Suriyeli vatandaşın yaptıklarını yapmadığım için mi böyle zulüm görüyorum?” Durdane Uslu bu yapılanlara karşılık avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Bütün yetkili ve hayırseverlerden çocuklarının ve kendilerinin başlarını sokacakları bir ev ve sıcak bir yemek talebi dışında bir taleplerinin olmadığını söyleyip, sözlerini ağlayarak zor tamamladı.
Hüseyin Güler
ulusalkanal.com.tr