Adalet Bakanı Bozdağ'dan flaş açıklama

Adalet Bakanı Bozdağ'dan flaş açıklama

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında, TBMM'de yaşananlara ilişkin, "İktidar-muhalefet farkı ortadan kalkmış durumdaydı. CHP'lisi, MHP'lisi, AKP'lisi sanki tek parti, tek vücut olmuş gibi bir hava vardı ve herkes de orada ölmek için vardı ve orayı kimse terk etmeme noktasındaydı. Bu bizim demokrasi tarihimiz için son derece önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Bozdağ, Kanal 7 Televizyonu'nda yayınlanan "Başkent Kulisi" programında, FETÖ'nün darbe girişimi ve sonrasındaki sürece ilişkin soruları yanıtladı.

Darbe teşebbüsü sırasında, TBMM'de yaptığı konuşmanın yer aldığı görüntülerin ekrana getirilmesinin ardından, "Hiç korkmadınız mı" sorusunun yöneltildiği Bozdağ, o gece bir korku yaşamadığını belirterek, sokaklara inen milyonlarca insanın da bir korku yaşamadığından emin olduğunu ifade etti.

Bakan Bozdağ, "Rabbim, bize bir ömür tayin etmişse o ömür hala devam ediyorsa, daha yaşayacak görecek günlerimiz varsa da bütün dünya bir araya gelse, bize bir zarar veremez. Allah saklar muhafaza eder. İnancımız bunu bize emrediyor." diye konuştu.

Darbe teşebbüsünün olduğu gece en büyük kahramanlığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığını vurgulayan Bozdağ, Erdoğan'ın her tarafın darbeci teröristlerce kuşatma altına alındığı bir ortamda canlı yayında, halktan daha büyük bir güç tanımadığını belirtmesi üzerine halkın meydanlara çıktığını anlattı.

"Onların elinden, ayağından, alnından öpülür"

"Geçmişte Yeltsin tankın üstüne çıkmıştı, esasında Tayyip Bey de uçağın üstüne çıktı ve ölüme uçtu." diyen Bozdağ, bunun gerçekleşmesinde büyük bir imanın bulunduğunu belirtti.

Bozdağ, havada jetlerle ya da indiğinde yine alandaki hainler tarafından infaz edilme riskini, iniş sırasındaki kaza risklerini de bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Ölmeyi göze alan Türkiye'nin lideri" olduğunu vurguladı.

Tankın altına yatanların, önünde ezilenlerin bulunduğunu aktaran Adalet Bakanı Bozdağ, "Esas büyük kahramanlar bunlar. Onların elinden, ayağından, alnından öpülür." dedi.

O günün aslında herkes için bir sınav olduğunu belirten Bozdağ, şunları söyledi:

"Darbe olayını müsteşarımdan öğrendim, bana telefon etti böyle böyle bir hareketlilik var durum nedir diye. Ben de bir bakayım dedim. O arada MİT Müsteşarımızı aradım, ulaşamadım. İçişleri Bakanımızı aradım, uçakta olduğu için ulaşamadım. Başbakanımızı aradım, görüştüm ve bu süreçle ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Başbakanımız bir açıklama yaptı, arkasından bizler de açıklamalar yaptık. Bu olayın gerçek kimliğini ortaya koyduk ve milletimizi demokrasiye, Meclis'ine, hukuka, milli iradeye, seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümetine sahip çıkmaya, meydanlara inmeye, önemli yerlerin etrafını kuşatmaya çağırdık. Bütün millet indi."

"Daha başka belgeler de çıktı"

Darbe teşebbüsü olduğunu öğrendiğinde abdest alarak, oğluyla beraber evden çıktığını anlatan Bozdağ, müsteşarının, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'yı almaya gittiğini ancak o esnada Kasırga'nın darbe girişimcileri tarafından derdest edilip, rehin alındığını ifade etti.

Bakan Bozdağ bunun ardından Külliye etrafını turladığını, Ankara sokaklarına baktığını, Çankaya Köşkü'ne gitmeye karar verdiğini ve sonra parlamentoya geçtiğini aktardı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak'ı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fidan'ı arayarak, derhal soruşturma talimatı verdiğini bildiren Bozdağ, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin bütün illerindeki başsavcılıklarımız büyük bir cesaretle soruşturmaları başlattılar. Bursa'da sıkıyönetim komutanı gözaltına alındı, yakalandı, üzerinde sıkıyönetim komutanlarının listesi, mahkeme başkanı üyelerinin listesi, üst düzey atamaların listeleri çıktı ve bunu hemen emniyet birimlerimize geçildi bu bilgiler, cumhuriyet savcılarına geçildi ve Türkiye'nin dört bir yanında bu listelerde olanlar topladı ve darbenin emir- komutası içinde dahil olanların, Türkiye'nin dört bir yanında yönetime el koymalarının önü orada kesilmiş oldu. İlk belge o. Ama arkasından daha başka belgeler de çıktı. Şu anda kamera görüntüleri, bilgisayarlardaki veriler, telefonlar, yazılı evraklar, arama ve el koymalar da ele geçti ama bunların daha tasnifi ve analizi yapılmadı. Çünkü ifade alma süreçleri devam ediyor."

TBMM'de konuşma yaptığı sırada bombanın atıldığını belirten Bozdağ, sonra bir kargaşanın yaşandığını, sadece kendisinin değil, milletvekillerinin de devam etmek istediklerini, bazı arkadaşların ise yanlış bir şey için değil de tedbir maksatlı konuşmalar yaptıklarını vurguladı.

Daha şiddetli olan ikinci bombanın 5 dakika geçmeden atıldığını aktaran Bozdağ, şöyle devam etti:

"CHP'li, MHP'li, AK Parti'li grup başkanvekilleri ve milletvekilleri, TBMM'de demokrasi, milli irade nöbeti tuttular. Ellerinde bir silah yok ama yukarıda F-16'lar var, bomba yağdırıyor, helikopterler var, silahlı askerleri indirip, aşağıya etrafta ya infaz ya rehin alma işlemi yapacaklar. İlerleyen zamanlarda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, yakalama ve gözaltı başlattı, işlemleri yapıldı. Diyarbakır'daki üste hep gözaltı işlemleri yapıldı, oradan uçak kalkamadı. Eskişehir'de başka hareketlilikler oldu. Orada da kontrol el değiştirmiş oldu. Diğer taraflarda da havaalanlarına dönük hem adli süreçler, hem de vatandaşların bizzat buralara müdahalesi nedeniyle istediklerini yapamaz hale geldi. Bunun üzerine helikopterleri kaldırmayı çoğalttılar, Meclis'in üzerine Sikorsky'ler geldi ve Meclis'e silahlı teröristleri indirme teşebbüsünde bulundu."

"Geldikleri gibi gittiler"

Bu sırada emniyet mensuplarının attığı kurşunlar nedeniyle teröristlerin TBMM'ye inme cesaretini gösteremediklerine işaret eden Bakan Bozdağ, "Geldikleri gibi gittiler. Birkaç defa daha teşebbüs ettiler, her defasında karşılığı görünce kaçtılar." dedi.

Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"O gece Meclis’te gördüğüm şey şu, herkesteki duygu aynı, darbe başarılı olursa Türkiye kaybedecek, Türk milleti, demokrasi kaybedecek ve hepimiz ülkemizin nereye gideceğini tahmin edemiyoruz. Bu ülke bizim, hepimizin bunu koruması lazım. İktidar-muhalefet farkı ortadan kalkmış durumdaydı. CHP'lisi, MHP'lisi, AK Parti'lisi sanki tek parti, tek vücut olmuş gibi bir hava vardı ve herkes de orada ölmek için vardı ve orayı kimse terketmeme noktasındaydı. Bu bizim demokrasi tarihimiz için son derece önemli."

12 Mart darbesinde Meclis'te darbe muhtırasının okunduğu ve muhtıraya itiraz etmeyen bir Meclis varken, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında darbeyi, uçaklarla bombalarla tebliğ etmeye çalışan alçaklara karşı, Meclis'i terk etmeyen, ona direnen bir Meclis bulunduğuna vurgu yapan Bozdağ, "Bu esasında bizim Meclis'imizin geldiği noktayı, milletin temsilcilerinin demokrasiye, milli iradeye, Anayasa'ya sahip çıkma noktasında evrildiği durumu, milletin sokaklara düşmesi de demokrasiye sahip çıkması bilincini yükseltmiştir." diye konuştu.

Yargının bunlarla yetinmediğini aktaran Bozdağ, şunları kaydetti:

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ ile irtibatı cümle alem tarafından bilinen yargı ayağına dönük de hem Anayasa Mahkemesi, hem Yargıtay, hem Danıştay, hem Sayıştay üyelerine ilişkin, hem yargıda görev yapan hakim ve savcılara ilişkin bir soruşturma başlattı. HSYK, hiç tereddüt etmeden demokrasi ve hukuk devletinin yanında yer alarak açığa alma işlemlerini yaptı ve bütün Türkiye'ye bu yansıdı. Bu da devletin Ankara'da duruma hakim olduğu psikolojisini herkese gösterdi. Yargı, polis, halk, siyaset, medya, sivil toplum, Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet herkes bir oldu ve bu birlik karşısında hainler alçaklar mağlup oldu, kaybetti.

Ben şuna inanıyorum, Türkiye bundan sonra bir olursa, birlik olursa, birlikte hareket edebilirse, FETÖ’cü alçaklar hain, onlar gibi ne kadar gizlenirse gizlensin, bütün alçakları mağlup etme güç ve kudretine sahiptir."

Kaynak: Anadolu Ajansı