Akıncı davasında FETÖ itirafı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Akıncı davasında FETÖ itirafı

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.

Savunma yapan sanık eski kursiyer teğmen Uluç Hüseyin Hançer, darbe girişiminden önce FETÖ yapılanması içinde yer aldığını, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'nün gerçek yüzünü görerek, hakkında gözaltı kararı olmamasına rağmen emniyete gidip, bildiklerini anlattığını beyan etti.

Ortaokulda gittiği dershanede FETÖ ile tanıştığını, burada kendisini askeri liselere hazırladıklarını aktaran Hançer, askeri liseden sonra Hava Harp Okulu'nda da örgütle görüşmeye devam ettiğini kaydetti.

Çiğli Üssündeki eğitimde FETÖ tarafından 4 kişilik, Akıncı Üssü'ne kursiyer olarak geldikten sonra da burada 2 kişilik grup oluşturulduğunu aktaran Hançer, Akıncı'daki grup arkadaşının sanıklardan Ertuğrul Cihat Sungur olduğunu dile getirdi.

Hançer, iddianameye de yansıyan maaşının yüzde 15'ini himmet olarak vermesi hususunda ise "Ben bunu himmet olarak değil yardım amaçlı olarak sorumlu abiye elden teslim ediyordum." dedi.

Sanık Hançer, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da filo komutanı Hakan Karakuş tarafından terörle mücadele harekatı olacağının söylenerek mesaide kalmalarının sağlandığını, yaşanan askeri faaliyetlerin bir darbe girişimi olduğunu ise ertesi gün gittiği evinde televizyonlardan öğrendiğini iddia etti.

"CD'yi bilgisayara takınca sadece bir oyun çıkıyordu"

Darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığını anladıktan sonra bildiği herşeyi anlattığını ifade eden Hançer, "Ergenekon ve Balyoz sürecinden sonra sürekli olarak 'darbeye karşıyız' şeklinde söylemler vardı. Zaten 15 Temmuz'dan sonra anlayamadığım şeylerden biri de darbeye karşı olduğunu söyleyenlerin nasıl oldu da darbeye kalkıştığı oldu." diye konuştu.

Hançer, katıldığı ev sohbetlerine ilişkin ise "17-25 Aralık'tan önce yapılan ev toplantılarında bavul içinde Kur'an, Fethullah Gülen'in kitapları ve doküman geliyordu. Toplantı süresince bunları okuyup tartışıyorduk. Sohbet bitince geri götürüyordu. 17-25 Aralık sürecinden sonra ise sohbetlere bir süre kitap vesaire getirilmedi. Daha sonraki ev sohbetlerine bir CD ile daha fazla dini doküman getirilmeye başlandı. Bu CD'yi bilgisayara takınca sadece bir oyun çıkıyordu. Belli bir seviyeye kadar oyunu oynayıp yanınca şifre giriyorduk ve dokümanlar açılıyordu." ifadelerini kullandı.

Örgüt abilerinin kendi aralarında şifreli bir program kullandığını anlatan sanık Hançer, sözde abilerin kendisine programın adını söylemediklerini kaydetti. Hançer sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu program muhtemelen "ByLock'tur. Programdan görüşürken biz görmeyelim diye peçete ile üzerini kapatıyorlardı. Kamerada gözükmeyelim diye de özellikle dikkat ediyorlardı. Namazı ima yoluyla kılmamızı, içki içmemiz gereken bir ortam olursa içmemizi söylediler. Örgütle alakalı bir kaç internet sitesine de özellikle girmememizi, İP yoluyla bu siteye girenlerin tespit edilebileceğini söylüyorlardı. Kesinlikle bu yapıya ait bir şeyi internetten araştırmamamızı hatta namaz saatlerine bile internet üzerinden bakmamamızı istiyorlardı."

Cumhuriyet savcısının sorusu üzerine Hançer, FETÖ yapılanması ile bağı olduğunu ilk başlarda ailesinin de bilmediğini, kendisinden sorumlu FETÖ üyelerinin buna izin vermediğini belirtti. Hançer, kursiyer teğmen olduktan sonra bu durumu ailesine bildirdiğini ifade etti.

Savunma yapan eski üsteğmen Caner Çamoğlu ile eski kursiyer teğmenler Selahattin Yıldız ve Ertuğrul Dinçer ise suçlamaları kabul etmediklerini belirterek tahliye ve beraat talebinde bulundu.

fetö Akıncı davası