'Bu hükümetin eli kanlı'

Irmak Mete

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve cezaevinde kanser olarak hayatını kaybeden işadamı Kuddusi Okkır'ın nasıl 'tedavi edildiğine' ilişkin bir ayrıntı ortaya çıktı. Okkır, 8 Mayıs 2008'de Bayrampaşa Devlet Hastanesi'nde muayene oldu ve yanlış tanı koyularak cezaevine geri gönderildi. Hastanenin halen görevde olan başhekimi Fahrettin Özkan'ın, Okkır'ın eşi Sabriye Okkır'a “Ait olduğu yere gönderdik” dediği iddia edildi.

'Onu bulduğumda komadaydı'

Aydınlık'a konuşan Sabriye Okkır, eşinin bir süre hastaneler arası gezdirildiğini belirterek “Onu 7 Mayıs 2008'de Bayrampaşa Cezaevi'nde koma halinde yer sedyesinde buldum. 8'inde tekrar cezaevine gittim. Cezaevi 1. Müdürü Sedat Bey bana “Hastayı Bayrampaşa Hastanesi'ne kabul ettirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Yarın öbür gün hastaya bir şey olur sonra kabak bizim başımıza patlar' dedi. Ben de 'dua edin bir şey olmasın. Hesabını sorarım' dedim” ifadelerini kullandı.

'Bu insan hala aynı görevde'

Kuddusi Okkır'ın 8 Mayıs günü Bayrampaşa Hastanesi'ne sevk edildiğini anlatan Sabriye Okkır şunları söyledi: “Hastaneye gittim. Saat 11.00 gibi başhekimi görmek istedim. 'Cuma'ya gitti' dediler. Saat 02.00'a kadar bekledim. Başhekim beni kabul etti. 'Eşimi görmek istiyorum' dedim. Elini aşağıdan yukarı savurarak 'Biz onu gönderdik, gitti' dedi. 'Nereye gönderdiniz' diye sordum. 'Ait olduğu yere' cevabını verdi. O mu takdir ediyordu acaba ait olduğu yeri? Bu başhekim koma halindeki eşimi cezaevine geri gönderdi. 'Tedavisi yapılmıştır. İadesinde hiçbir mahsur yoktur' diye yazısı var. Bu insan hala aynı görevde.”

'Bu hükümetin eli kanlı'

Okkır şöyle devam etti: “Bunların insan olduğu söylenemez. Hükümet daha Okkır'ın hesabını veremedi. Bundan sonraki hastaların hesabını nasıl verecek? Daha kana doymadılar mı? Bu hükümetin eli kanlı. Hepsi cinayetten sorumlu. Emanete hıyanet ettiler.”

Ayağa pranga

Sabriye Okkır, Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi'nde daha çarpıcı bir skandal yaşandığını belirtti. “Birgün eşimin ayağında pranga olduğunu gördüm. Hemen oradaki astsubayı çağırdım. 'Benim bundan haberim yok' dedi ve prangayı çıkarttı. Pranganın altı tamamen açık yara halindeydi. Ertesi sabah nöbet değişti. Gelen birbaşka astsubay sürekli ayağına bakıyordu eşimin. 'Komutan çıkarıldığını duymuş. Prangayı tekrar takmamız gerekiyor' dedi. 'Kendisi gelsin. Benim gözümün içine baka baka taksın o zaman' yanıtını verdim. Gelen giden olmadı” diye konuştu

Aydınlık