Toroslar, HES’lere karşı tek yumruk!
“Eğer bir şeye ‘kutsallık’ atfedilecekse, bu yaşam mücadelesi kutsaldır. Karıncanın kardeşi var diyoruz. Toprak, su, orman yaşamdır, satılamaz…”
Yusuf Yavuz
Antalya’nın doğu ilçelerinde köylüler HES’lere karşı ayaklandı. Bölgede bulunan ormanlar, şelaleler, mağaralar, yeraltı suları, yaban hayatı ve tarım alanlarının yanı sıra arkeolojik kültür mirası, HES projelerinin tehdidi altında. Manavgat, Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Gazipaşa’dan köylüler önceki gün HES projelerinin odağındaki Gençler köyünde bir araya gelerek Derelerin Kardeşliği Akdeniz Platformu ile birlikte ortak basın açıklaması yaptı. Yöredeki tüm HES projelerinin iptal edilmesini isteyen köylülerin ortak açıklamasında, “Eğer bir şeye ‘kutsallık’ atfedilecekse o da bu yaşam mücadelesine olmalıdır. Bu mücadele meşrudur, kutsaldır. Karıncanın kardeşi var diyoruz. Yöremizdeki HES mağduru olan köylüler olarak birlikte yan yana olacağız. Toprak, su, orman yaşamdır, satılamaz” ifadelerine yer verildi.
Antalya’nın doğusunda yer alan el değmemiş vadilerde projelendirilen HES’ler birer birer uygulama aşamasına geliyor. Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan orman köylüleri ise su kaynaklarının ellerinden alınacak olmasına karşı birlikte mücadele etme kararı aldı. Önceki gün HES projelerinin odağındaki Manavgat’ın Gençler köyünde bir araya gelen yüzlerce köylü, HES’lere karşı ortak eylem ve basın açıklaması yaptı.
TOROSLARDA KÖYLÜLER SULARINI KORUMAK İÇİN TEK YUMRUK OLDU
“Birleşe birleşe kazanacağız”, “HES yapma boşuna, yıkacağız başın” ve “Dereler özgürdür özgür akacak” sloganlarının atıldığı eylemin ardından Derelerin Kardeşliği Akdeniz Platformu’ndan Nihat Karadere bir konuşma yaptı. Gençler köyü Muhtarı Hüseyin Kızılkaya, köylülerin topraklarının HES için acele kamulaştırma kapsamında kamulaştırılmasına karşı dava açtıklarını belirterek, sonuna kadar direneceklerini dile getirdi. Ardından sırasıyla İbradı Yardımlaşma Derneği Başkanı Düriye Coşkun, Gümüşdamla Dayanışma Derneği’nden Mehmet Özkan, Üzümdere Sosyal ve Kültürel Dayanışma Derneği’nden Ali İhsan Küçükavcı, Gündoğmuş Köprülü köyü Muhtarı Ayhan Yılmaz, Gazipaşa Çığlık köyünden Salih Gündoğdu, Antalya Birleşik Haziran Hareketi’nden Seda Balmumcu, Güçlüköy’den Ali Arslan, Ahmetler köyünden Hüseyin Koç, HES karşıtı birer konuşma yaparak mücadele için dayanışma mesajı verdiler.
‘TÜRKİYE’NİN TÜM AKARSULARI ÖZEL ŞİRKETLERE TAHSİS EDİLDİ’
Yöre köylülerinin ortak basın açıklamasını okuyan Mimar Birsen Tanyeri ise bölgedeki HES projelerinin yaratacağı etkiler hakkında ayrıntılı bilgiler aktardı. Türkiye’nin her akarsuyunda olduğu gibi Toros dağlarının yamaç vadilerinde de akarsuların kaynağından düzlüğe inene kadar yüzlerce HES projesinin bulunduğunu belirten Tanyeri, ‘yenilenebilir enerji kaynağı’ olarak görülen HES’lerden elektrik üretme işinin, 2002 yılında çıkarılan yasa ile kamudan özel sektöre devredilerek Türkiye’nin tüm akarsularının özel şirketlere tahsis edildiğini dile getirdi. HES’lerle ilgili sorunun bundan sonra başladığını kaydeden Tanyeri; “Çünkü, mikro HES dediğimiz ‘Nehir tipi Santraller’in kurulum gücü 10 megawatt’ın altında olanları için ‘ÇED Gerekli Değildir’ diye bir düzenleme getirdiler. Vadilerde ÇED raporu almadan HES yapmaya başladılar. Hektarlarca kentlerin akciğeri Ormanlar yok oldu. Erozyon, Heyelan, Sel felaketlerinde onlarca can kaybedildi. Derelerin suları kurudu. Doğal yaşam yok olmaya başladı. İnsanlar yurtlarından göç etmeye başladılar” diye konuştu.
ESKİ BAKAN BAYRAKTAR’IN İTİRAFI ŞİRKETLERİ HAREKETE GEÇİRDİ
Kasım 2013’te dönemin Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın HES’lerle ilgili ‘itiraf’ta bulunarak bazı HES’lere kapıyı kapattıklarını açıkladığını anımsatan Birsen Tanyeri, şöyle konuştu: “Bayraktar, ‘Türkiye, yılda 60 milyar dolarlık enerji ithal ediyor. Nükleer santral olmadan bu işin altından kalkamayız. HES’lerle de olmaz. HES’lerle ufak dereleri mahvediyoruz. 10 megavattan az enerji üretecek HES’lere kesinlikle vermeyeceğiz. Bundan sonra bunun hesabını sorarsınız’ dedi. Ancak bu açıklamadan sonra kurulum gücü 10 megawatt’ın altında HES lisansı alan tüm HES şirketleri kapasite artırımı yolunu seçtiler. 3 tane HES için ayrı ayrı ÇED raporu hazırlanması gerekirken tek bir ÇED raporu hazırlattılar. HES yapılacak yöreye gelmeden masa başında hazırlanan Proje Tanıtım Dosyaları ve ÇED raporları, jet hızıyla ilgili mercilerden onay aldı, almaya da devam ediyor.
ANTALYA’NIN DOĞUSUNDAKİ DERELERDE ONLARCA HES PROJESİ
Tıpkı Gündoğmuş Köprülü, Kayabükü, Akyarı, Eskibağ, Yeşlidere, Ortaköy köylerine hayat veren Alara çayında, Akseki Gümüşdamla köyüne hayat veren Değirmendere (Ali hoca kaynağı), Manavgat Ahmetler köyüne hayat veren Karpuzçay, Güçlüköy vadisi, Gençler köyüne ve birçok köye hayat veren Çenger çayı, Gazipaşa Çığlık köyüne hayat veren Çığlık, Çörüş, Gürleyik, Katrançukuru, Arkıçça dereleri, Manavgat çayını oluşturan İbradı Üzümdere, Sinanhoca ve Ürünlü köylerine hayat veren Melas ırmağı üzerinde yapılacak olan HES projelerinde olduğu gibi.”
DÜNYANIN EN ZENGİN DOĞAL KAYNAKLARI YOK OLMA TEHDİDİ ALTINDA
Açıklamasında, Toros dağlarının endemik flora ve fauna açısından dünyanın en zengin kaynaklarına sahip olduğunun altını çizen Tanyeri, kardelenler ve yabani dağ keçileri için ‘Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Alanı’ olarak ‘korunan alanlar listesinde’ yer alan Sinanhoca ve Ürünlü’de, dünyaca ünlü Altınbeşik mağarası, 1. Derece doğal sit alanı olan Alara Vadisinde dünyaca ünlü ‘Uçansu Şelalesi, Güçlüköy, Güneycik ve Gençler köyü sırtlarındaki 1. Derece arkeolojik sit alanında ise Tol ve Kaletepe ören yerleri ile korunması gereken nadir ekosistem alanları bulunduğunun altını çizerek her bir vadinin sulak alan olarak riperian (normalden fazla nem ve suya gereksinim duyan bitkilerin yaşam alanı) dere sistemlerinin tüm özelliklerini taşıdığını kaydetti.
‘BAKANLIK HES VE TAŞ OCAKLARI İÇİN PLANLARI SÜREKLİ DEĞİŞTİRİYOR’
Vadinin, kanyon içleriyle çevresinde yüzlerce endemik türün barındığını söyleyen Tanyeri, Antalya’nın şelaleler ve düdenler şehri olmasının nedeninin bu akarsuların derin ve sarp vadilerden geçerken Jeolojik yapısından dolayı geçtiği vadilerde kireçtaşlarının erimesiyle büyük mağara, düden, şelale oluşumları yaratmasından kaynaklandığını vurgulayarak, “Antalya’nın turizmin başkenti olması, içinde barındırdığı tarihi, arkeolojik, doğal, kültürel varlıklar açısından zengin oluşu nedeniyledir. Ancak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın mekânsal planlama kararları, amaçları, ilkeleri, stratejik hedefleri HES projeleri, Mermer ve Taş ocakları izinleri yüzünden sürekli değiştirilmektedir. ÇED raporlarının sürekli 1/100 bin ölçekli plan kararları değiştirilmek suretiyle izin verildiği ve yetkili kurumlarca zaman geçirmeden imzalandıklarına tanık olmaktayız. Sebebi her ne olursa olsun her kurum yetkilisinden görevini ifa ederken, ülkenin geleceği için hazırlanan Çevre Düzeni Planı ilkelerine uygun davranmasını beklerdik. Özel şirketlerin hazırladığı, literatür taranarak elde edilen bilgilerle, yerine gidilmeden, bazen yanıltıcı bilgiler de içeren, binlerce sayfayı bulan (Çenger I-II-III ÇED raporu 1033 syf-Alara ÇED raporu 1055 syf) ÇED Raporlarının, resmi kurumlarca nasıl ‘olumlu’ bulunduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz, manidar buluyoruz” ifadelerini kullandı.
‘YASALAR ŞİRKETLER İÇİN DEĞİŞTİRİLİYOR, KÖYLÜLER YOK SAYILIYOR’
Söz konusu ÇED raporlarında, görevi ülkemizin ormanlarını, binlerce yılda oluşmuş ekosistemi, doğal ve kültürel değerleri korumak adına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmış olan 1/100 bin ölçekli Çevre düzeni planı karar, ilke ve amaçlarının, yasa ve yönetmeliklerin, özel şirketlerin çıkarları uğruna bir bir değiştirilmesini hukuka aykırı bulduklarını dile getiren Tanyeri, yöre köylüleri adına yaptığı ortak basın açıklamasında ayrıca şunları söyledi: ”Plan kararlarında olmayan HES projeleri, plan bütünlüğünü bozmakta, yörede yaşayan insanları, canlıları yerlerinden yurtlarından göçe zorlamakta, başta turizm olmak üzere tarım ve Hayvancılık sektörü zarar görmektedir. İşsizlik, yoksulluk, hastalıklar artmakta ve toplumsal barış bozulmaktadır. Bu projenin ‘sosyal’ yanı yoktur. Sosyolog tarafından hazırlanmış raporda, yörede yaşayan insanların düşüncelerine yer verilmemiştir. Köylülerin defalarca HES istemediğini yaptıkları protesto görmezden gelinmiştir.
KARTAL, GÖKNAR, SEDİR VE MOR ÜZÜM MÜCADELEDE YALNIZ DEĞİL
HES şirketi ‘sosyal sorumluk projesi’ olarak Güçlüköy’e okul, orman gözetleme kulesi, çeşme, orman yolları yapmış, ancak bilinmelidir ki bu hizmetler zaten devletin yapması gereken hizmetler olup, Çenger 1-2-3 HES projesini yapmak için Gençler köyünde tarım arazilerine Şirketçe el koymanın gerekçesi olamaz. İşte bu nedenlerle bugün buraya Gençler halkı ile dayanışmaya geldik. Onları, yaşam alanlarına, yani ‘acele kamulaştırma’ kararı ile ellerinden alınan toprağına, Çenger 1,2,3 regülatörü ve HES projesinin yaklaşık 30 kilometreyi bulan iletim kanal (Çenger 2 HES su alma yapısı projede değişiklik yapılarak 1.HES binasından 500 metre aşağıya kaydırılmış, 14012 olan kanal uzunluğu 13512 metreye düşürülmüş) ve tünellerine hapsedilmek istenen suyuna, kurutulmak istenen vadisine, çayına, ormanına, deredeki balığına, havadaki Kartalına, Gökkuzgununa ‘nadir korunması gereken ormanlar’ sınıfında yer alan Toroslar’ın çam, ardıç, göknar, sedir ormanlarına, bağlardaki mor üzümüne sahip çıkma mücadelesinde yalnız bırakmayacağız.
‘KARINCANIN KARDEŞİ VAR DİYORUZ, YAŞAM MÜCADELEMİZ KUTSALDIR’
Eğer bir şeye ‘kutsallık’ atfedilecekse o da bu yaşam mücadelesine olmalıdır. Bu mücadele meşrudur, kutsaldır. Karıncanın kardeşi var diyoruz. Yöremizdeki HES mağduru olan köylüler olarak birlikte yan yana olacağız. Akseki, Gündoğmuş, Manavgat ilçelerinin sınırları içinde HES inşaatlarının yanı sıra yapılmak istenen ve ‘ÇED Gerekli Değildir’ denilerek jet hızıyla Valilikçe onaylanan ‘Kırma-Eleme-Hazır Beton Santrali’nin de yöremizde çok ciddi tahribat yaratacağını biliyoruz. Çenger1-2-3 Regülatörü ve HES projesinin asıl sahiplerinin Güral Şirketler gurubu olduğunu da biliyoruz. Asıl amacın, enerjiden ziyade yamaçlardaki mermer yataklarını, dere içi ve çevresindeki kil, kireçtaşı, kum, çakıl, çimento hammadde yataklarını değerlendirmek olduğunu da görüyoruz. Suyun 49 yıllığına kullanım hakkını alan şirketin, en temiz su kaynakları ile birlikte proje alanındaki yer altı zenginliklerine de sahip olacaklarının da farkındayız. İşte tam da bu nedenlerle; yöredeki tüm HES projeleri iptal edilmelidir. Toprak, su, orman yaşamdır, satılamaz.”